Türkiye’nin İç Anadolu Bölgesinde yer alan ve yüz ölçümü olarak en büyük ili olan Konya aynı zamanda ulaşım merkezidir. Konya, Türkiye’nin en kadim yerleşim merkezlerinden biri olması nedeni ile son derece zengin bir kültürel mirasa sahiptir. Türkiye’nin tarihi şehirlerden biri Konya, bu özelliği ile birlikte yolcu sayısı da fazla olan şehirlerden biridir. Anadolu’nun tam orta noktasında bir geçiş konumunda bulunan Konya Otogarı ülke genelinden oldukça fazla otobüs firmasını bünyesinde barındırmıştır. Konya’nın eski otogarında ilk otobüs seferi, 1970 de başlamış ve 2000 de bitmiştir. Otogar daha sonra yeni yapılan bugünkü binasına taşınmıştır. 23 Kasım 1963-21 Şubat 1970 tarihleri arasında görev yapan Ahmet Hilmi Nalçacı başarılı çalışmalar sergilemiş bir başkandır. 1967’de Konya’nın Nazım İmar Planı doğrultusunda hazırlattığı şehir planları daha sonraki dönemlerde şehrin kuzey yönünde gelişmesini sağlayarak bugünkü Selçuklu bölgesini oluşturmuştur. Kendi adı ile anılan Nalçacı Caddesi ve çevresinde çağdaş bir şehir oluşturan Ahmet Hilmi Nalçacı’nın dünyaya ve çağımıza örnek olarak yaptırdığı otogar uzun yıllar Konya’ya ve çevresine hizmet vermiştir. Bu çağdaş otogar tesisleri pek çok ilin ve ilçenin örnek aldığı tesisler olarak tarihe geçmiştir. Konya Otogarı’nın Mimarı: Özhan Sökmen’dir. Otogarın temelini atan, ancak vefatı nedeniyle açılışını yapamadığı otogarın girişindeki duvarda; yapıcı, çağdaş siyaset İnsanı, A. Hilmi Nalçacı’nın fotoğraf kabartması otuz yıl boyunca asılı durmuştur. Otogar çevresi ticari binalar otel ve cami ile bir kompleks olarak tasarlanmıştır. Otogarın doğu tarafında otobüslerin park alanı hareket edebileceği kadar park alanı yeşile bezenmiştir. Konya otogar binası kuzey güney yönünde lineer uzanan iki katlı binadır. Batı cephesinden iki ayrı girişi olan binanın ortasında uzun geniş bir holü bulunur. Batı cephesi güneş kırıcılarla kaplanmış doğuda ise otobüslerin yeri olduğu kolonlu beton saçak örtü bulunur. Basit geometrik biçime sahip olan bina yalın düz mimari karaktere sahiptir. İki yan cephesi sağır olan binanın açık ve kapalı alan ilişkisi iyi kurgulanmıştır. Otogarda yolcu ve mekân ilişkisi iyi kurgulanmıştır. Yolcuların en kısa mesafeden otobüslerin hareket edeceği peronlara kolaylıkla ulaşacağı şekilde planlanmıştır. Otobüsler peronda yan yana dizili halde park etmiş, gelen ve giden yolcular birbirlerinden ayrılmıştır. Hareket etmek üzere gidiş peronunda bekleyen otobüslerin yolcuları bilirler ki; hareket zamanı geldiğinde zil sesiyle bütün otobüslerin hep birlikte hareket edeceğini, ona göre de yolcular otobüsteki yerlerini vaktinde alırlar.Sene 1983-1989 yıllarında sürdürdüğüm yüksek lisans eğitimi için altı yıl boyunca otogardan İstanbul’a otobüsle gittim. İstanbul için yolculuğa çıkacağım da otogardan beni babam uğurlamıştır. Her yolculuğum öncesi babam otobüsün yanına kadar bana eşlik etmiştir. Yolculuk öncesi babam aşağıda peronda, ben ise otobüste beklerdim. Otobüsler hareket edinceye kadar bilirdim ki o benim için yolculuğa çıkarken pek çok dua ’da bulunurdu. Yola çıkmadan önce benim kötü olaylarla karşılaşmamam için “Kazasız belasız varmam dileğiyle, hayırlı yolculuklar.” diyerek yolcu etmiştir.
Babam, otobüslerin hareket anına kadar da peronda beni beklerdi. Ben ise hareket saatini beklerken O’nun gözlerine bakardım. Bekleme anı ve süresi hareket için çalan zilin sesine kadardı. Otobüslerin hep birlikte hareket etmesi kalanların ve gidenlerin birbirinden ayrıldığı hüzün dolu andı. Kalanların hüznü bütün otogarı sarardı. İnsanlar açık alanlardan otogarı kısa zamanda terk ederdi. Bir sonraki yolcuların gelmesine ya da gitmesine otogar tekrar hazırlanırdı.
Konya’da Ramazan Bayramı öncesinde aileleri ve yakınlarını ziyaret etmek üzere memleketlerine gitmek için yolculuk yapacak insanlar günler öncesinden biletlerini alarak otogara akın ederler. Otobüs firmaları ise yoğunluktan dolayı yolcuların mağdur olmaması için ek seferler düzenlerdi. Her gün yüzlerce otobüs yüzlerce hikâye getiriyor ve yüzlerce öykü alıp gidiyordu. Zengin geçmişinden görüntü ve anıların yaşandığı otogarda bütün otobüsler öykülerle doluydu. Konya otogarının kapıları insan alıp insan veriyordu.
Otogar; bir istasyondan ziyade duyguların yoğun yaşandığı alandır. Kimi hasretini çektiğini karşılamak için bekler, kimi sevdiğini gurbete yollarken iç çeker. Bu nedenle otogar ayrılık ve kavuşma yeridir. Bekleyişin, sabrın, özlemin, sevincin ve üzüntünün bir sel gibi aktığı bu alanlar bazılarına bayramı, bazılarına da hiç bitmeyen özlemi yaşatır. Dualar, iyi dilekler ve temennilerle uğurlanır gidenler. Gelenler ise mutluluk gözyaşıyla karşılanır… İnsan aslında hayatı boyunca hep yolcudur. Dünyaya gelişi ile hayat yolculuğuna başlar. Biz, yolculuğun nerede ve nasıl son bulacağını bilemesek de bu yolculuğu seviyoruz. Önümüze farklı yollar gelse de tercihlerimiz ile yön verebiliyoruz. Hayat bize farklı duraklar, farklı yollar sunsa da yolculuktan vazgeçemiyoruz. Belki de yolculuğun nasıl sonlanacağını bilmediğimizden, ya da hasret, kavuşma ve sevinç gibi duyguları bize yaşattığı içindir. Aslında en önemlisi de insanın kendi içindeki yolculuğudur. Akıl, kalp ve vicdan üçlüsü de en güzel yoldaşımızdır. Hepsinin hissettirdiği duygular farklı olsa da bunların birbiriyle çatışmadan uyumlu olması, yolculuğun en keyifli ve en güzel halidir…
“Yolculuk bizi kendimize geri getirir…” Albert Camus
Yolculuklar, bize hep tarif edilemez bir hüznü hatırlatır. Çünkü hatırlama hissi artıkça artar. Anılar, yaşandığı mekanla bütünleşir. Mekânlar iz bırakan anılara ev sahipliği yapar. İnsanlar geçmişteki yaşanmışlıkları bu tür yerlerde tekrar hatırlar ve anar. Konya otogarı da insanların belleğinde iz bırakan bir mekân olmuştur.
“Yolcular yanılır, yollar yanılmaz.” Âşık Seyrani
Konya Eski Otogar Alanı’nın da 2000 yılında kentsel dönüşüm planlaması yapılmıştır. Alanın dönüşümüne ilişkin projenin, mimarlık ve şehircilik kültürü açısından en acı yönü ise; 30 yıl otogar olarak kullanılmış, kavuşma ve ayrılık gibi insanların anılarında en fazla yer eden olaylara tanıklık etmiş ve kentin belleğine yerleşmiş bir mekândan geriye hiçbir iz bırakılmamasıdır. Eski Otogar Dönüşüm Projesi İle ortaya çıkan alışveriş merkezi, kule ve konut bloklarının yakın çevresindeki kentsel doku üzerinde ortaya çıkardığı mimari çarpıklık açıkça görülmektedir. Otogar olarak kullanıldığı dönem içerisinde gerek işlevi gerekse mimari tasarımı açısından, ülkemizin örnek otogar komplekslerden biri olarak gösterilen bu alandan günümüze hiçbir iz kalmamıştır. Aslında, buradaki temel sorun, “kentsel dönüşüm” kavramını, sadece yüksek yoğunluklu yapılar ölçeğinde algılayan dar görüşün dayatmasıdır. Bu bağlamda, büyük bir yapı olmamasına karşın, otuz yıldan fazla, sadece Konya’da yaşayanlara değil, otogarı kullanmış tüm insanların anılarında yer etmiş olan bir mekân yok edilmiştir. Yok etme eyleminin sadece kişiler eliyle değil, aynı şekilde kurumlar eliyle de olabileceğini açıkça göstermiştir. Kısacası, otogardan geriye hiçbir iz bırakmayan bu anlayış şekli, kentin hatıralarını pek çok alanda da aynı şekilde yok etmeye devam etmektedir.
Anadolu’nun halk sanatçısı Neşet Ertaş’ın da dediği gibi;
“Bir anadan dünyaya gelen yolcu…
Görünce dünyaya gönül verdin mi? Kimi böyük kim böcek kimi kul…
Merak edip hiçbirini sordun mu? Bunlar neden nedenini sordun mu?
Cahiller elinde küskün kederiz. Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz…
Dünya senin vatanın mı yurdun mu…?”
Hasret ve hürmetlerimle….
AH, NERDE O ESKİ BAYRAMLAR!
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.