Kentimizin sanayisi, ülkemizin liderleri arasında başları çekmektedir. Son açıklanan rakamlar ile sanayi alanında rekorlar bir bir sıralandı.
Vasat ve sıradan bir sanayi ekonomisinden, büyüyen ve gelişen ekonomiye geçişin arkasında yatan ne idi? İçe dönük, kent ve çevresi için üretim yapan sanayimiz nasıl oldu da geçen haftalarda ihracat rekorları kırdı?
Özellikle Konya Sanayi Odası, Konya Ticaret Odası, Belediyelerin ve Valilik gibi kurumların yoğun çalışmaları sanayimizi bu konuma getirmiştir. İyi organizasyon, alın teri ve sabır en büyük faktörlerimizdir.
Bu rekorlar için birçok çalışma yürütüldü. Bu çalışmalardan yalnızca bir tanesinden bahsetmek istiyorum. Konya Ticaret Odası tarafından organize edilen bir grup Dış Ticaret Uzmanı ekip ile sanayici bir araya getirildi. Dış ülkelerin ihtiyaçları, nasıl ihracat yapılır vs gibi konular görüşüldü, eğitimler verildi. Anlatması kolay olsa buda büyük ve etkili bir işti tebrik etmek lazım gelir. Artık küçük bir Pazar alanından dünyaya açılan bir kent olduk
“Peki her şey övdün de hiç mi eksiğimiz yok?” der gibisiniz. Biliyorum…
Bu köşe yazısını ele alma nedenim ise gördüğüm eksiklikleri insanlara aktarma çabasıdır.
Tabi ki geldiğimiz nokta güzel olsa da gidilecek daha çok yolumuz var. Çalışma ve azim şart!
En gözle görülür hatamız ile bu eleştirilere başlayalım…
Kentimiz de ki ‘kurumsallık ve marka değeri taşıyan şirketler ’ konusu en kanayan yarımızdır.
Markalaşamayan hatta markalaşmaya ihtiyaç bile duymayan, kurumsallaşamayan şirketler hiçbir zaman en büyükler arasında yerini alamayacaktır. Kurumsal ve kaliteli bir yapıyı sadece bir logo olarak görmek şehrimin sanayisi adına beni üzmektedir ki logosu dahi olmayan bir çok tanıdığımız vardır…
Sağlıklı ve kurumsal bir yapı oluşturulduğu taktirde bir çok kuruluşumuzun dünyada adını duyuracağına adım kadar eminim.
Kurumsallaşma ve markalaşma ele alınınca birçok noktaya parmak basmak gerekir. Ben dilim döndükçe bunları yazsam da unutacağım ve bilmediklerimi sizlerde ekleyebilirisiniz.
1- Şirket içerisinde yönetimi tek adama dayamak ya da istişare mekanizmasını yıkmak her yapıda olduğu gibi şirketler içinde oldukça tehlikeli ve zararlıdır. Aile büyüğünü tek adam olarak patron seçen şirket, o kişi sonrasın da sallanmaya ve sonrasında yıkılmaya mecbur kalıyor. Önemli noktaları profesyonel ve liyakatli bir şekilde dolduramazsak büyü ivmeleri hiçbir zaman yukarı doğru olmayacaktır. Konya’mız da ise aile şirketleri çok yaygındır.
2- Profesyonel bir ortam bir diğer şartlarımızdandır. Yönetimi ve çalışanına sunulan şartlar itibari ile her şey standartlara oturtulmadıkça tam manası ile yapı işlevsel hale getirilemez. Çalışma saatleri, mesai kavramı, ulaşım, yeme içme ve çalışma şartları iyileştirilmelidir. İşçiler emeklerini satan birer emektardır. Unutulmamalı…
3- Saygı ve adalet ortamı bir kurum için olmazsa olmazdır. Kurumlarda en çok çalışan, bilgi ve donanıma sahip olan ilerler kaidesi getirilmez ise çalışan verimi yükseltilemez. Aynı şekilde maaş noktasında da bilgi, birikim ve çalışkanlık göz ardı edilemez. En çok maaşı akraba değil hak eden alır mantığı getirilmelidir.
4-Reklam vermeyi sadece satış odaklı bakmak yine yaptığımız yanlışlardan bir tanesidir. Tabi ki satış ve sonrasında büyüme rakamları gelmektedir fakat şu unutulmamalıdır ki en çok satış yapan değil en köklenmiş ve kurumsallaşmış şirketler yaşamayı hak eder.
Yapılan reklam ve tanıtım çalışmaları hitap edilen veya iler ki seviyede edilecek olarak gruplara güven ortamı hazırlamaktadır. Markalaşma için görünür ve öne çıkan olmak gerekmektedir. Hafızalara kazınan reklam en iyi reklamdır.
İşte bunun gibi konular bir araya geldiğinde köklenmiş ve büyümüş yapılar ortaya çıkıyor.
Sevgi ve saygı ile…
EDEP YA HÛ…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.