Konya
°C
Yeni Meram

Kitap tanıtımı: ECEVİT’İN ANILARI

Kitap tanıtımı: ECEVİT’İN ANILARI- Adem ESEN- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
19.11.2021 01:48
18.11.2021 15:49
0
2622
ABONE OL

Hatıralar (anılar) devlet adımı, siyasetçi, ilim adamı veya diğer mesleklerde olanların yaşadıkları dönem ve kişilerle ilgili bilgiler verirler. Yakın döneme ait olanlar ayrıca günümüze, hatta geleceğe ışık tutarlar. Bu eserlerde insanlar tanıtıldığı gibi ülke ve toplum meseleleri yer alır. Bu çalışmalardan birisi Mehmet Çetingüleç tarafından kaleme alınan “Ecevit’in Anıları 12 Yıl Saklı Tutulan “Veda” Sohbetleri” adını taşıyan kitaptır. Bu kitap, yazarın ifadesiyle Bülent Ecevit ile vefatından üç yılda yaptığı söyleşilerden oluşuyor. (Doğan Egmont Yayıncılık ve Yapımcılık Tic. A.Ş. İstanbul, Mart, 2018, 223 sayfa)
Hatıratın, kişinin hayatının hangi döneminde yazdığı önemlidir. Ecevit’in anıları hayatının son üç yılındaki söyleşiden alındığına göre, bu onun net fikirleri olduğunu öğreniyoruz. Zira hayatın son dönemlerinde beklentiler bir yandan artarken, bir yandan azalır herhalde… O zaman da netleşir.
Sunuş’ta, Ecevit belgeseli için çekim yapıldığı, ama 12 yıl bu belgeselin yayınlanması için sponsor arandığı halde bulunamayıp, sonunda kitabın basımı yapılabildiğinden şikayet edilmektedir.
Kitabın sayfa sırasına göre yaptığımız bazı alıntılar şöyledir:
Kitapta’ Ecevit’in Bush’la 2002 yılında Saddam’a karşı Irak’ta operasyonda birlikte olunması hakkında görüşmesi konusu ilk bahislerde ele alınmakta, ABD ile fazla çatışma olmadan ilişkilerin sürdürülmesi vurgulanmakta, ama ABD’nin ne dünyada ne de Türkiye’de her şeye hakim olamayacağı belirtilmektedir. “Türkiye'nin de Pakistan'la ilişkileri menfaate dayalı değildir. Türk cumhuriyetleriyle ilişkilerimiz tarihsel nedenlere, kültürel yakınlıklara dayanır. Bu yüzden parti olarak bölgesel ilişkilere büyük önem verdik. Bölge ülkeleriyle dayanışma içine girdiğiniz vakit daha geniş çevrelere rahatlıkla ulaşabiliyorsunuz. Aslında ABD'den ibaret değil dünya, AB'den de ibaret değil.” (s.19) 1974 Haşhaş yasağının kaldırılması, Kıbrıs Barış harekatıyla gelen silah ambargosunu da belirtmekte…
“Amerika Birleşik Devletleri gücünün yettiği her yerde, başka ülkelerin içişlerine, büyük ölçüde karışır. Kendi işine geldiği şekilde karışır. Karıştığı ülkeler arasında Türkiye de zaman zaman yer almıştır ve genellikle Silahlı Kuvvetleri istediği şekilde kullanma yoluna gitmiştir.” 1983 yılında siyasi yasaklı iken İngiltere’de kendisinin sorguya çekilişini de anlatır. “Türkiye de Ortadoğu'nun en önemli ülkesi, en çağdaş ülkesi. Onun için ilelebet veya uzun bir süre Türkiye'yi karşısına alarak Ortadoğu'yu yönetemez. Nitekim şimdiden ağız değiştirmeye başladı, olumlu yönde. Türkiye aslında ilişkilerimizi iyi bir düzeye getirebilir Amerika'yla fakat bunda çok dikkatli davranmak gerekir.”
Ecevit, ABD’de uzun süre dışişleri bakanlığı yapan H. Kissenger’in de öğrencisidir.
Irak operasyonuna karşı çıkan Ecevit’in yerine ABD yeni lider olarak Kemal Derviş’i düşünmüş… Bu da Bilderberg toplantılarında paylaşılmış… Aslında Derviş’in elinden tutan da o. O dönem Ecevit’in partisinden de kopmalar başlamış. “Ekonominin bıçak sırtında olduğu günlerde Kemal Derviş Amerika'ya gitmiş ve uzun süre kendisinden haber alınamamıştı. (Bülent Ecevit): Nerede olduğunu dahi bilmiyorduk. Görüşmek istedim. Arkadaşlarımız defalarca aradı ama ulaşamadılar. Olacak iş değildi; 12 gün hiç yanıt vermedi arayışlarımıza.” Bilindiği gibi sonra, 2002 seçimlerinde koalisyon ortakları baraj altında kaldılar.
Ecevit anılarının birden fazla yerinde dedelerinin din adamı kimliklerini hatırlatmaktadır. Hatta tasavvuf şiirleriyle ilgilendiğini bu sebeple Hind mistisizmine ilgi duyduğunu söyler. Ayrıca dedesinin mezarını ziyaretinde onun Kürt olduğunu öğrenmiş… Eşi Rahşan hanımın Sabetaycı olmayıp kökleri hakkında bilgi vermekteler. CHP’nin din karşıtı gibi görülmesinden rahatsızlık duyduğunu İnönü’ye söylemiştir. İnançlara saygılı laiklik söylemi ile % 41 oy oranını yakaladığını da ifade eder.
Ecevit’in anne tarafından büyük dedesi olan Mekke Şeyhülislamı Hacı Emin Paşa görev yaptığı sırada 5 vakıf, 2 medrese ve çok sayıdan oluşan bir külliye kurmuştur. Toplam 110 bin metrekarelik taşınmaz, mahkeme kararıyla Ecevit’in de aralarından bulunduğu 47 mirasçıya paylaştırıldığında, Ecevit dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet N. Sezer’e arazideki payını Türk hacıların hizmetinde olması koşuluyla devlete bağışlamak isteğini belirtir. Dönemin Diyanet İşleri başkanı Ali Bardakoğlu ve başkan yardımcısı Mehmet Görmez ile konu birlikte görüşülür. Ecevit, 2 milyar dolar civarındaki bu arazi hakkında bir ilerleme sağlanamadığını belirtir ve bunu şöyle izah eder (s.51): “Ortada hukuken elde edilmiş, değeri 2 milyar dolar olarak ifade edilen büyük bir arazi ve külliye var. Bağış yapıldığı için burası artık Türkiye Cumhuriyeti devletinin malı sayılır. Ama kutsal miras adeta unutturulmuş durumda. Anlaşılan hala “sol”u dinsizlik gibi göstermeye çalışanlar, bir sol parti liderinin dindar kesimde sıcak duygular uyandıracak bağışını sümen altı etmeyi tercih ediyorlar.”
Bu cümleleri okuduktan sonra Diyanet İşleri eski Başkanı sayın Mehmet Görmez’i telefonla aradım ve bu konudaki bilgilerini sordum. O da, konu ile ciddi biçimde ilgilendiklerini ama bu arazinin Suudi Arabistan hükümeti tarafından kendi kanunlarına göre işlem yapıldığından bu konuda Suud hükümetinin Türk mahkemesinin kararına uymadığını belirtti. Kanaatimizce, konu Diyanet’in konusu olmayıp diplomasiyi ilgilendirir, yani uluslararası hukuk konusudur. Türkiye’nin eline böyle bir imkan geçmişken zamanla bunu kullanabilir.
Menderes’in ve iki bakanının asıldığı dönemde, yeni siyasete girmiş Ecevit, CHP’de bu siyasetçilerin asılmasını isteyenlerin çoğunlukta olduğunu ve bunların dediklerinin olduğunu da belirtir. “Ecevit, Menderes ve arkadaşlarının haksız idamına karşı çıktığı gibi Gezmiş, Aslan ve İnan'ın idam cezalarının kaldırılması içinde çaba gösterdi. “ (s.118)
CHP’nin üçüncü genel başkanı olan Ecevit daha sonra CHP’den ayrılarak DSP’yi kurar ve bunun gerekçesi anlatır.
Dev-Genç, Koalisyonlar, Güneş motel kabinesi konusundaki görüşleri ve 12 Eylül ihtilaliyle ilgili hatıraları da ilgi çekicidir.
Musul meselesinde Ecevit, Türkiye’nin Kıbrıs kadar haklı davası olduğunu, “…Kuzey Irak’a girmeliyiz. Bu bir macera değil. Biz girmezsek onlar Güneydoğu’ya gelecek.” (s.54) Sözlerini sarfeder ve Atatürk ve İnönü politikaların da böyle olduğunu belirtir.
Oldukça Öztürkçe de kullanan Ecevit’in CHP ve Türk siyasi kültürü açısından önem taşıyan anılarını her siyasetçinin mütalaa etmesi gerekir, kanaatindeyim.

HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.