İSTANBUL’U DİNLEMEK, TÜRKİYE’Yİ DİNLEMEKTİR!

İstanbul seçimleri bitti.  Adaylar arasında ki 800 bine yakın fark, toplum olarak barışa, birbirimizi anlamaya, dinlemeye ne kadar ihtiyacımız olduğunu ortaya koydu.

İstanbul, Türkiye’nin sesi…

İstanbul, Türkiye’nin kalbi…

İstanbul, Türkiye’nin özü, özeti…

İstanbul rüzgarı, değişik bir rüzgar…

Bu kadim Başkent, Fatih Sultan Mehmet’in rüyalarını ve hayallerini süsleyen, onu Hz. Peygamberin övdüğü insan yapan şehir.
Fetih’ten nasıl ders alınır, nasıl ders çıkarılır?

Fetih nasıl okunur?

Öğreten, hatırlatan, hafızaları tazeleyen şehir.

Mihenk taşı bir şehir…

Anlayana, anlamayana, anlamak istemeyene, ben nerede ne yanlış yaptım diyene, demeyene dönem dönem gerçekleri gösteren şehir.

23 Haziran 2019 akşamı adaylar arasındaki tarihi fark, toplumumuzun durduğu noktayı göstermesi açısından çok önemli.

Bu tarihi fark, birçok konunun tekrar gözden geçirilmesini, hatta sil baştan yeniden ele alınmasının gereğini gösterdi.

İstanbul; siyaset körlüğüne buraya kadar dedi…

Her şeyi gördüğü halde, görmezden gelenlerin, bakarkörlerin gözünü açtı.

Hem de ne açmak…

İstanbul; siyaset sağırlığının nelere mal olabileceğini, duyduğu halde duymayanların ne hale gelebileceğini ortaya koydu…

On altı milyon insanın yaşadığı ve on buçuk milyon seçmenin oy kullandığı İstanbul’da, seçmen, partiler üstü bir karar verdi.

Hiç kimse böyle bir fark beklemiyordu…

Bütün yorumcular, bunu itiraf etmek zorunda kaldılar!

*****

Ekrem İmamoğlu ve Binali Yıldırım arasında 31 Mart 2019 sonrası geçen ikinci seçimde Ekrem İmamoğlu, İstanbul gibi bir şehirde kolay kolay alınamayacak tarihi bir oy farkıyla seçimi kazanırken, İstanbul, Türkiye’ye sandık sonuçlarıyla sesleniyordu.

Ve diyordu ki;

Artık barışın!

Artık uzlaşın!

Artık kucaklaşın!

Artık yüzünüzü, Türk halkının acil bekleyen sorunlarına çevirin!

Bırakın kavgayı…

Bırakın çekişmeyi…

Bırakın didişmeyi…

Bırakın artık şu hakaretamiz sözlerinizi!

Vazgeçin!

Değilse, biz bağrımıza taş basıp bazılarınızdan vazgeçeceğiz!

*****

Bu tarihi farkı ne sayarsanız sayın!

İster, işaret fişeği deyin…

İster, değişim rüzgarlarının ayak sesi…

İster, gerginlikten, kavgadan, bağırış ve çığırıştan yorulan, bunalan, canına tak diyen bir toplumun az rastlanan ve bomba etkisi yapan tepkisi…

Bu tepkiye, kantarın topuzu fena kaçtı diyenler olabilir.

O zaman kantarın topuzu kaçmayacaktı, kaçırılmayacaktı!

İnanın ortalık güllük gülistanlık değil…

Ekonomi tıkanmış durumda…

Suriye’de olaylar, savaş, kargaşa, çözüm arayışları devam ediyor…

Yunanistan Başbakanı Çipras, Türkiye’yi tehdit etme derdinde…

Umut veren görüşleri dinleyen yok, itibar eden yok, katılan yok,

O dillere pelesenk edilmiş olan ortak akıl şamar oğlanı gibi…

Hoşgörülü yaklaşımlar daha ilk adımda, geç otur yerine ikazları altında başı dönmüş durumda… ,

Bunun adına çöküntü deniyor.

İstanbul seçmeni;

Artık, bu gidişat bu ülkeyi, önüne geçilemeyen bir çöküntüye sürüklüyor dedi ve frene bastı…

Bu acı fren, bu tarihi fark, belki de kırılma noktası olacak…

Siyasi liderlerimiz, seçim sonuçları için olumlu ve yapıcı tepkiler verdiler.

Konuya ihtiyatlı yaklaşan yorumcular ise, “İlk gece tepkileri, değişken tepkiler olarak düşünülmeli” demekten kendilerini alamadılar.

Biz, uzunca bir süredir, demokratik nezaketimizi kaybettik sevgili okurlar.

Demokratik nezaket sürmeli, devam etmeli!

Bu süreç için süre verilemiyor.

Ancak, olmalı…

Demokratik nezaket acilen gelmesi gereken konuma geri dönmeli…

*****

23 Haziran 2019 İstanbul seçimleri, seçmenin ve sandığın gücünü ortaya kondu… Yıllardan beri muhalefeti tartışan kamuoyu, bugün iktidarı tartışmaya başladı…

Ve dedi ki; Toplumun talepleri bundan böyle iyi okunmalı, iyi değerlendirilmeli, toplum hoşgörüyle bir onarıma girebilmeli.

Bu onarım; bir olmaktan, beraber olmaktan geçiyor. Bu arada acilen diller yumuşamalı, sözlerimizde kavgadan, tartışmadan ve hakaret etmekten uzak, insanlara huzur veren, gönüllere sular serpen ifadeler yer almalı…

Sevgili okurlar!

İstanbul’u dinlemek, Türkiye’yi dinlemektir.

Toplumumuz adına gönül sözleşmesi de, dediğimiz o güzel sözleşmeyi, barışı, huzuru, uzlaşmayı, yaralarını sarabilmeyi, kucaklaşmayı ne denli istediğini tam 800 bin oy farkıyla ortaya koydu.

İstanbul şehri; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun etrafında bir ve beraber nasıl olunur, nasıl insanlar el ele verir, nasıl kenetlenir gösterdi.

Büyüklerimiz, “ Arife tarif gerekmez” demişler.

Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler diyorduk. Mevla’mız çok şükür, her şeyi güzel eyledi.