Konya AÇIK 19°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
TORKU BİSKÜVİ

BİZİM HİÇBİR ŞİKAYETİMİZ YOK Kİ, EFENDİM!

BİZİM HİÇBİR ŞİKAYETİMİZ YOK Kİ, EFENDİM!-Erol Sunat-Yeni Meram Gazetesi

Bu şehrin en önemli meselesi ne diye az konuşulmadı. Az önerilerde bulunulmadı. Az tartışılmadı. Lakin, bir sonuca varılabildi mi?

İşte orası az biraz şüpheli…

Atalarımız kendi başını bağlayamayan, gelin başı bağlar diye hoş bir söz söylemişler!

Bu şehrin kaderi, kendi derdini, kendi meselelerini, unutup, kim bize yardım et dediğinde koşup gitmek…

Hatta, bu işe, kimse niyetlenmeden, aklından geçirmeden, ben yaparım, ben gelirim, ben hazırım, hemen söyleyin geleyim, işin ucundan tutayım diye hazır olduğunu beyan etme işgüzarlığı…

Sonrası hüsran…

Bu şehrin bir ihtiyacı olduğunda gelen var mı?

Yok!

Soran var mı?

Yok!

Kendiliğinden koşan var mı?

O da yok!

Kendi kendimize bir şeyler yapalım, çare arayalım, çare bulalım, kendi yağımızla kendimiz kavrulalım diye konuşanlara evet diyen var mı?

Maalesef yok!

Haklısın, hemen bugünden tezi yok bir araya gelelim diyen var mı?

Ne gezer!

Çünkü; Soracağımız, akıl danışacağımız, fikrini alacağımız yerler var!

Olur, yapabilirsin, böyle bir işe girişebilirsin derlerse tamam, değilse dünya yansa kabul eden, neden olmasın diye bir cevap alınması olası değil…

Bu konuda bir hayli ilginç cevaplar almış, cevaplar vermiş bir şehiriz.

Kendi dertlerimiz, sıkıntılarımız, problemlerimiz beklemeye, bekleşmeye devam….

Ne zaman çözülecek konusu, hele bir danışalım, soralım, uygun görüş alalım benzeri lafların ve beklentilerin ardında sıradağlar gibi uzanmış duruyor!

Konya’nın en önemli meselesi işte burada yatıyor.

 

*****

Müstakilen bir iş görme, yapma başarma yolunu tercih edenleri, başarılı olanları da kabullenemiyoruz!

Hemen herkesin dilinden düşürmediği un var, yağ var, şeker var konusu, dönüp dolaşıp hani nerede helvacı sorusuna gelip dayanıyor.

Bugüne kadar helvacı şu olsun, biz şunu uygun gördük denilen helvacılardan fayda gördü mü bu şehir?

Cevap yok!

Üstüne üstlük memnuniyet konusunda renk veren de yok!

Neden mi?

Ayıp olmasın diye…

Ne olur ne olmaz diye…

Olumlu konuşulursa ne olur, hele ki olumsuz bir cevap verilirse ne olur diye endişelenme babından…

Bizim helvacımız şu olmalı, şu olsun diye içimizden, kendimizden, bu şehri çok seveninden birini öne sürememe, destek verememe, yanında ve ardında duramama gibi bir handikabımız var!

İstiyoruz ki, başvurduklarımız şu olsun desin, bizde başvurduklarımızın hatırı var, üzerimizde hakkı var deyip destek verelim, destek olalım.

Şu olsun denilenlerden helvacı olmadığı, helvayı değil karmak, helva kazanının yanına bile yaklaşamadığını kendimize dahi itiraf edemiyoruz.

Sonrası, olabildiğince sessiz, kimselerin duyamadığı, işitemediği şikayet mırıldanmaları…

Kim mi duyacak?

Tabi ki, hiç kimse…

Hele birde ne şikayeti, bir anlatın bakalım diyen olursa…

Estağfurullah diyen diyene bir manzara…

Ne diyorduk?

Konya’nın en büyük meselesi nedir değil mi?

Ne meselesi, ne derdi, ne sıkıntısı?

Bizim hiçbir şikayetimiz yok ki, efendim!

 

*****

Bir zamanlar su diye bir şikayetimiz vardı!

Tuz gölü kurudu…
Akşehir gölü diye bir göl kalmadı, ruhuna el Fatiha…
Nasreddin Hoca’ya maya çalacak göl bulamadığımızdan kanaletlerde göl niyetine deyip maya çaldırıyor, kendimizi göl kenarında hayal etmeye devam ediyoruz!     

Meke gölü can çekişmeye devam ediyor.

O dünyanın nazar boncuğunu göz göre göre,  nasıl ziyan edebildiğimizi, nasıl sahip çıkamadığımızı izah etme gereği bile duymuyoruz. 

O güzelim gölleri besleyen dereler, çaylar ben gidiyorum diye diye çekip gitmişler!
Yüzlerce kuşun konduğu-göçtüğü cıvıl-cıvıl ötüştüğü sazlıklar yalan olmuş…

Elimizde kala kala bir Beyşehir gölü kalmış, onu da kimimiz deniz sanmış, deniz işletmeleri yaklaşımıyla yaklaşmış, sonrasında kaderiyle baş başa bırakmış…

Bu güzelim göller, dereler, sazlıklar:

Biz gidiyoruz demişler,

Biz bitiyoruz demişler,

Biz kuruyoruz demişler sinyallerini okuyamamanın suçunu herkes kendinden öncekine atıp geçiyor.

Elimizde ne mi var?

Torbalar dolusu laf…

“-ecek, -acak” diye konuşanların her birinin elinde kürsülere kadar getirilip, kürsülerden avuç avuç dinleyicilerin üzerine saçılan cinsinden…

Yaşa! Var ol! Çok doğru söyledin! İnşallah hepsi gerçekleşecek diye ayakta alkışlayanlar, halen alkışlamaya devam ediyorlar.

Tuz gölünün, Akşehir gölünün, Meke gölünün hali ve ahvali ortada…

Ve tabi ki, kendi başını bağlayamayan şehrimizin hali ve ahvali de…

Ne yapacağız?

Konuşacağız…Barışacağız…Bir ve beraber olunmanın yollarında buluşacağız!

Böyle olunduğunda, dünümüzden, bugüne, bugünden yarınlara uzanan yollarda sevgiyle, el ele vermiş olarak, hoşgörüyle ilerleyeceğiz…

 

 

 

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

SURİYELİLER ATATÜRK ve SADİ IRMAK

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.