Konya
°C
Yeni Meram

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE KONYA TÜRKÜLERİ

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE KONYA TÜRKÜLERİ- Yaşar BARIŞIK- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
30.08.2022 01:12
29.08.2022 16:14
0
2214
ABONE OL

Değerli Yeni Meram Gazetesi okurlarım, bu hafta sizlere tarihe mal olmuş Konya Türküleri hakkında bilgi vermeye çalışacağım.
Biz Türkler acılarını, sevinçlerini sevgilerini hep türküler ile söyler, ifade ederiz. Türküler bu duyguların anlatılmasında aracı görevi yaparlar. Konya türküleri değince birçok türkü varyantlarına rastlanır. Bu durum Konya türküleri için çok önemlidir. Bu türküleri icra ederken çalınan divan saz ve ya bağlama Konya usulü mızrap atma ile icra edilir. Bu mızrabı herkes atamaz yani. Çifteleyerek atılan bu mızrap usulü sadece ülkemizde Konya’ya mahsustur. Burada bir anıyı anlatacağım: Rahmetli babamın dayısı olan Konya sazının ve sözünün en ünlü kişisi olan Menteşeli Bülbül , Durnalar, Barakanın alt yanı bahçalar türkülerinin icracısı bazılarının söz yazarı olan Sille’li İbrahim Berberoğlu bir gün Anakara TRT radyosuna program çekmek üzere davet edilir. Sabahın erken saatlerinde Ankara’ya varan Berberoğlu TRT’nin kapısının önüne erkenden gelip kapının açılmasını bekler. O esnada TRT çalışanları yavaş yavaş gelmektedirler. Berberoğlu’nun o yıllarda giydiği kıl don vardır (pantolon olarak) . TRT çalışanları bunu kapı önünde görünce fakir dilenci zannetip önüne para atarlar. Geçen zaman içinde Berbeoğlu’na davet gönderen Muzaffer Sarısözen TRT’ye geldiğinde hemen rahmetliyi kapının önünde görür. O hocam hoş geldin diyerek kapıdan içeri alır. Bunu gören önce gelen ve önüne para atan çalışanlar şaşırırlar. Sayın hocam kim adam, biz bu kişiye bir yanlış yaptık herhalde, onu dilenci zannettik. Para attık önüne değince, Saısözen işte bu kişi atmaya çalışıpta atamadığınız Konya Mızrabının en iyi icracısı İbrahim Berberoğlu der. Tabi özür dilerler.
İşte Konya musikisi ve mızrabı ülkemizin diğer bölgelerinden bu yüzden farklılık gösterir. Gerçekten Konya türküleri yaşanmış olayların birer söze ve sazın tellerine yansıyan güzelliktir. Yine Konya musiki dünyasında Konya’ya ait olmadığı halde Konya’ya mal edilen bir türkümüz vardır. Çoğunluk bir türküyü Konya Türküsü olarak bilir. “KONYALIM” türküsü Konya ile ilgisi olmayan bir musikidir. Canto türünden söylenen bir musikidir. Türküdeki fark sahnede okunurken aynı zamanda da oynanması keyfiyetidir. Konya musiki alemine kadın oyuncuların iştirak etmesi Cumhuriyetten sonra KIZLI KAHVELEERİN Konya’da açılması ve bu kahvehanelere sanatçı olarak İstanbul’dan kızların gelmesi ile başlar. İşte bu hanım sanatçılar hem günün moda türkülerini hem de Konyalının zevk ve hislerine hitap eden türküleri icra ederlerdi. KONYALIM türküsünün ne güftecisi nede bestecisi bellidir. Bir rivayette de İstanbul’a giden Konyalılar artık gitmeyenice buradaki hanım sanatçılar; Hani benim elli gram pırasam, bir mum yaksam Konyalıyı arasam diye güfteleri söylemişlerdir.
Bu Konya türkülerinin çoğu da Konya dışında yabana (diğer şehirlere) giden kişiler tarafından özlem duyularak söylenmiş eserlerdir. Malum geçmiş yıllarda savaştan çıkan ülke fakir ve işsiz oldukları için Silleli ve Konyalı kişiler genellikle Ege bölgesine gidip orada tetikçilik ve tuğlacılık mesleği ile uğraşmışlar, aile sevgisi baba ana sevgisi bunlara türkülere konu olan sözlerin çıkmasını sağlamıştır. Konya türkülerinde ezgi kadar güfte de önemli yer tutar. Güftelerde kişi adı, yer adı sanat meslekler yer alır. Bunlardan Konya musikisinin önemli türkülerinden olan CEZAYİR türküsü marş tarzında kaleme alınmış bir ağıttı. Osmanlı zamanında ülkemiz toprağı olan Cezayir’de askerliğini yapan bir Konyalı çalınan marşın ezgisini güfte yazarak günümüzde hala Konya Oturak alemlerinin vaz geçilmez türküsü olan CEZAYİR eserini Konya musikisine kazandırmıştır. Cezayir türküsünden bir kıta;
Cezayir’in harmanları savrulur, Savrulur da sağ yanına devrilir, İller annem dirde başım çevrilir, çelenleri mermer daşlı Cezayir, gözleri hilal kaşlı Cezayir….
Konya türkülerimizin bir diğer örnekleri de bu oturak alemlerinde bazen çıkan kavgalar ile kişinin öldürülmesi ile daha cenaze saldan kalkmadan söylenen ve türküye dönüşen musiki eserleri de vardı.
Bunun en güzel örneği SİLLE türküsü olarak ta bilinen “YAYLI GELDİ KAPIMIZA DAYANDI” idi.
Yaylı geldi kapımıza dayandı, Allı gelin odasından uyandı, Necib’in annesi nasıl dayandı, Kafir Nalbant nasıl kıydın canıma, bu katillik kalmaz senin yanına …. Vara vara iki sokak arası, Yaktı beni kör Şükrü’nün kaması, kama değil bende mavzer yarası, kafir Nalbant nasıl kıydın canıma, bu katillik kalmaz senin yanına.
Konya Halk biliminde önemli yeri ve anıları olan bu türküler yüzyıllar boyunca çalınıp icra edilmiştir. Gelecek yazılarımda Konya Türkülerimiz hakkında daha çok bilgi vererek tanıtmaya çalışacağım.. Bir Konya aşığı olarak isteğim yetkili tüm vekil ve idarecilerimizin bu konu hakkında detaylı bir çalışma yapılarak KONYA TÜRKÜLERİNİ ülkemize en iyi şekilde sunmak olmalıdır. Çünkü bugün radyolarda devlet televizyonu ve özel ulusal kanallarda icra edilen maalesef Konya kültürünü anlatan bir program yok sayılır. Ege Karadeniz Güney Doğu türküleri icra edildiği halde tanıtımı yapıldığı halde neden KONYA yok…! SAYGILARIMLA….

HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.