Ekindeki kuraklık kurbana yansıyor

Geçtiğimiz yıl pandeminin etkisi altında yaşadığımız Kurban Bayramı bu yıl da yine belirli ölçüde benzer yaşanacak gibi görünüyor.
Tabi geçen yıl ile bu yıl arasında farklar ortaya çıkmıyor değil. Mesela geçen yıl kuraklık tehlikesi olmazken bu yıl ciddi bir kuraklık tehlikesi yaşandığı bir gerçek. Her ne kadar son birkaç gündür yağışlar artmış olsa da, uzmanların ve çiftçilerimizin ifadesi bu yağışların toprak altında 10-15 santimden öte geçmediği yönünde. Yani zirai anlamda yağışların çok fazla bir etkisi olmayacak gibi görünüyor. Elbette yörelere göre farklı ürün ekimlerine faydası olacak. Özellikle sulama zamanı gelmiş çiftçilerimizi kara kara düşündüren elektrik faturalarına kısmen de olsa olumlu katkısı olacak ama genel anlamda düşündüğümüzde bu yılı yağışsız geçirdiğimizi söylemek mümkün.
Durum böyle olunca 37 gün sonra idrak edeceğimiz Kurban Bayramı'nda alınacak kurbanlıkların maliyeti almış başını gidiyor.
Geçen hafta hem kurbanlıklardaki son durumu öğrenmek hem de genel bir değerlendirme adına yaptığımız çardak ziyaretlerinde üreticinin sorun ve sıkıntılarını dinledik. Bugün gazetemizde de detaylıca haberine yer verdiğimiz çiftçimizin söylemleri, bu yıl için olmasa da gelecek yıllar için uyarı niteliğindeydi.
Gerek yem ücretlerindeki gerek kuraklık nedeniyle saman ücretlerindeki artışların üretim konusunda maliyetlerini arttırdığı ifade edilirken bunun vatandaşa yansıtılacak olması üzüntü veriyor.
Zaten pandemi nedeniyle sıkıntılı süreç geçiren vatandaşın kurban pazarlığında üst seviyeden başlayacak olması yapılacak olan ibadeti de etkileyecek.
Vatandaş için durum böyle iken üreticiler için de asıl sorun satış sonrası yaşanacak. Sattığı kurbanlıkların yerine ürün tedariki noktasında kara kara düşünmeye başlayan hayvan üreticilerinin çözüm için tek düşünceleri devlet desteği. Yem ve saman konusunda maliyet artışlarının gelecek yıl için ciddi bir kurbanlık yokluğunun sinyalini vermesi üretici kadar bizleri de ilgilendiren önemli bir konu. Bunun çözümü ile alakalı Tarım Bakanlığının bir an önce çalışmalarını hızlandırması gerekiyor. Ancak bu çalışmaları yurt dışından getirilecek hayvanlarla değil kendi üreticimizin üretmesi noktasında adımlar atılması gerekiyor. Sonuçta bu sorun bugünlük, yarınlık bir konu değil, geleceğimiz için de önemli bir konu. Umarım çözümü konusunda konunun muhatapları dinlenerek ortak bir yol bulunup o doğrultuda ilerlenir.
Üreticilerin tek sıkıntısı canlı hayvan üretiminin sıkıntıya girmesi değil elbet. Ziyaret ettiğimiz çardaktaki üreticinin dikkat çektiği bir diğer konu ise süt üretimindeki dengesizlik oldu.
Fabrikalara sattıkları sütün sadece süt olmadığI, her aşamasının değerlendirildiğine ve birçok kalemde kullanıldığına dikkat çeken üretici, kendilerinin ürünü sadece süt olarak düşük bir rakama sattıklarını ifade etmesi düşündürücü bir diğer konu oldu.
Geçtiğimiz haftanın en önemli gelişmelerinden birisi de hiç şüphesiz tam olarak bittiğinde Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise 5’inci büyük güneş enerjisi santrali yani Kalyon Karapınar Güneş Enerjisi Santralı’nın birinci fazının tamamlanması ve santralın yönetim ve veri merkezi olarak inşa edilecek ödüllü ‘SCADA’ binasının da temelinin atılması oldu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ve Çevre ve Şehircilik Bakanı hemşehrimiz Murat Kurum’un katılımıyla gerçekleşen temel atma töreni, ülkemiz adına büyük bir gelişme oldu. Enerji konusunda dışa bağımlılığı büyük ölçüde bitirecek olan bu proje ülkemiz adına ne kadar önemliyse sanayi tarım ve hayvancılık da o kadar önemli.
Bu başlıklar bizim dışa bağımlılığımızın sonlanması adına olmazsa olmazımızdır. Umarım bu güzel gelişmeler yazımın konusu olan üretimde de yaşanır ve ülke olarak daha sağlam adımlarla ithal değil ihraç eden ülke oluruz. Kalın sağlıcakla…