Doğan Gün Kana Benziyor

(Başlığı bir türkünün ilk mısrasının ilk kelimesini değiştirerek attım Türkünün orijinali;
Batan gün kana benziyor
Yaralı cana benziyor
Ah ediyor bir gül için
Şu bülbül bana benziyor…)
Rabbime hamdolsun ki, biz aciz kullarına yeni bir gün daha ihsan etti.
Bu gün Hicri 15 Rebiul-Âhir 1447, miladi; 7EKİM 2025 Salı. Sabah namazından eve dönünce evimizin batıya bakan odasında, Rabbimin bana verdiği sayısız nimeti düşünüyor ve O’na şükrediyorum. O’nun (cc) emriyle doğup batan, ışığıyla dünyayı hem aydınlatan hem ısıtan güneşin doğma anında Konya’nın batı ufuklarında yaptığı tebdilatı seyrediyorum. Ortalık henüz tam aydınlanmadı. Arz’da semada gri. Meramın yeşil ağaçları, “ahirete perdelik olan servileri, Şahadet parmağı gibi göğe ağan minareleri”; bir kartal bakışı ile Konya’yı tarassut eden Akyokuş Tepesi, bu kadim şehrin sırtını yasladığı Loras ve Takkeli Dağlar; bu iki dağ arasındaki yüksek tepelere konumlanmış etrafa bilim ışıkları saçan Erbakan Üniversitesine ait binalar… Hiçbiri henüz tam zahir olmadılar. Sabahın sisinde henüz siluet hâlindeler lakin batı ufkunun üzerindeki bulutlarda yavaş yavaş beliren kızıllık güneşin doğuşunu müjdeliyor.

HER SABAH YENİ BİR AYET GİBİ
Yaklaşık yirmi beş bin kez (yaşım çarpı 365) tanık olduğum bu eşsiz manzara, kulluğumuzu idrak etmek için yeterli bir delil aslında. Güneş ezelden beri Allah’ın emriyle saniye sapmadan doğuyor; tüm âlemi aydınlatıyor, ısıtıyor, hayat veriyor ve saniye saptırmadan vaktinde batıyor. O kendisine verilen vazifeyi eksiksiz ve tam zamanında yapıyor; tıpkı diğer akıldan mahrum varlıklar gibi. (Milyarlarca galaksi, yıldız, bitki, hayvan gibi.)
Önce sema ve onun göğsünde yuva kurmuş beyaz bulutlar kızarmaya başladılar. Sonra Konya’nın batı ufuklarına doğru inen bu ateşten kıvılcımlar Takkeli ve Loras dağlarını kana bürüdü. Kampüse ait fakülte ve yurt binaları da az bir gecikme ile aynı renk libaslar giydiler. Birkaç dakika sonra önce Akyokuş Tepesi, sonra Konya’nın minareleri bu yeni renge boyandılar. Meramın yeşil bahçeleri daha iyi görünür oldular. Sema ve ufuk kızıl bir perdeye dönüştü.

ŞÜKÜR KALKANIM ELİMDE DUA OKLARIM DİLİMDE
Gözüm bu muhteşem manzaraya dalarken kalbim hızla çarpıyor; dilimdeki dualar daha derin, daha samimi bir anlam kazanıyor. Rabbim! Bu ne kadar güzel, ne kadar muhteşem, ne kadar ibretamiz bir manzara. Ve bu seyrine doyum olmayan tablo yaklaşık 8 milyar insanla beraber bana da sunuluyor. Bu sebepten gözüm bu muazzam ve emsalsiz manzarada iken kalbimin atışları hızlanıyor. Dualarımdaki şuur ve samimiyet oranları hissedilir derecede artıyor. Elim semada, kalbim maverada, gözüm Konya ufuklarında devam ediyorum dualarıma: “Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun. Peygamberimiz Hz. Muhammed’e, ehli beytine ve ashabına salât ve selâm olsun. Beni yoktan var eden, yaşatan, nimetleriyle donatan Rabbime sonsuz şükürler olsun. Ey Rabbimiz! İbadetlerimizi ve kulluğumuzu kabul buyur. Bizleri ve sevdiklerimizi affet. Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru!” Ey Rabbimiz! Bizi zalimler topluluğu ile beraber bulundurma!” (Ey Rabbim!) Beni Müslüman olarak vefat ettir ve beni Salihler arasına kat!” Rabbim bizlere hem bu dünyada hem de sonsuz alem olan ahirette tüm nimetlerini ihsan eyle. Allah’ım bizlere senin istediğin şekilde bir hayat sürmeyi nasip eyle. Ey gücüne kudretine sınır olmayan Rabbimiz! Başta Gazze olmak üzere tüm mazlumlara yardım eyle. Rabbim bizlere Adaletinle değil, rahmetinle muamele eyle…

BUGÜN GÜNEŞİN DOĞUMUNA ŞAHİT OLMUŞSANIZ
Bu satırları okuyan aziz insan! Her sabah yeniden doğan güneş, aslında yeniden verilen bir ömür demektir. Bir gün daha nefes alabiliyorsak, sonsuz mutluluğu kazanmak için hala zamanımız var demektir. Şükürle başlayan bir gün, rahmetle dolar; dua ile başlayan bir sabah, huzurla akşama kavuşur.
Allah’ım cümlemizi aklını, kalbini, gönlünü iyi çalıştıran onları iyiye güzele kavuşmak maksadı ile kullanan kullarından eylesin. Âmin