Diyemeyiz! Ve Şimdilik Veda!

Hayırlı bir hafta diliyorum. Virüslü, salgınlı, testli, pandemili günleri bir an önce geride bırakalım istiyoruz ama henüz olmadı. Azalttık, sonuç alıyor gibiydik, bitti gözüyle baktığımız bir dönemde yeniden yükselişe geçti, beklediğimiz azalma olmadı… Mart ayının 11’i ile beraber ülke insanımız için gerçekten zor günler başladı. Sağlık otoritelerinin aldığı hızlı ve kararlı tedbirler sayesinde ülkemize zaten geç giren virüsün daha az kişiye bulaşması sağlanmış oldu. Karantina ve evde kalma kısıtlamaları gibi uygulamalarla bu yayılım daha da düşürüldü. Yaş almış büyüklerimiz ve gençlerle çocuklarımız evde muhafaza edilerek daha kolay etkilenen ve vefat riski yüksek olan yaş grubu vatandaşlarımız korunmuş oldu. Bu tedbirlerin tabii bir sonucu olarak iş hayatı yavaşladı. Başta hizmet işletmeleri olmak üzere birçok işletme faaliyetlerine ara vermek zorunda kaldı. Sıkı uygulanan sokağa çıkma kısıtlamaları nedeniyle ıssız şehirler oluştu belki ama elbette gerekliydi. Daha önce de müteaddit defalar virüs hakkında tüm dünyanın her gün yeni bir şey öğrendiğini belirtmiştik. Bu nedenle de bu kadar bilinmezlik içerisinde hepimize düşen hususun virüse yakalanmamak için elimizden gelen ve yapmamız gerekenleri yapmak. Yaklaşık Haziran ayı başı itibarıyle devreye alınan normalleşme tedbirleri esnasında mutlak uyulması gereken 3 kural olarak belirtilen hususlar maske, mesafe ve temizlikti. Maalesef riayet edilmediği görülünce caydırıcı olması için cezalar ihdas edildi. Cezai yaptırımlarda ise maalesef yumuşak karın denetlemenin yapılmaması. Sağlık Bakanlığı toplumdaki bağışıklamayı görebilmek adına tüm topluma projeksiyonu yapılabilecek bir çalışma olarak TÜİK tarafından organize edilen taramada ilk sonuçlar toplumsal bağışıklığın tamamen sıkı tedbirlerle hayata devam düzeyinde olduğunu gösterdi. %60 ve üzeri oranlarda tedbirler belki gevşetilebilir ama oran daha yüzde birlerden bile uzak. Bu haberin tek sevindirici tarafı önceki dönemde alınan sıkı tedbirler etkili olmuş ve bulaşma az insana olmuş. Ama bizleri endişelendirmesi gereken taraf ta daha geride hastalığa yakalanmaya aday milyonlarca vatandaşımızın olması. Bu satırları yazan olarak ben eğer geçirmediyseniz bu zamana kadar okuyan olarak siz virüsün bulaşma tehdidi altındasınız. Aman dikkat… Durum böyle olunca iki yol var, birincisi “tedbirlere sıkı riayet etmeye devam ederek hayatı yaşamaya çalışmak. Belki artan sıcaklıklarla beraber zor kullandığımız maskelerle, mesafeli hayatlarla ve sürekli temizliğe vurgu yaptığımız bir hayatı yaşamak kolay değil ama mecburuz” demek. Biz sağlık çalışanlarının ve salgın kontrolünün her aşamasında çalışan insanların emeklerine de saygı adına hala bunu diyoruz. Karşılaştığımız olumsuz tablolar karşısında “amaaan canım ne olacaksa olsun, bıktık bu tedbirlerden” demek ve boş vermek… İşte biz bunu diyemiyoruz… Diyemeyiz. Yılmadan ve bıkmadan tedbirlere uyacağız, uymayanları da uyaracağız… Şimdilik Veda! Sayın Ömer Sarıkulak ve Mehmet Hançerli’nin yazma davetinin üzerinden 47 hafta geçmiş. Üstlendiğimiz siyasi bir misyon nedeniyle siz değerli okuyucularıma veda etmemin uygun olacağı düşüncesiyle kendileriyle görüştüm. Anlayışla karşılandım. Ve bu çerçevede bu yazımızın bir veda yazısı mahiyetinde de olmasına karar verdim. Bana bu sütunları açan çok değerli gazete yöneticilerine ve yazılarıma katlanan siz değerli okuyucularıma çok teşekkür ediyor ve şimdilik veda ediyorum. Sağlıkla ve sağlıcakla… Haftanın Görgü Kuralı – Su içme adabı ile devam… “Bardağın içine nefes vermemek, suyu üç yudumda içmek sonunda "Elhamdülillah" demek…”