Konya
°C
Yeni Meram

BİLMİN IŞIĞINDA DERS ALMALIYIZ-1

BİLMİN IŞIĞINDA DERS ALMALIYIZ-1- Kudsi ÖNCÜ- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
15.02.2023 01:21
14.02.2023 12:23
0
1751
ABONE OL

Son 50-60 yıl içinde onlarca deprem olayına şahit olduk. Yaşadığımız depremler belli belirsiz, orta ve şiddetli sarsıntılar şeklinde karşımıza çıktı. Ancak en son yaşadığımız deprem yüzlerce yıl görülmemiş bir şiddette olduğu bilim adamları ve deprem uzmanları tarafından ifade edilmektedir. Bir Japon deprem uzmanı bu depremin 7.6 -7.8 şiddetinde kayıtlara geçtiğini, ancak yıkıcı etkisinin 11 şiddetinde bir depremin yıkıcı etkisine denk düştüğünü ifade etmiştir. Bu etkinin bu şekilde olmasını da bir buçuk iki dakika arasında bir süre devam etmiş olması ve 5-7 kilometre arasında değişen derinlikte kırılmaların ve kırılmadan oluşan enerjinin yüzeye çok yakın olmasıyla ilintili olduğunu ifade etmiştir. Kendisine Japonya'da daha fazla şiddette depremler olmasına rağmen bu yıkıcı tahribatın olmadığı sorulduğu zaman şöyle bir açıklamada bulunmuştur; Japonya'daki kırılmalardan kaynaklanan deprem olguları büyük ölçüde denizde cereyan ettiğini ve 100-150 kilometre derinlikte olduğunu ifade etmiştir. Karada kırılmaların pek olmadığını, olanların da bu şiddette olmadığını ifade etmiştir.
Ancak bu ifade, Japonya'da bilimsel standartların dışına çıkabilme imkanı tanıyacak bir gevşekliğin var olduğu anlamına da girmez. Buradan anlaşılıyor ki; bu depremin yıkıcı etkisi enerji dalgalarının süreklilik arz etmesi ve dalgaların girişimi teorisi gereğince, dalgaların her kesişim noktasının yeni bir enerji kaynağı oluşturarak geniş bir alana (110 bin kilometrekareye) yayılması gerçeğidir. Yıkılan binalarla ve ayakta kalanlarla ilgili statik uzmanlarının ve bilim adamlarımızın değerlendirmeleri dikkate alındığında; jeolojik zemin etüdü statiğine dair çözümleme hesaplarının yapılmasında ve standart demir beton yoğunlukları uygulamalarının ve kalite kontrol denetimlerinin doğru olmadığı gerçeği de ifade edilmektedir.
TOKİ tarafından yapılan on binlerce binadan bir tane dahi göçme ve tehlikeli bir hasar olmadığı müşahede edilmiştir. Anlaşılıyor ki; bilimsel standartların gereği gibi uygulanmadığı birçok ihmal denetim ve kontrol yetersizliklerinin aşikar olduğu anlaşılmaktadır. İki yanlıştan bir doğru çıkmaz, ancak bir yanlıştan bile binlerce ders çıkarmak mümkündür. Her nedense biz yüzlerce yanlışla karşı karşıya kaldığımız halde niçin esaslı bir ders çıkarma anlayışına ve uygulamasına giremedik. Sorgulamamız ve muhasebe etmemiz gereken hakikat budur.
Süratle yapılacak iş şudur; Devletin, hükümetin, belediyelerin, üniversitelerin, yatırımcıların/yüklenicilerin/ müteahhitlerin ve halkın içinde olduğu yepyeni imar devrim yasası çıkarılarak yapılanmaya gidilme zorunluluğu hasıl olmuştur. Toplum olarak kültürel ve sosyal anlamda yepyeni bir mentalite değişikliğine gitmek zorundayız. Şu günlerde akıl ve ahlak dışı sosyal medya paylaşımlarına şahit oluyoruz. Geçtiğimiz günlerde bir paylaşımda aklı sıra din alimi olduğunu zanneden bir cüheylanın şöyle bir paylaşımda bulunduğunu gördüm. "Bu toplumsal bir kaderdi, bu deprem olmasaydı da bu insanlar zaten eceli gelmiş ölecekti, bu takdiri böyle anlamamız gerekir." paylaşımı yapılmıştı.
Kur'an 3 ecelden bahseder
1-Kainatın eceli; Kainatın eceli kıyamettir. Kıyametin bilgisi sadece ve sadece Allah'ın indindedir. Peygamberimize müşrikler hafife almak adına sürekli kıyamet ne zaman, kopacaksa hemen gelsin biz de görelim şeklinde sürekli sorular sorduklarını Kur’an’dan öğreniyoruz. Allah da peygamberine; "De ki, onun bilgisi bende değil yalnız Allah'a aittir' şeklindedir Efendimizin cevabı.
2-Toplumların eceli; Kur'an'ın ifadesi ile zulme batmış toplumlar kendi elleriyle işledikleri sebebiyle Allah'ın da mucizesinin tecellisi ile topluca helake uğramışlardır. Bunlarla ilgili nice örnekler vardır. Firavun, Ad, Semud ve Lut kavimleri örneklerinde olduğu gibi. Bunların bilgisi de Allah'ın indindedir. Bu bilgiye de peygamberler dahi muttali olmamışlardır.
3-bireylerin fertlerin ecelleri; Kur'an bu ecellerin de bilgisinin sadece Allah katında olduğu ve hiç kimsenin ecelinin nerede ne zaman nasıl olacağına dair bilgisi yoktur. Dolayısıyla deprem olmasaydı da bu insanlar zaten öleceklerdi yaklaşımı Allah'ın ilmine muttali olma iddiasını ifade eder ki; bu iddia itikadi anlamda çok tehlikeli olup, bilerek böyle bir iddiada bulunan kişi şirke bulaşmış olur.
Kur'an insanların başlarına gelen felaketlerin ve musibetlerin elleriyle işledikleriyle ilintili olduğunu ifade eder. Siz dere yatağına ev yaparsanız o dere yatağı gün gelir dere olur eviniz alır götürür. Yine siz fay hatları üzerinde depreme dayanıklı standartlara sahip olmayan binalar yaparsanız, o binalar en ufak yer sarsıntısında bile yerle bir olur. Bunlar insanların kendi elleriyle işledikleri yanlışların akıbetidir. Biz bu yanlışlar karşısında hâşâ Allah'ı suçlama hakkına sahip değiliz. Yağmurun yağması dere yatağının taşması kaderdir, ancak dere yatağının içerisindeki evin yapılması ve yıkılması bireyin tercihidir.

HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.