Millet olduğunu sana hatırlattı.
Mondros ile Sevr ile yok edilmek istenen mevcudiyetini Dünya’ya hatırlattı.
Anadolu’nun Türk yurdu olduğunu, kimsenin Türk Milleti’ni bu topraklardan atmaya gücünün yetmeyeceğini düşmanlara hatırlattı.
Sarayında rahatı bozulmasın diye gözünü kırpmadan millet olarak görmediği, kendine biat etmek zorunda gördüğü, ahali dediği Türk Milleti’nin tüm varlığını, düşmana satmaktan hiç çekinmeyen sultana, Türk’ün varlığını hatırlattı.
19 kişi ile 19 Mayıs’ta Bandırma Vapuru ile Samsun’a çıkarak Kurtuluş Savaşı’nı başlatırken; elinde ne 600.000 kişilik bir ordu, ne çevresinde binlerce korumadan oluşan bir koruma ordusu, ne de oturacağı ve kendini koruma altına alacağı milletin parasıyla yapılan altından sarayı vardı.
O YÜREKLİYDİ.
O, KENDİ VE AİLESİ İÇİN DEĞİL VATANI İÇİN YOLA ÇIKMIŞTI.
O HEM PADİŞAHA HEM DE SÖMÜRGECİ 7 DÜVELE KAFA TUTMAK İÇİN SADECE AMA SADECE TÜRK VARLIĞINA GÜVENİYORDU.
O afişlerde resmini basmaya korktuğunuz, Çanakkale Kahramanı diye tüm Dünya’nın tanıdığı bir askeri dehayı anmadan ÇANAKKALE ZAFERİNİ YILDÖNÜMLERİNİ korkakça andığınız günlerde bile içinize korku salabiliyor ve adı dilinizi yakıyorsa, işte budur vatansever, işte budur millet aşığı, işte budur büyüklük.
Ondan korkunun nedeni; Dönemin güçlü devletleri ile işbirliği yaparak milletin emeğiyle yapılan hiçbir işletmeyi, bankayı, fabrikayı, Türk vatan topraklarını sattırmadı.
Ondan korkmanın nedeni; Milletin parasını onun sağlığında ne belediye başkanları kendilerine lüks binalar yapabilirler, ne milletvekilleri milletin parasını fütursuzca harcayabilirler, ne dini siyasete alet edebilirler, ne yakınlarını zengin edebilirler, ne de ülkeyi kaosa sürükleyerek milletin canına okuyan çetelerle hainlerle masaya oturup, ülke topraklarının paylaşılma pazarlığını yapabilirlerdi.
İşte onun için andımız kaldırıldı. Türk çocukları kimliklerini unutup, Atatürk’ü hiç hatırlamasınlar diye!
İşte onun için PKK’nın isteği doğrultusunda Güneydoğu Anadolu’da yaşayan vatandaşlar, Türk vatandaşı olarak bu vatanda yaşamanın onurunu taşımasınlar diye!
İşte bayramlar ve bayram törenleri onun için iptal edildi. Apo istedi, PKK istedi, Karayılan istedi milletin kendini bu vatanın bireyi olarak görmesi ve Türk bayrağı altında gururla öğrencilerin yürümesi yasaklandı.
Marşlar, askeri bandolar, bayramlarda askeri okul öğrencilerinin gözlerimizi yaşartan ve Türk olarak doğma gururunu yaşatan gösterileri yok edildi.
İlk ve ortaokullarda geçit törenlerinde öğrencilerin büyük bir keyifle çaldıkları trompetler, izcilik ve Anadolu’mun o güzelim folklor gösterileri bitirildi.
İşgüzar valiler hemen ‘TC’leri kaldırdılar ama halkın tepkisi ile yerine kondu.
Ziraat Bankası TC’yi kaldırdı, Kızılay ‘Türk’ kelimesini sildi.
Paraların arka yüzüne ülkemin güzellikleri konurken, sırf Atatürk’ü silmenin ilk adımı olarak kim olduğu bile bilinmeyen kişilerin resimleri basıldı.
Şimdi madeni paralardan biz cenazelerle, acılarımızla yoğrulurken Atatürk kaldırılıyor.
Sıra meydanlara, büstlere, heykellere ve resmi dairelerdeki resimlere gelecek.
Özlü sözleri okullardan kaldırılıyor. İşgüzar ve devrin adamı okul müdürleri ‘aferin’ peşindeler!
Özel okulların pek çoğunun binaları zaten holding binası gibi okul demeye, Türkiye Cumhuriyeti okulu demeye bin şahit ister.
Bunlar Türk milleti kavramının yok edilip ‘Türkiyeliyim’ kavramının yerleştirilmesi için.
Dolmabahçe, Habur, açılım, çözüm, akil adamlar, TSK’nın bir türlü yürüyerek gidip tamamını yok edemediği ama ne hikmetse 163 gazetecinin elini kolunu sallayarak gittiği Karayılan ziyareti ve gazetecilerden PKK’lı çocuklara ‘sevimli çocuklar’ ifadeleri,
Şivan Perver ve gözyaşları içinde izlenen hain konser, Apo posteri serbest, anıtlara çelenk koymak yasak, Mardin’deki Atatürk’ün özlü sözleri ile donatılmış takların kaldırılması ve Mardin kalesindeki Türk bayrağının altında dağa kazılmış ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ özlü sözünün kazınması,
TSK’nın; tüm silah ve ağır savaş techizatını dağdan getiren hainleri, illere taşınan ağır silahları, açılan tünelleri, yollara döşenen bombaları, en acısı da Suriye sınırından sözde mülteci diye giriş yapan Suriyelileri görmemesi için valilerin talimatını yerine getirmesi, başını çevirmesi.
Eşkıya dağdan inerken, halay sekerken Mehmetçiğimin karakollarda tutulması.
10 Ekim 2015 Ankara garı 107 ölüm.
12 Ocak 2016 İstanbul Sultan Ahmet Meydanı, 11 ölüm.
17 Şubat 2016 Ankara Merasim Sokak, 29 ölüm.
13 Mart 2016, Ankara Kızılay Meydanı, 37 ölüm.
Suruç ve Reyhanlı’yı saymadım.
Bunlar sivil ya Mehmetçiğim?
Apo’nun keyfi olsun, yapılan gizli anlaşmalar yerine gelsin, önce yerinde özerklik sonra da alıştıra alıştıra, yavaş yavaş gelsin eyalet, gelsin ABD’nin isteği doğrultusunda Kürt federe devleti!
İşte onun için Atatürk’ün tüm yaşamı, tüm sözleri, yaptığı kahramanlıklar, ‘Türk milleti’ diye haykırışları tarihin sayfalarından çıkarılsın ki ihanete doğru millet, gözü kapalı, kulağı sağır yol alsın.
Yapılan operasyonlar sırasında ölen Mehmetçiğimin hakkını kimse ödeyemez.
Zamanında eşkıya dağdan indirilip, bu kadar yüz verilmeseydi ve göz yumulmasaydı hepsi dağda temizlenseydi bu günlere gelinmez, şehirlerimiz kan gölüne dönmezdi.
Anneannemin bir sözü vardı: ‘Tanrının parmağı yok ki gözümüzü oysun, başımıza gelen her türlü belada işlediğiniz günahları hatırlayın, bu bizlere ders ders! derdi.
Millet olarak bu kadar özel bir kahramanı unutur, ona yapılan tüm hakaretleri ve unutturma çalışmalarını sineye çekersek, gelecek günler hiç parlak olmayacak!
Ey cennet bahçelerinin gülleri!