■ Hiç unutulmayacak yüz anne yüzüdür.
(Hz. Muhammed)
…
■ İyi doğru sözler onda,
Şefkat dolu gözler onda,
Sevgi, ışık var yolunda,
Melek annem, güzel annem.
Anne yüzü ne asil yüz,
Anne gözü ne derin göz,
Anne özü, pırlanta öz,
Melek annem, güzel annem.
(Rıfat Necdet Evrimer)
…
Yarın anneler günü…
Her anneler günü yinelediğim geleneksel yaklaşımım değişmedi hiç;
Annemin elleri sabun kokardı…
Teknolojik gelişmeler evrensel değerler bağlamında yasalarda olduğu gerilere yürümüyor, etkilemiyor. Şimdi çok değişlik çamaşır ve bulaşık makineleri var ama…
Ah, o mübarek eller.. Annelerin elleri.
Çamaşırları da, bulaşıkları o eller yıkardı Hani gıcır, gıcır.. Çamaşır yıkmaya bir su kenarında
Tokaçlar da girince anı serenadı misler gibi tarihin derinliklerini aşarak bugünlere dek kopup geliyor. Doğal mı doğal; ilaç, toz yok…
…
Kişiler meğer doğal olmayı, arı-duru olmayı ne denli özlemiş. Somut kanıt aynı temelin üzerine oluşturduğum yazıya gelen duygu ve anı yüklü yansımalardan bir kaçı;
Aslı Duran; Gözlerim dolu dolu okudum.Yüreğinize sağlık Hocam!
İbrahim Ormancı; Çok anlamlı bir yazı Sevgili Ridvan Bülbül ağabeyim. Annenizin mekanı cennet olsun. Yaşayan tüm annelerin ellerinden öpüyorum. Bu arada muhtemelen yarın Posta Gazetesinde benimde anneler günü nedeniyle bir şiirim çıkacak. Baki selamlar.
Çiğdem Tanrıverdi Kurut Çok güzel. Her zamanki gibi…
Fatma Bölükbaş Yüreğinize sağlık hocam!
Evrim Terzioğlu Yüreğinizin sıcaklığı yine satırlarınız aracılığıyla içimizi ısıttı. Çok güzel bir yazı hocam, ellerinize sağlık.
Bahar Gökfiliz Halıcı Bizlerin de duygularına tercüman oldunuz. Annelerimizi zamana inat yine yanıbaşımızda sımsıcak sevgileriyle kalplerimizde taht kurmuş oturuyor bulduk. Gönlünüze sağlık, tüm annelere sevgiler.
Feride Nalan Yakar; Sevgili çok değerli hocamız; bu güzel yazınızı özenle satır satır okudum, aynı zamanda bir anne olduğum için çok duygulandım ellerinize yüreğinize sağlık..
Yeliz Can Karacaer; Hocam çok güzel ve içten yazmışsınız elinize sağlık satırlarınızı okurken bana iyi ki de anneyim dedirttiniz…
Ali Oğuz Meydan; Mevlam rahmete göçen bütün annelerimize rahmetiyle,mağfiretiyle muamele eylesin dualarımızla..
…
■ Annenin duası, en çabuk kabul olan dualardandır. Zira o, babadan daha şefkatlidir. Merhametlinin duası boşa gitmez. (Hadis)
***
Yarın anneler günü. Benim annem yok; onu yitireli tam 22 yıl oldu. Suda sabun gibi eridi, gitti zaman. Dile kolay 18 yıldır “Anneler Gününde” hep melül mahzun olurum, anne yalnızlığı bir kurşun gibi gelip yüreğimin ortasına oturur. Ben Annemi 27 Mayıs 1995 öğlesinde Türbe önü Durakfakih Mahallesinde baba evinde yitirdim. Üçler Mezarlığında toprağa verilişi yaşam çizgimin hep en acı kesitlerinden birini oluşturdu. Gül kokulu, aydınlık bakışlı Annem, babamın acısına bir yıl dayanabildi. Hayırlı bir evlat olduğumu cümle âlem bilir. Onları hiç muhtaç ve yalnız bırakmadım. Yüksek öğrenim için Ankara’da bir de vatan görevi için gittiğim Van’da yalnız bıraktım. Van’da telefon iletişimi zordu ancak sevgiliye yollar gibi allı-pullu mektuplar yolladım sınır boylarından. Çoğu kez kendi kendimi sorgulamışımdır:
Acaba yapmadıklarım var mıydı ?
Yaşadıkları evi ne sattım ne kiraya verdim.
Yıllar yılı eşyalarıyla birlikte olduğu gibi durmaktadır. Bakımlarına gerekli özeni gösterdiğim gibi sıkça ziyaret ederim.
Benim gibi annesi bu dünyadan göçüp gidenler, böyle bir günde, hep geçmişe yolculuktan kendilerini alamaz. Benim annem yok, ancak anlam olarak her gün batımı ve güneş doğarken taptaze yeniden doğar, yaklaşır, tebessüm eser, sıcak ellerini uzatır, öper, yine öperim; kucaklarım. Ne zaman dara düşsem, içim kararsa, ona koşar ona sığınırım. ,ondan “moral” ve “çözüm” isterim, sanki yok değil gibi, var gibi. Hiç yok olmadı ki. Her an var gibi; karşıma çıkacak gibi, iri gözleriyle, bakacak gibi, şiir dolu “sesle” konuşacak gibi. Bütün anneler sevgi ve saygıya değer; bütün anneler sevecen, sıcak, munis ve müşfiktir. Bütün anneler çiçektir ve yediveren güldür. Anneler, yemez yedirir; giymez giydirir, uyumaz, uyutur En yakın yar annedir.
…
■ Her gece üstüne açma
Üşürsün diyeceğine,
Bir kere “kalbini açma üzülürsün”
Deseydin ya anne…
(Cemal Süreyya)
…
Atatürk, “• Kadının en büyük vazifesi analıktır.” derken bir de ekleme yapıyordu;
“ Beni de bir ana doğurmadı mı? Türk anaları nice Mustafa Kemal’ler doğurur.”
Beni de, seni de, onu da bir anne doğurdu.
Her anne güzeldir ve özeldir;
■ Annemin elleri sabun gibi kokardı, ama sabunlar hiç annem gibi kokmazdı.
Ünlü bir düşünür diyor ki;
■ Dünyada öğretilen bütün bilgilerin hiçbiri bir ananın bakışının, bir sözcüğünün verdiği şeyi vermeye muktedir değildir.
Tüm Annelerin 23 yaşındaki kızlarına, bile “küçük kızım!” demelerindeki gizem, bel ki bir umman felsefesidir.
…
İslam bilgelerinden Abdurrahman Cami gerçeği dile getiriyor;
“ Annemi nasıl sevmem ki, beni bir süre karnında, uzun zaman kucağında ölünceye dek de kalbinin şefkat köşesinde taşıdı.”
…
Bir kişi Hz. Peygamberin huzuruna geldi;
– Yâ Resûlallah! İzin verirseniz sizinle beraber gazaya gelip cihat etmek istiyorum
– Anan-baban var mı?
– Evet var!
– Onların yanında bulun! Senin cihadın, onlara hizmet etmektir
Annesini sırtına alıp Ka’be-i muazzama’yı tavaf eden bir kimse, Hz. Ömer’e dedi ki:
– Efendim, annemi, böyle sırtıma alıp, Kâbe’ yi tavaf ettiriyorum Acaba onun hakkını ödemiş olur muyum?
– Annenin hakkının yüzde birini bile ödeyemezsin Ancak iyi muamele eder ve güzel bakarsan, yapacağın en küçük bir hizmete bile çok büyük sevap verilir
…
Bir zamanlar dünyaya gelmeye hazırlanan bir çocuk varmış. Tanrı’ya sormuş;
“Tanrım, yarın dünyaya göndereceğini söylediler. Fakat ben o kadar küçük ve güçsüzüm ki, orada nasıl yaşayacağım?”
“Tüm meleklerin arasında senin için bir tanesini seçtim, O seni bekliyor olacak ve koruyacak. Sana her gün şarkı söyleyecek ve gülümseyecek. Sen onun sevgisini hissedecek ve mutlu olacaksın.”
“Peki, insanlar bana bir şey söylediklerinde, dillerini bilmeden, söylediklerini nasıl anlayacağım?”
” Sana dünyada duyabileceğin tatlı ve güzel sözcükleri söyleyecek. Konuşmayı, dikkatle ve sevgi ile öğretecek.”
“Seninle konuşmak istersem ne yapacağım?
“Meleğin sana ellerini açarak bana dua etmeyi de öğretecek.”
“Dünyada kötüler olduğunu da duydum. Beni onlardan kim koruyacak?”
“Meleğin seni kendi yaşamı pahasına da olsa koruyacak.”
“Fakat ben seni bir daha göremeyeceğim için çok üzgünüm.”
“Meleğin sana sürekli benden söz edecek ve ulaşmanın yolunu öğretecek.”
Cennette sessizlik olur ve dünyanın sesleri cennete kadar ulaşır. Çocuk gitmek üzere olduğunu anlar ve son bir soru sorar;
“Şimdi gitmek üzere isem, benim Meleğimin adı ne?”
“Meleğinin adının önemi yok yavrum. Sen onu, “Anne!” diye çağıracaksın.”
Her bireyin meleği bu melek annedir. Anneler melektir, özdeşi bu ilahi güçten kaynaklanmaktadır. Sağ ya da ölmüş fark etmez, tüm anneler melektir, melek!
…
ANAMI ANIMSAMA…
I
Gaz, tuz, bez, benzin vesikaya bağlanmıştı
Savaş günleri ekmek vesika ile satılırdı
Anam günde bir ekmeği dörde bölerdi
“Bu günler de geçecek, aydınlık gelecek ” derdi
Anam güzel anam kendi payını hep bize verirdi
O, bir Anaydı, kendi yemez hep yedirirdi
Bütün Analar mis kokar, O yediveren gülüydü
Anam, güzel anam yaşmaklı, başörtülüydü.
Sabahları Kuran okurdu, Yasini şerif okurdu
Sımsıkı sarılır, yüzümden öper mutlu olurdu
Bismillah ağzından eksik olmazdı, görmezi görürdü
Biz üşürsek o daha çok üşürdü.
—
Geceleri uyur- uyumaz üstümü örterdi
Her türlü yakınlığı ve sevgiyi gösterdi
“Namaz, kimseyi yolda komaz” derdi
“Oğlum” diye sarılır başka bir şey demezdi
Süt- kaymak yedirir, kendisi yemezdi
—
Gözleri şişerdi sessiz sessiz ağlamaktan
Okuma yazma bilmezdi benim anam
Ev ve el işi görürdü, hoşlanmazdı boş durmaktan.
Saati tik-takları birer birer sayarak anlardı
Özlemi yüce mi yüce, dağlar kadardı…
Bütün Analar mis kokar O, yediveren gülüydü
Anam, güzel anam yaşmaklı, başörtülüydü.
II
Bir sandığı vardı ki anamın antika mı antika
Mis ise mis, düzense düzendi basa- tıka
Açar açar bakardım, baştanbaşa tarih dolu gibiydi
Allı güllü keseler, nazarlıklar Anadolu gibiydi.
Kokular, giysiler, mendiller, sabunlar, üzerlikler
Aynalar, tülbentler, bohçalar, iğne oyaları, terlikler
Gerçek ile düşün karışımı cennetin yolu gibiydi.
Allı güllü keseler, nazarlıklar Anadolu gibiydi.
Boy boy patik, yün çorap, kazak, örerdi bana
Anam benim,anam… anaların anası Şerife ana.
III
İnsanları severdi, sevgi yüreğimde mühürdü
Korku nedir bilmezdi üstüne üstüne yürürdü
Ne ilahi bir güçtü O, görmezi bile görürdü
Temizdi,düzenliydi iki de bir ortalığı süpürürdü
Çamaşırları yıkar asar akşamları lambayı yakardı
Umutsuz- mutsuz değildi, hep sevgiyle şevkatla bakardı
Şerife Anamın elleri sabun kokardı
(A. Rıdvan Bülbül)
Anneler Günü’nde en büyük Türk’ü doğuran Zübeyde Hanım, anılmayı hak ediyor
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.