■ Hizmet evlerine yollar açıktır. Hizmetini iyi yapanlara şükranlarımız vardır. (HzMevlana)
***
Büyük Tıp Bilgesi prof. Dr. Mehmet Haberal ile yıllar sonra sohbet etmenin onurunu yaşadım. Hocamız tam bir hizmet insanı.Uykusunda bile “hizmet soluduğunu “ hisseder gibiyiz.
0, sadece Ankara’da değil, Anadolu ‘da da hizmet üretimine başladı. Başkent Üniversitesi Uygulama ve Araştırma hastanesi bulunan illere gelerek önemli operasyonlara bizzat katılıyor, doktorlara yeni bilgiler eklerken hastalara da şifa dağıtıyordu. Konya’ya önemli bir böbrek nakli için geldiğini duymuş, görüşemediğim için ne çok üzülmüştüm. Ancak ne var ki şans bu kez bizden yanaydı. Cumartesi günü Bilimsel bir toplantıyı izlemek için gittiğim Konya Başkent Hastanesi kantininde aniden karşılaşınca ne çok sevindim. Ayaküstü de olsa bir süre sohbet etme onurunu yaşadım özlem giderdik. Bundan sonra sıkça Konya’ya geleceğini ve görüşeceğimizi belirtmesi tesellimiz oldu. Demem o ki;
Büyük Tıp Bilgesi Prof. Dr. Haberal hoca Ankara dışında Üniversitesine bağlı İllerdeki Uygulama ve Araştırma Hastanelerinde de devam ettirip hizmetlerini yaygınlaştıracak.
Bu yeni hizmet yöntemine ben diyorum ki;
Prof. Dr. Haberal Hoca Mobil hizmette…
“ Odun ışığından Lazere uzanan eller” dediğim gibi.
■ Âlim ile oturan, alır mertebe, cahil ile oturan döner merkebe. ( Hz Mevlana)
…
Prof. Dr. Haberal’ın kısa özgeçmişi
Mehmet Haberal 29 Ekim 1944 tarihinde Rize Pazar İlçesi, Şubaşı (Haçapit) köyünde doğdu; 1967 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdi ve 1971’de Genel Cerrahi Uzmanı oldu. Daha sonra Galveston, Teksas’da Shriner’s Yanık Enstitüsünde ve John Seally Hastanesinde fellow olarak çalıştı. Colorado Üniversitesi Tıp Fakültesi Transplantasyon Merkezinde 1 Ocak 1974’den 30 Haziran 1975’e kadar çalıştı. Aynı yıllarda Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahı Bölümüne bağlı Yanık ve Transplantasyon Ünitesi’ni kurdu. 3 Kasım 1975 tarihinde Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Bölümü’nde, Türkiye’de ilk kez annesinden 12 yaşındaki bir çocuğa, akrabalararası böbrek naklini gerçekleştirdi.
1976 Hacettepe Üniversitesi Genel Cerrahi Doçenti olan Haberal, 10 Ekim 1978’de Avrupa Transplantasyon Birliği’nden (Eurotransplant) sağlanan ölü böbrek ile Türkiye’de ilk defa kadavradan böbrek transplantasyonununu gerçekleştirdi. Alanında birçok ilke imza atan Haberal, 2238 sayılı “Organ ve Doku Alınması , Saklanması, Aşılanması ve Nakli” yasasının hazırlanıp, 3 Haziran 1979’da yürürlüğe girmesine öncülük etti; Eylül 1980’de Türkiye Organ Nakli-Yanık Tedavi Vakfı’nı kurdu 2 yıl sonra Mart 1982’de, Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı’na bağlı Hemodiyaliz Merkezi’ni açtı. 8 Aralık 1988’de Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Türkiye’de ilk kadavradan karaciğer naklini gerçekleştirdi. 1990 Ekim ayında Türkiye Organ Nakli Derneği’nin kurucu üyesi ve başkanı oldu. Alanında birçok ilk gibi 1990 yılında Kuzey Afrika, Ortadoğu, Avrupa ve Türkiye’de ilk kez çocuklarda canlıdan segmental karaciğer, 24 Nisan 1990’da Dünya’da ilk kez yetişkinlerde canlıdan segmental karaciğer nakillerini gerçekleştirdi. 16 Mayıs 1992’de Dünya literatüründe ilk kez yapılan bir uygulamayla aynı vericiden, aynı anda hem kısmi karaciğer naklini, hem de böbrek naklini yaparak dünya ölçeğinde yeni bir başarıya daha imza attı. 1992’de “New York Academy of Sciences” üyeliğine seçildi.
Prof. Dr. Haberal 14 Eylül 1993’de Başkent Üniversitesi Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı ve Haberal Eğitim Vakfı’nı kurdu.
1999 yılında Orta Doğu Yanık ve Yangın Afetleri Derneği’ni faaliyete geçirdi.
Haberal, Eylül 2006’da ISBI (International Society of Burn Injuries/ Uluslararası Yanık Derneğinin Brezilya’daki Uluslararası Yanık Kongresinde bu kuruluşa Başkan seçildi.
■ Cahil ile oturup bal yiyeceğine; Âlimle
oturup kuru ekmek ye. (Hz. Mevlana)
…
Konuyu daha iyi irdeleyebilmek için kısa süre önce yayına verdiğim yazımı yineliyorum.
Başkent Üniversitesinin kurucusu organ nakli
konusunda dünya çapında ünlü değerli
bilim adamı Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın başarılarını yazılı ve görsel basından izliyor hayranlığım ve saygım katlanıp gidiyordu.
Şans bu kez bizden yana oldu, sıkça geldiği Başkent Hastanesi Konya Uygulama ve Araştırma Merkezinde saygı değer dostum Rektörüm Prof. Dr. Abdurrahman Kutlu’nun
odasında tanışmanın onurunu yaşadım. Konya’ya her gelişinde çoğu kez konuşur, sohbet ederdik.O tutsak iken biz maalesef yetkin bir dosttan ayrı kaldık.
…
Konya ve benim için sevindirici haber var;
Sayın Haberal, bir ay önce Konya’ya gelmiş bir böbrek nakli operasyonuna bizzat katılmış, müjdeyi de kendisi vermişti;
“Bundan sonra sıkça gelecek Operasyonlara katılacağım…”
Konya ve Bölgesine organ nakli bekleyenlere bundan güzel müjde olur mu?
…
Sayın Haberal, Tıp Dünyasının onuru olmakla birlikte, düşünür bilgeliği, kültürü, vefası, mütevaziliği ve dost yaklaşımları ile insan gibi insan olduğunu ortaya koyuyor. İletişim içerikli yazdığım 8, tüm şiirlerimi topladığım 4 kitabımı, imzalayarak Konya Başkentten Ankara Başkentte atanan halkla ilişkiler uzmanı bir hanımefendiyle kendisine ulaştırmıştım. Bir haftada sonra kendisinden yazılı bir ileti almıştım. Kitapları okuduğuna vurgu yaparak kitapları okuduğunu, başarılı bulduğunu kutladığını belirtiyordu.
Özenle yazılmış ileti, gönül defterime oya gibi işlenirken, Kitaplığımın onur belgeleri arasında yerini alıyordu.
…
Haberal Hocamla söyleşiyor, yoksulluk yıllarını anlatıyordu;
“Lambamıza, fenerimize gaz alacak durumda değildik. Ben bu noktaya odun ateşinin ışığında ders çalışarak geldim.”
Haberal Hoca ironi yapmıyor bir gerçeğe parmak basıyordu. Çok etkilenmiş, içim yanmış, kendi kendine konuşmuştum;
“İyi ki odun varmış, ya olmasaydı. Bugün bir Prof. Dr. Mehmet Haberal gerçeğinden yoksun kalacaktık.”
…
“Odun ışığında çalışmak…” gerçeğine vurgu yaparak yazı kaleme almış, yankı uyandıran bu yazıma da şu başlığı atmıştım;
“Odun Işığından Lazere uzanan eller; İşte bu Prof. Dr. Mehmet Haberal’dır.”
Evet, Prof. Dr. Haberal, yoksulluğa teslim olmadı, direnç gösterdi, odun ışığında ders çalıştı, mücadele etti, Mehmet Haberal’ı dünya Tıp dünyasına bizzat armağan etti.
Artık odun ışıklı çalışmalar geride kalmış, Lazer kullanarak insanlığa şifa dağıtan süreç başlamıştı. Bu onurlu mücadele, cesaret ve atılımın şaha kalkışıdır, Tıp Dünyasında bir destan, dahası kahramanlık öyküsüdür.
…
Kendilerini hizmete adayan insanların kenara çekilme lüksleri yoktur.Toplum yararı adına yeni hizmet alanları üretmek zorundadırlar.
■ Ayağa kalkacaksan, hizmet için kalk.
(Hacı Bektaş Veli)
…
Prof. Dr. Haberal ile söyleşide saptadığım dört niteliğini öne çıkarmak isterim;
Birincisi; ”Hizmetin peşinde koşuyoruz. Hizmet için varız, rekabet için değil.”
İkincisi ; “Kalite, kalite, kalite..”
Prof. Dr. Haberal, eğitim -öğretimde ve tüm çalışma alanlarında kaliteye önem bir kişi;
“Başkent Üniversitesi ve bağlı kuruluşlar kaliteye öncelik veren bir kurumdur. İSO’nun en son versiyonu ile çalışıyoruz.”
Üçüncüsü; “ Çalışma süremiz günde 24 saattir.”
Dördüncüsü ; “ İki doğru yoktur, sadece bir doğru vardır.”
Hep bir doğru üzerine giderek, dürüstlüğü, güveni ve özgüveni ön plana çıkarmaktadır.
…
Prof. Dr. Mehmet Haberal diyor ki;
“Hizmetin peşinde koşuyor, Milliyetçiliğin özünde eserler bırakmak istiyoruz.Amacımız
ülkemizi daha da geliştirmektir.”
Atatürk’ün “muasır medeniyet” hedefine sürekli vurgu yapması Atatürk Milliyetçisi kimliğini öne çıkarıyor. Kimi sıkıntılarımızın bulunduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Haberal bir gerçeğin daha altını çiziyor;
“Bunları, biz çözeceğiz.Yabancılar gelip bizim için bir şeyler yapmazlar.”
…
Türkiye’nin zengin potansiyeli bulunduğunu dört mevsimin bir arada yaşandığını, Misak-i Milli sınırları içinde tek dostumuzun kendimiz olduğunu anlatan Prof. Dr. Haberal, eğitimde çağın başladığını bildirerek şöyle konuşuyor;
“ Başkent Üniversitesinin kaliteyi ön plana almasının temelinde çağdaşlaşma ideali yatmaktadır. Üniversitemizin kendine özgü kuralları vardır ve bütün mensuplarımız bunlara uymak zorundadır.”
…
Konya’ya karşı özel bir ilgisi ve sevgisi bulunduğunu sıkça dile getiren Prof. Dr. Haberal, duygularını özetliyor;
“Ülkemizin bazı yöreleri vardır, çeşitli zenginliklerle doludur, bunlardan biri de Konya’dır; Tarih ve Kültür yönüyle Anadolu’nun merkezidir. Bütün yollar Konya’ya çıkmaktadır. Konya’nın ben de özel bir yeri ve sevgisi vardır.”
Prof. Dr. Haberal’ın özel sevgi ve ilgisini değerlendirmek, Konyalılara düşmektedir. Yeni yatırımlar için, yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri ve medya mensupları olarak alt yapıyı hazırlamalıyız.Yatırımlar istihdam ile birlikte yeni katma değerler yaratacak , Konya’nın Eğitim ve Kültür yaşamına yeni ivmeler kazandıracaktır.
..
Yeniden başa dönüp özetlersek; Haberal gerçeğinin iki nirengi noktası vardır;
Birincisi; odun ışığı. Bu ışık, aynı zamanda ülke kaderinin simgesidir.
İkincisi; Lazer’dir. Atatürk’ün işaret ettiği “Muasır Medeniyetin” yurttaki yansımasıdır.
…
Başta söylemediğimi sonda da bir kez daha yinelemek, söylemek, söylemek istiyorum;
Dünyanın- insanlığın buluş ve hizmetleriyle saygı duruşuna geçtiği onlarca uluslararası ödüle layık görülen Türkiye’nin yüz akı Tıp Bilgesi Prof. Dr. Mehmet Haberal hocaya biz ne yaptık? Neler yapmadık ki; İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi uydurma Ergenekon davasında 12 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı, Cezaevinde 4yıl 3ay, 18 gün tutuklu kaldı, sonra CHP Zonguldak Milletvekili olarak tahliye edildi, ancak ne var ki, 4 yıl 3 ay 18 gün demir parmakların arkasında suçsuz- günahsız tutmak dünyanın hangi ülkesinde görülür; kamu vicdanı böylesine sızlatılır? Ellerini öpüp başımıza koyacağımız Haberal gibi değere,Tıp bilgesine bu zulmü yapanları kuşkusuz tarih affetmeyecektir. Ancak çalınan onca yılın geri ödemesi var mı, hayır! Utanç ve acı vereni bu
Hafta Sonu Esintileri