Konya AÇIK 23°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
TORKU BİSKÜVİ

Tasarruf Günü!

Tasarruf Günü!-Erol Sunat-Yeni Meram Gazetesi

Dün, Dünya Tasarruf Günü’ydü. Tasarruf Günü 1924 yıllarına uzanan bir gün. İtalya-Milano’da 1924 yılının 31 Ekim günü düzenlenen Uluslararası Tasarruf Kongresinde bu tarih, Dünya Tasarruf Günü olarak kabul edilmiş. Ve tasarrufun teşvik edilmesine adanmış bir gün olarak destek görmüş.

Öyleki, 1928 yılında, Gino Valori ve Giuseppe Pietri tarafından bir Tasarruf Marşı bile bestelenmiş!

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kutlanmaya devam edilen Dünya Tasarruf Günü en popüler dönemini 1955-1970 yılları arasında yaşamış.  Ve bu günde yapılan kutlamalar bazı ülkelerde gelenek haline gelmiş.

Tasarruf; parayı ya da tüketilecek herhangi bir şeyi dikkatli kullanma, idareli harcama demek.

Bizim milletin kendini bildi bileli yapmaya çalıştığı, işten artmaz, dişten artar diye deyimlerle desteklediği bir kavram tasarruf.

Sakla samanı gelir zamanı. Ak akçe kara gün içindir gibi deyim ve ata sözleri de, dünya böyle bir günü karara bağlamadan çok önceleri bu işi bildiğimizi gösteriyor.

Kendimizi bildik bileli, hükümetlerimizin her iktidar dönemlerinde, güven oyu alır almaz bir tasarruf genelgesi çıkarmaları adetten olmuştur.

Kağıt-kırtasiye, aşırı bürokrasiyi önleme,  telefon, akaryakıt, elektrik ve su gibi kalemlerde tasarrufa gidilmesi yöntemi hala devam ediyor.

Çocukluğumuzda kumbaralar vardı. Elimize geçen bozuk paraları kumbaraya atar, kumbara dolduğunda, bankaya götürür, görevli memurun anahtarla açtığı kumbarada kaç lira birikmiş merakla beklenirdi. O para açılan hesaba yatırılır, çocuklar tasarrufa yönlendirilirlerdi.

Har vurup harman savuranlara, eli fazla açıklara, tutumlu olmayanlara toplum çokta iyi bakmazdı.

Sonra kemer sıkma dönemleri geldi. Bir dönem kemer sıkmaktan bir hal oldu insanlar. Büyük bir çoğunluk kemer sıkarken, bir kısım insanlar, o da ne demek, kemer sıkmak da neymiş diyorlar ve toplum tarafından görgüsüz, halden anlamayan, edep ve adap bilmeyen, sonradan görme diye kınanıyorlardı.

Kamu tasarrufu kamuda ki harcamalara getirilen kısıtlamalardı. Kurumlar bir dönem öyle kısıtlı imkanlarla hizmet verdiler ki, mahalli imkanları kullanma diye bir formül geliştirildi. Mahalli imkanları iyi kullanan Müdürler takdir görürken, bu imkanları kullanmada yetersiz kalanlar, pasif, girişken değil, beceriksiz diye görevden alınırlardı.

Şirket ve işletmeler tasarruf konusunu, kriz dönemlerinde işçi çıkarmak, çalışanların sayısını azaltmak, ücretleri kısmak, zam yapmamak, kemeri olabildiğince sıkmak olarak nitelendirdiler.

İnsanlar bu tasarruf şeklinden dayanılmaz sıkıntılar çektiler.

Kişisel tasarruf ise, insanların kendi giyiminden, kuşamından, boğazından, fuzuli olarak görmeyi kabullendiği kalemlerden fedakarlık ederek, köşeye, kenara, yani hesabına bir şeyler koyabilmekti.

Bir nesil, bir ayakkabıyı bir kaç yıl giydi. Ev hanımları bir etekle, bir elbise ile yıllarını geçirdiler.

Türk insanının hayatı boyunca olmazsa olmazı yani en büyük hayali olan bir ev-bir araba sahibi olmak, bir çok insanın çok büyük fedakarlıklara katlanarak ulaştığı mal varlıklarıydı. Ömür boyu borç ödeyen, taksit ödeyen, hayatı taksit ödemekle geçen bir milletin çocukları olarak bugünlere geldiler.

Tasarruf günü onların sadece bir günü değildi. 365 günün her günü kafalarında tasarruf vardı, yani az-çok birşeyler biriktirmekle geçen bir ömre talip oldular. Öyle yaşadılar ve öyle bu dünyadan ayrıldılar.

Yerli malı haftası gibi, yerli malına, ucuz olana, ucuz bulduğuna sevinen şükreden insanlardı onlar!

Siyasi iktidarların gönlümüzden geçeni veremedik, veremiyoruz laflarını acı gülümsemelerle karşıladılar. Onların gönüllerinden geçeni vermeye siyasi ömürleri, bekleyenlerinde bu dünyada ki ömürleri yetmedi!

Hala aynı hikaye, aynı terane sürüp gidiyor!

Annelerimiz, önce bayat ekmek bitsin, tazeyi sonra yiyelim diye az mı söylediler. Çünkü böyle yapmasalar, kime ekmek dayandıracaklardı ki!

Yılan bile, bitmesin diye toprağı azar azar yermiş diye öğütlerde bulunan aile büyüklerini hiç mi hatırlamıyorsunuz?

Tasarruf diye, araçlarına LPG yerine mutfak tüpü takanları,.fazla yanan lambaları, elektrik idaresi ile akrabalığın  mı var diye söndürtenleri, yarım kilo kıymayı üç-dört yemekte kullanabilme sanatını icra eden annenizi, teyzenizi, halanızı unuttunuz mu?

Türk Milleti, idare eden, idaresini bilen, boğazından kesen, dişinden tırnağından artıran oldu.  Tasarruf konusunda hayatı roman olan insanlar görmek istiyorsanız, karışın insanların arasına dinleyin o insanları! Ve ondan sonra neyin tasarrufunu yapacağınıza iyi karar verin! Çünkü, hiç ummadığınız tasarruf ehli insanları, ekonomistleri, tasarruf dehalarını bulacaksınız!   

 

 

 

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Misak-ı Milli, Ulusal Andımızdır

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0