■ Haklıysan Korkma. Hak Seni Korur (Hz.Ali.)
■ İçini dışından daha çok süsle! Dışın halkın, için Hakkın baktığı yerdir.
(Hz. Mevlana)
■ Hak yerde kalmaz. (Anonim)
***
Günümüzde sıkça gündeme gelmeye başlayan bir kavram var:
Misak-ı Milli…
Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar ve iktidarın diğer yöneticileri ile Muhalefet sürekli Misak-ı Milli’ye vurgu yaparak yeni tartışmalara neden olmakta ışık tutmaktadırlar.
Misak-ı Milli ya da Milli Misak,Türkçe
anlatımıyla Millî Yemin ya da Ulusal And, Kurtuluş Savaşı siyasal manifestosudur ve altı maddeden oluşan bir bildiridir. İstanbul’da toplanan son Osmanlı Mebusan Meclisince
28 Ocak 1920’de oy birliği ile kabul edildi ve 17 Şubat’ta kamuoyuna açıklandı. Söz konusu bildiri, I. Dünya Savaşı’nı sona erdirecek barış antlaşmasında Türkiye’nin kabul ettiği asgari koşulları içine alıyordu.
…
Mustafa Kemal tarafından hazırlanan Misak-ı Milli bildirisi, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyesi milletvekillerinin çabalarıyla Meclisin 28 Ocak 1920 gizli oturumda Ahd-ı Millî Beyannamesi adıyla kabul edildi, daha sonra “Misak-ı Millî” olarak anıldı. Her iki deyim Ulusal Yemin anlamına gelir. Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları, büyük ölçüde, Misak-ı Millî ilkeleri doğrultusunda çizildi.
…
Erzurum ve Sivas Kongreleri’nde saptanıp olgunlaştırılan ilkeler doğrultusunda 28 Ocak 1920’de son Osmanlı Mebuslar Meclisi’nin gizli oturumunda oybirliği ile kabul edilen ve Türkiye’nin kabul edebileceği barış koşullarını açıklayan 6 maddelik Misak-ı Ulusal Kurtuluş ve Bağımsızlık Savaşının programıdır;
■ Arap kökenli halkın oturduğu ve Mondros Mütarekesi imzalandığı tarihte yabancı devletlerin işgali altında bulunan bölgelerin geleceği, halkın serbest oyuyla belirlenecektir; mütareke sınırları içinde Osmanlı-İslam çoğunluğun yerleşmiş bulunduğu kısımların tümü, gerçekte ya da hükmen hiç bir nedenle birbirinden ayrılamayacak bir bütündür.
■ İlk serbest kaldıkları zamanda kendi istekleriyle anavatana katılan Kars, Ardahan ve Batum illerinde gerekirse yeniden halkoylaması yapılabilecektir.
■ Batı Trakya’nın hukuksal durumu da, halkın tam bir özgürlük içinde verecekleri oylarla saptanmalıdır.
■ İstanbul ve Marmara Denizi’nin güvenliği tehlikeden uzak tutulacak, Boğazların ticaret gemilerine açık tutulması, ilgili devletlerin aralarındaki antlaşmalarla sağlanacaktır.
■Antlaşmalarla belirlenen ilkeler ekseninde azınlıkların hukuku, komşu ülkelerdeki Müslüman halkların haklardan yararlanmaları koşuluyla güvence altında olacaktır.
■ Türkiye’nin siyasal, adli, mali tam bağımsızlığı kabul edilecektir; bu konularda hiçbir kayıt ve kısıtlama getirilemez.
…
Sürekli tartışma konusu oluşturan, Musul, Kerkük ve Hatay, Misak-ı Milli sınırları içindeydi. Hatay Mustafa Kemal Atatürk’ün çabalarıyla daha sonra sınırlarımız içine alındı. Musul ve Kerkük ise maalesef Irak’ da kaldı.
…
Musul’da kan var duman var
Kerkük’te Türkmen’im ağlar
Döküldü nice kanlar
Şu Musul ve Kerkük için.
Musul da kan kardeşim
Kerkük’te can yoldaşım
Hep belaya girdi başım
Şu Musul ve Kerkük için.
…
Kerkük, Irak Federal Cumhuriyetindeki Kerkük İlinin başkentidir. Bağdat’ın 236 Km. Erbil’in 236 Km kuzeyinde,Musul’un 149 Km
güneydoğusunda, Süleymaniye’nin 97 km batısında,Tikrit’in116 km kuzeydoğusunda.
Eski Asur Başkenti Arrapha bölgesinde
konumlanan Kerkük, 5 bin yıllık harabeleri üzerinde, Khasa nehri yanında yer alıyor.
Arrapha, MÖ 10/1 yüzyıllarda Asurlular döneminde çok büyük bir öneme kavuşmuştu. Stratejik ve coğrafik önemi nedeniyle kent üç imparatorluk için savaş meydanı oldu.Asur’u Babil, ve Med imparatorlukları, belirli zamanlarda yönettiler. Kerkük geniş alana yayıldığından karışık nüfusa sahip. Osmanlı
döneminde kent merkezinde çoğunluğunu Türkler oluşturuyordu. Kürtler ise çevresinde toplanmışlardı. Türkmenler, Kürtler, Araplar 20. yüzyılda bölgeye sahiplik iddialarında bulunurken destekleyici tarihisel bilgi ve verileri de zaman zaman seslendiriyorlar.
Özetle Bizim sadece Musul ile değil Kerkük’le de derin tarihsel bağımız var.
…
Havlan ya da Mavsil de denilen Musul, El Cezire Bölgesinde , Dicle Nehri kıyısında, eski Ninova şehrinin batısında kurulmuştur. Savunmaya uygun coğrafî konumuyla, verimli topraklara sahip şehir, antik çağdan sonra Hıristiyanlığın önemli merkezi haline geldi. Halife Ömer saltanatında İslâm idaresine giren Musul, Emevi ve Abbasiler döneminde de önemini korudu. 1092’de büyük ve Selçuklu daha sonra Atabeklerin yurdu olan Musul, I. İmadeddin Zengi (1127¬-1146) zamanında mamur bir belde oldu. Şehrin eski surları tamir edilerek bina ve bahçelerle süslendi. Bölgede yaşadığı söylenen Yunus, Daniel, Circis gibi peygamberler adına türbe ve makamlar yapıldı ziyaretgâh haline getirildi. Çarşı meydanında İmadeddin Zengi’nin onardığı tamir Emeviye Camii, Nureddin Zengin’in yaptırdığı Ulu Camii Ulu Camii, Mücahideddin Kaymaz’ın Dicle kenarındaki Mücahidi Külliyesi önemli yapılar arasında yer almıştır. Bedreddin Lülü zamanında (1233-1251) Musul en parlak dönemini yaşamıştır. Tepede iç kale, düzgün caddeler, kubbe ve tonozlarla örtülü kâgir evler, cami, türbe, saray hanlarıyla dikkatleri çekmiş, Moğol İstilasında yağmalanmaktan kurtulan şehir, 1261 yılında saldırıya uğrayıp yok olmuştur. 1871’de, 18 cami, 300 mescid, 14 medrese, 10 hânkâh, 2 köprü 1 de sur duvarı ile tarihsel zenginliğini sergilemiştir. Akkoyunlular döneminde çekişmelerden zarar gören Musul, Safeviler zamanında da aynı ilgisizlikle baş başa kalmıştır. Bekir Subaşı olayıyla İranlıların eline geçen Musul, 1667 depreminde büyük hasar görmüş, veba salgını başlayınca, halk kit¬leler halinde göç etmek mecburiyetinde kalmıştır.
Musul, günümüzde 1 milyon nüfusuyla Irak’ın en önemli şehirlerinden biridir ve Türk şehri karakterini yitirmemiştir. Musul, uzun süre Osmanlı idaresinde kaldı. Mondrosla İngilizlerce işgal edilmiş, Mütareke sonrası
Misak- Milli sınırları içerisinde yer almıştır. İngiltere petrol kaynaklarına yakınlığından Musul’u Türklere vermek istemiyordu.
Musul sorunu Lozan’da çözümlenemedi.
Türkiye ile İngiltere arasında uzun süre anlaşmazlık konusu oldu; 1926’da Musul Irak sınırları içinde kaldı. Ortadoğu’nun önemli bir noktasında yer almasından çeşitli kültür ve medeniyetlerin buluştuğu bir bölge olmuştur. Şehirde önemli tarihi eserler mevcuttur. İnsanlık tarihinin ilk yazılı belgeleri bu bölgede ortaya çıkarılmış, kalabalıktan teşkilâtlı topluma geçişte oluşturdukları bilgiler ilk kez bölgede meydana gelmiştir.
…
Gerçek böyle iken bir kez daha yenilemek ve yinelemek istiyoruz ki, Türkiye Musul’a girişte etkin rol oynayacak arındırılınca da masaya baş sırada oturacak. Bu böyle biline.
…
Akyürek Başkana Bir Vazifeyi Ala’ya Daha İmza Atıyor!