Konya AÇIK 29°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
TORKU BİSKÜVİ

Misak-ı Milli!..

Misak-ı Milli!..-Erol Sunat-Yeni Meram Gazetesi

Erzurum Kongresinde ( 23 Temmuz-7 Ağustos  1919) alınan kararların en önemlisi, “Misak-ı Milli sınırları içinde vatan bir bütündür, asla parçalanamaz” maddesiydi.

Misak-ı Milli, milli ant, milli yemin demekti!

Misak-ı Milli sınırları içinde nereleri vardı sorusunun cevabını bundan  97 yıl önce Mustafa Kemal ve silah arkadaşları şöyle vermişlerdi;

Musul, Kerkük başta olmak üzere tüm Kuzey Irak bölgesi, o bölgede yaşayan yerel halkın oylaması dışında hiçbir şekilde ve hiçbir nam altında Osmanlı Coğrafyasından kopartılamaz.

Genel oylamayla anavatana katılmış olan Elviye-i Selâse’de (Üç şehir, Kars, Ardahan ve Batum) halkın ilk özgür kaldığı zaman yeniden özgür oya başvurmasını kabul ederiz. İkinci maddeye göre ise; Batum, bir Osmanlı toprağıdır ve bu hakikati ancak halkının Osmanlı’dan ayrılmak için yapacağı bir oylama değiştirebilir.

Türkiye barışına bağlılığın Batı Trakya’nın hukuksal durumunun saptanması da burada oturan halkın tam bir özgürlükle açıklayacakları oylarla belirlenmelidir.

Musul ve Kerkük başta olmak üzere, Kuzey Irak bölgesi, Lozan’da  Türkiye’den kopartıldı ve İngiliz hakimiyetine bırakıldı.

Batum, 1921’de imzalanan Kars ve Moskova Antlaşmaları ile Gürcistan hakimiyetine terk edildi. Lozan ise bu fiili durumu aynen kabul etti.

Batı Trakya diye adlandırılan tam yedi şehir, nüfus yoğunluğu Türklerde olmasına rağmen savaşın her cephesinde yenilgiye uğrattığımız, perişan ettiğimiz, 9 Eylül 1922’de İzmir’de denize döktüğümüz, Yunanlılara bırakıldı.

Lozan, zafer mi hezimet mi gibi can sıkan, zihin bulandıran, o yılların gündemini çarpıtan, kafalarda soru işaretleri bıraka bıraka bugünlere gelinen dramatik hadise yine gündemimizde.

Osmanlı’nın çekildiği topraklar üzerinde kurulan idare edilmesi kolay devletçiklerde yani Orta-Doğu coğrafyasında dinmeyen kan, vahşet ve gözyaşı halen dinmedi, dineceği de yok.

Bir damla kan, bir damla petrol diyen İngiliz felsefesi hiç değişmedi. İsrail, ABD, Rusya, İngiltere, Fransa hatta Almanya Orta-Doğu’dan vazgeçmediler.

Geri adım atma niyetleri de yok!

Tahminlerin hilafına, Turgut Özakman’ın da kitabına adını koyduğu “Çılgın Türkler” imkansızı başardılar,

İşgal altında ki, Anadolu topraklarını işgalcilerin elinden söke söke geri aldılar.

Orta Doğu’da, 1950 öncesine kurulan Suriye gibi, Irak gibi, Ürdün gibi, İsrail gibi, Kuveyt gibi, Suudi Arabistan gibi hatta Mısır gibi devletlerin birçoğunda krallıklar yıkıldı!

Sözüm ona Cumhuriyetler kuruldu!

Neredeyse her yıl bir ihtilal olurdu, Orta Doğu coğrafyasında, sonra, ihtilaller moda oldu,  birbirini takip etti.

Mısır’da General Nasır gibi!

Irak’ta Saddam Hüseyin!

Suriye’de Hafız Esad gibi diktatör ruhlu, diktatör tabiatlı insanlar bu devletlerin başına geçtiler.

Suriye ile 911 kilometrelik bir kara sınırımız vardı. Şimdiki Beşar Esad’in babası Hafız Esad, her fırsatta, Türkiye’ye kafa tutmak da yetinmemiş, Hatay ve İskenderun’u kendi sınırları içerisinde gösteren haritalar bastırmış, kendini güçlü hissettiği her durumda Hatay’ı ve İskenderun’u istemişti.

Türkmen Dağında aslanlar gibi çarpışan, Bayırbucak Türkmenlerini sindiremediği, asimile edemediği, Türkmen dağını ölümüne savunanlara karşı çaresiz kaldıklarında bir kez daha gözler önüne serildi.

Irak, Saddam döneminde güç gösterisinde bulunmayı hiç ihmal etmedi. Musul ve Kerkük’te Türkmenleri katletmekten geri durmadı.

Irak’tan Mustafa Kemal Yayçılı gibi bir kahramanın yetişmesine engel olmadılar!

Batı Trakya’da Yunanlılar korkunç bir asimilasyon uyguladılar. Batı Trakya’nın kahraman evladı Sadık Ahmet, o topraklarda var olduklarını ve var olmaya devam edeceklerini ispatlayan efsane bir isimdi.

Tarih hocalarımız uzun yıllar önce, eninde sonunda Irak’la Suriye’yle ve Yunanistan’la savaşacağız, Misak-ı Milli milli yemindir. Türk milleti verdiği söze, yeminine sadıktır, biz göremezsek, siz,  siz göremezseniz, sizin çocuklarınız bu olayları görecek ve şahit olacaklar diyorlardı.

Suriye’de yaşanan iç savaş, Suriye kuzeyinde yer alan bölgeyi elinde tutan terör örgütleri, milyonlarca insanını göçe, komşu ülkelere sığınmaya mecbur eden anlayışlar, Orta-Doğunun kanayan yarası.

3-4 milyona yakın sığınmacı bizim ülkemizde, Lübnan’da, Ürdün’de ve Avrupa ülkelerinde Suriyeli sığınmacılar, ülkelerinde durumun normalleşmesini bekliyorlar.

Musul, Türk askerinin de desteği ile terör belasından, işgalden, esaretten kurtuluyor.

97 yıl sonra, Misak-ı Milli sınırları önündeyiz.

Bu durum;

Tekerrür eden bir tarihin!

Gerçekleşen bir tarihin!

Mazlumlara uzanan elin!

İlahi adaletin!

Bir sonucu sevgili okurlar!

Dilerim, milletimiz ve devletimiz hakkında hayırlı olur, hayırlısı olur!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Hoş görelim mi?

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0