Eğitim sistemimiz enkaz halindedir.
Eğitim sistemimizde bu yıkımı hazırlayan ise; Menderes Hükümetince laik eğitimden ayrılarak çağdışı eğitime adım atılmasını sağlayan ve öğretmen kıyımında ilk adım olan KÖY ENSTİTÜLERİ’NİN kapatılma kararıdır.
Ne yazık ki bu karara ilk adımı atan CHP’nin Milli Eğitim Bakanı oldu.
Bu işi kışkırtmalarla hazırlayan Menderes, iktidara gelince büyük bir mutlulukla ağaların, vatan hainlerinin, çağdaşlık düşmanlarının isteği doğrultusunda yasa çıkararak hiç düşünmeden gereğini yaptı.
Artık kırsal kesimin çocuklarına, Atatürk’ün ‘Milletin Efendisi’ dediği köylümüzün çocuklarına açılan eğitim yolu, Anadolu’yu kalkındırma yolu kapanmış oldu.
Ne yazık ki bu okulların yerine açılan ‘ÖĞRETMEN OKULLARI’ yine CHP’li bakan Mustafa Üstündağ tarafından, ‘öğretmen fazlalığı var’ denilerek kapatıldı.
Çeşitli okulları bitirenler hiç önemsenmeden, düşünmeden okullara eğitimci olarak alındı.
Sonuç ortada!
Nesil ortada!
Duyarsız ana ve babalar ortada!
Ellerinde cep telefonları ile çocuklarından çok arkadaşları ile mesajlaşan anne ve babalar ortada!
Akşam çocuğunu karşılayıp, onunla gönül birliği, ruh birliği kurmak yerine cep telefonu, markalı giysiler, bilgisayar vererek ana ve baba olduğunu zanneden zavallılar ortada!
Okul ve öğrenciler eğitim ve öğretim konularında yetiştirilmiş kişilere teslim edilmeyince; kimliksiz, vatansız, ülküsüz bir toplum da millet olmaktan çıkarılıyor ve tıpkı Osmanlı dönemi gibi ‘AHALİYE’ dönüşüyor.
ATATÜRK DİYOR Kİ:
Bir millet irfan ordusuna sahip olmadıkça, muharebe meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuna bağlıdır. (1923)
GELECEĞİN GÜVENCESİ SAĞLAM TEMELLERE BAĞLI DAYALI BİR EĞİTİME, EĞİTİM İSE ÖĞRETMENE DAYALIDIR.
3 MART 1924 TÜRK DEVRİMİNİN ÖNEMLİ BİR ADIMIDIR.
EĞİTİM BİRLİĞİ KANUNU ÇIKARILDI.
ATATÜRK; yüzyılların geriliğine ve dinci eğitime (DİNİ EĞİTİME DEĞİL DİNCİLİK YAPAN EĞİTİME) ‘dur’ diyecek olan Tevhid-i Tedrisat yasasını (EĞİTİM BİRLİĞİ) TBMM’sine Saruhan Milletvekili Vasıf Bey ve arkadaşlarınca getirilen bu yasayı yürürlüğe koydurdu.
Bu tasarı ile ne oldu?
Bu tasarı ile; bütün öğretim kurumları, özel vakıflar tarafından yönetilen bütün medreseler ve okullar Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlandı.
Kendilerini dindar, Atatürk’ü din düşmanı gösterenlere cevabımdır.
Bakanlık; Yüksek diyanet uzmanları ve İmam Hatipler yetiştirmek için ayrıca bir bölüm açmakla görevlendirildi. İşte İLAHİYAT FAKÜLTELERİ de bu süreçte açılmış oldu.
Genç Cumhuriyeti ayakta tutacak ve ileriye taşıyacak olan devrimci genç kuşaklarda bu süreçte yetişmiş oldu.
Yasanın gerekçesi ise anlamlıydı: Çökmekte olan Osmanlı Saltanatı, eğitimde ikilik yaratarak bir milletin bireylerini iki ayrı eğitimle yetiştirmeye çalışmış ve ikilik doğurarak Dünya işlerinde, çağı yakalamakta birbirini anlamayan ve birbirinin Dünya GÖRÜŞÜNE DÜŞMAN NESİLLER YETİŞTİRMİŞTİR. İşte bu yasa farklı iki eğitime son vermiş ve çağdaş eğitimin kapısını açmıştır.
Günümüzde; özel okul, özel dershane kapısını aralayan Özal ile yeniden eğitim karmaşası başlatılmış ve bu karmaşada yetişen, paradan başka hiçbir şeye önem vermeyen nesiller çocuklarını; tablete, internete, cep telefonlarına teslim etmişlerdir.
İşte bu vatan sevgisi şuurundan yoksun yetişen nesillere, ne gelen şehit cenazeleri, ne kesilen ormanlar, ne her tarafı saran yabancı dillerle donatılmış tabelalar, ne de küçücük çocuklara zorla öğretilen sömürgeleşme dili olan İngilizceler etki etmemiştir.
Çocuğunun henüz 5 yaşında okula gönderilmesi, 4+4+4 isimli kendilerinin bile uygulamakta şaşkınlığa düştükleri eğitim karmaşası, kreş ve yuvada henüz kendi dilini konuşamayana uygulanan İngilizce öğretme zavallılığı ile EĞİTİMİN ENKAZ haline getirilmesinin farkına varamadılar.
İşte bu gençlik ve onların yetiştirdikleri çocuklar kaybedilmiş bir nesildir Türkiye Cumhuriyeti için.
Ülkesinde her gün 8 şehit cenazesi kalkarken; evlilik ve yarışma, programlarını kaygısızca izleyebilen bir nesil!
1954 yılından itibaren bozulan ve son 15 yılda da kaldırılması çok zor bir enkaza dönen bu eğitim sistemi ile Türkiye Cumhuriyeti’ni hem parçalamak hem de çağdaşlaşmaktan uzaklaştırmak artık çok kolay olacaktır.
Haftaya; Atatürk’ün eğitim politikasını ve günümüzdeki eğitim karmaşasını ve yetişen yeni neslin karşı karşıya olduğu tehlikeyi kısaca ülkemizin geleceğinin bu ENKAZIN BİR AN ÖNCE KALDIRILMASINA BAĞLI OLDUĞUNU YAZACAĞIM.
Şimdilik hoşça kalın sağlıkla kalın, Atatürk’ü ve hizmetlerini unutmadan kalın.
Hafta Sonu Esintileri