Konya AÇIK 33°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
TORKU BİSKÜVİ

BEYAZ TÜRKLER

1492’de El Hamra kararnamesi ile İspanya sınırları içindeki 300 bin Yahudiyi  ülkesinden kıymetli eşyalarını da alarak kovdu. 100 bin Yahudi Kuzey Afrika’ya kaçtı. 30-40 bin kadarı ülke içinde saklandı. Geri kalan yaklaşık 150 bin kadarını da Sultan 2.Beyazıt uğradıkları zulümden dolayı merhamet ederek Osmanlı ülkesine kabul etti. Selanik, İzmir, İstanbul şehirlerine yerleştirdi. Ev, bark ve iş verdi. Bu insanlar çalışkan oldukları ve ticareti iyi bildikleri için geneli zengin oldu. Devlete de önemli miktarlarda vergi vererek gelir sağladılar. Bu Yahudilere Sefarad Yahudileri dendi. Günümüzde de aynı isimle anılırlar. 1648 yılına kadar sorunsuz olarak yaşadılar. 1648 yılında kendisi de Sefarad Yahudisi olan henüz 22 yaşındaki  İzmir’li Sabatey Sevi isimli kişi kendisini Mesih ilan etti. Dünya çapında da çok sayıda mürit topladı. Bu durum Yahudi hahamlarını rahatsız etti. Durum saraya bildirildi. Devlet Sebatay’i yakalayıp yargıladı. Ölüm cezasına çarptırıldı. Ancak o Müslüman olduğunu ilan ederek önceki günahlarının İslam’a göre affa uğradığını iddia edip ölüm cezasından kurtuldu. Ancak müritlerine ölüm korkusu ile böyle davrandığını baskı sonucu mecbur olduğunu kalben Müslüman olmadığını söyleyerek devletle Yahudi vatandaşlarının arasını açtı. Müritlerine dış görünüşte Müslümanlar gibi onlara uygun şekilde yaşamalarını içlerinde ise Yahudi inancını korumalarını tembih ve vasiyet etti. Müritler isimlerini Müslüman ismi ile değiştirip Müslüman gibi yaşamaya ancak kendi içlerinde de Yahudi inancını sürdürmeye devam ettiler. Oruç tutarlar iftara 5 dakika kala Müslümanlara benzememek için oruçlarını açarlar. Kurban keserler az da olsa zekat verirler ama şahadet getirmezler, namazda kılmazlar. Nüfus cüzdanlarında İslam yazar. Yani isim ve kimlik Müslüman ama içleri Yahudi inancında ve Yahudiler… Bunlara SEBATAYLAR denir. Cumhuriyet kurulduktan sonra 1924 yılında Yunanistan’la yapılan nüfus mübadelesinde de güya Müslüman oldukları için 40-50 bin Sebatay daha ülkemize geldi. Bunlar da yine İzmir, İstanbul, Tekirdağ ve civarlarına yerleştirildi. Yani ülkemizde bir hayli Sebatay nüfus mevcut hale geldi. Bugün bir kısmı başka ülkelere göç etse de bu sayının 1 milyon 500 bin civarında olduğu söylenmektedir. Bunlara Beyaz Türkler denir. Onlar beyaz biz zenci… Onlar asıl biz göbeğini kaşıyan cahiller sürüsü… Osmanlı 1911’den 1922 yılına kadar yani 11 yıl savaştı. Tüm okumuş genç nüfusunu savaşlarda kaybetti. Üniversiteler ve medreseleri bırakalım liseler bile uzun yıllar mezuniyet veremez hale geldi. Tüm bu genç nüfus savaşlarda öldü. Sırf Çanakkale’de 250 bin cephede, 150 binde hastanelerde olmak üzere 400 bin gencini şehit verdi. Sebataylar ise askere gitmediğinden gençleri hayatta kaldı. İyi eğitim almış yabancı dil biliyorlardı. Genç Cumhuriyetin memur, amir kadrolarına da insan lazımdı. Okumuş Anadolu gençliği adeta yok olmuştu. Tabiatı ile kadrolara bu Sebatay ve kripto Ermeni gençler yerleşiyordu. O zamanlar Ankara garına gelen kravatlı insanlar tutulup bakanlıklara memur yapılıyormuş. Genelde  bunlar  Sebataylar olmakta imiş. Diğer yandan, Sebatayların büyük çoğunluğu da Mason olduklarından devlete yerleştirilmeleri de Masonların yardımı ile kolay oluyormuş. Esasen 1839’dan yani Tanzimat’tan itibaren Osmanlı bürokrasisine 2. Abdülhamit’in çabasına  rağmen Masonlar hakim idi. Cumhuriyet’le birlikte bir de Sebatay ve kripto Ermeni hakimiyeti eklendi. Adamların ismi nüfusu Müslüman içleri gayrı Müslim… 2007 yılına kadar da bürokrasideki Mason, Sebatay ve kripto Ermeni yani tam dönmemiş dönmelerin hakimiyeti devam etmiştir. Kendi de Sebatayist olan itirafçı Ilgaz Zorlu’nun beyanları, Soner Yalçın’ın EFENDİ isimli kitabındaki bilgiler  ve Prof. Dr. Yalçın Küçük’ün anlatımlarına göre Sebatayist cumhurbaşkanları, başbakanlar, çok sayıda bakan, genelkurmay başkanları, kuvvet komutanları, generaller, çok sayıda üst düzey bürokrat bu devlette görev yapmıştır. Özellikle orduda yuvalanmışlardır. Cumhuriyet döneminde yapılan darbeler ve muhtıraların ardında ABD ile bu zevat vardır. Kendisi Sebetay veya kripto olmayan üst düzey görevlilere de kendi kızları ile evlilik yaptırarak kontrol etme yoluna gitmişlerdir. Cumhuriyet döneminde bu şekilde olan cumhurbaşkanları, başbakanlar vardır. TÜSİAD bünyesinde de çok sayıda iş adamı Sebatay var. Büyük futbol kulüplerinin yönetiminde çok etkinler. İslam karşıtı ne kadar sivil toplum örgütlenmesi varsa bunların oralarda da etkin olduğunu görmekteyiz. Yani 80 yıldır ülkemizin neden kendini toparlayamadığı da açıkça görülmektedir. Bizi, biz yönetmemişiz. Dışı bizden içi bizden olmayanlar yönetmiş. Uyanık olalım. Dış düşmanımız kadar içimizde de düşmanlarımız var. Bugün bile PKK terör örgütü türevi olan PYD’nin  kendini feshetmeme direncini göstermesinde bile bu Sebatayların ve İsrail Devletinin yönlendirmesi ve desteği vardır. Yani 1492’den beri devletimiz bunlarla uğraşmaktadır.

Kaynak: Mustafa KAPLAN

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Bel altı tezahüratlara üst düzey futbolla cevap verelim…

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0