Hikmetinden sual olunmaz. Ancak tüm bu olumsuzluklar birbirini tetikliyor. Hepsi birbiri ile bağlantılı, ilintili. Evren ısınırken kurak bir yaz geçiriyoruz. Susuzluk derseniz, en üst seviyelere doğru ilerlemekte. İyi de diğer taraftan da zirai don olaylarından dolayı meyveleri pazar tezgahlarının altına gömdük.
Daha önceleri de bu konulara değinmiş olmamıza rağmen önemine binaen tekrar vurgulamakta fayda var. Bir taraftan mahalli su kaynaklarını tatlı su şebekeleri olarak şebekeye kazandırırken diğer taraftan da dış havzalardan (mavi tünel gibi) içme ve kullanma suyu getirmeye çalıştık.
Ne garip tecellidir ki 410 milyon ton su getirilmesi düşünülen mavi tünelden gelen su bunun çok altında. Bu gelen suyun 150 milyon tonu içme suyu 360 milyon tonu ise tarımsal sulamada kullanılacak idi. Bırakın tarımsal sulamayı içme suyu için dahi gelen su kafi olmadığı için ha bire yeryüzünü deliyoruz. Kuyu açıyoruz. Tabanı tüketme, yok etme faaliyetleri. Çocuklarımızın torunlarımızın geleceğini çalıyoruz yalan mı?
Konya Büyükşehir Belediyesi ve KOSKİ kamu spotu gibi vatandaşları dört bir yoldan uyarıyor. Aman ha su kullanımınızda tasarruf edin, tehlike çanları çalıyor diye. Kim dinler demeyelim. Bedelini ben ödüyorum demeyelim. Yöneticilerimiz ne güne var. Başkansa bulsun suyunu demeyelim. Tükenmeye yüz tutmuş, sürekli çekilen ve sürekli SOS veren olmayan suyu başkan nereden bulsun.
Bazı ilçelerimizde suyun aşırı çekilmesinden ve kuyuların göçmesinden dolayı suyun tarifeli kullanılmasından bahsediliyor. Bir gerçek daha. Konyamıznın bazı bölgelerinde suyun sertlik derecesi 55’in üzerinde. Bu da insan, canlı ve bitki sağlığı için endişe verici boyutlar da.
Hep Avrupa’dan örnek verilir ya!
Yıllık yağış alma oranları bizden çok çok fazla olan AB ülkelerinde çatılara yağan yağmur sularını evlerin tabanında, bodrumundaki su depolarında biriktirip yaz aylarında kullanıyorlar. Dahası şehrin kanalizasyon şebekesine bağladığınız evsel sıvı tıklar ve yağmur sularının şebekeye bağladığınız takdirde ayrı bir bedel ödüyorsunuz. Siteler bu bedeli ödememek için bahçelerine çim taşı döşetip suyu şebekeye vermiyorlar. Dolayısıyla toprak suyla buluşuyor. Ark su olarak atılmıyor.
Bir önemli tasarruf yolu da atık suların arıtılarak değerlendirilmesi. KOSKİ şehir merkezinde ve taşra ilçelerde bir çoğunda arıtma tesisi yaptı ve çalışıyor. İspanya’nın Barcelona kentinde bir bölümünde 6 m3/sn olan atık su debisi çıkışta sıfıra iniyor. Bitkisel alanlarda, sanayide ve yıkamada kullanıyorlar. Aynı sudan siyah renkli ekonomide değeri çok yüksek kuru gübre üretiliyor. İşte ekonomi bu. Atık sudan gübre üretiyorsunuz. Tarımsal üretim yapıyorsunuz. Arıtma suyu ile de suluyorsunuz. Çayın taşı ile çayın kuşunu vuruyorsunuz.
KOSKİ şu anda başka alternatifte olmadığından yer altına göz dikmiş durumda nereye kadar bilinmez. Ancak suyun bitene kadar olduğu kesin.
Kuraklık tarımsal üretimi vurdu ve daha da vuracak. Rekoltedeki düşüklük sulak arazilerden kaynaklanmıyor. Kıraç alanlardaki verim düşüklüğünden kaynaklanıyor. Yer altı azaldıkça da rekolte paralel olarak azalacak.
Yüksek sıcaklıklar gündemimizde. Bize öğretilen şimdiye kadar dünya üzerinde en yüksek sıcaklık B.A.E.’linde 56 ℃ olarak ölçülmüş. Gerçi bu sıcaklıklar her ay, her yıl revize ediliyor. Türkiye’de Şanlıurfa’da, Şırnak’ta 50,5℃ sıcaklık ölçülmüş ise düşündürücü.
Allah yardımcımız olsun. Bizlere canlılara rahmet nazarı ile baksın.
Kaynak: Mehmet Hançerli
CİĞERLER ALEV ALEV YANIYOR