“İşimiz ziraat, gücümüz ziraat” temasıyla bu yıl dördüncüsü tertiplenen buluşmanın tarım sektörü için hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ziraat Bankasının 1863 yılından beri Türk tarımının en büyük destekçisi olduğunu söyledi.” (https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/160384/-devlet-olarak-calisanin-uretenin-yaninda-olmaya-devam-edecegiz-)
Köy veya kırsal kesim tarımsal üretim yani bitki ve hayvan varlıkları üretimine dayanır. Cumhuriyetin ilk yıllarında ülke iktisadı köylü üretimine dayanmıştır. O döneme ait pek çok akademik yayında bu açıkça ifade edilmiştir.
Göç sadece günümüzün değil tüm insanlığın ortak olgusudur. Göçlerle en fazla karşılaşan kırsal kesim olmuştur. Köy politikaları kırsal politikalar, tarım politikaları ile iç içedir.
Köyler şehirleri hem nüfus olarak hem de gıda üretiminde beslemektedir. Çünkü şehirlerde doğum oranı köylere göre daha azdır. Bu durum sadece bizim toplumumuzda olmayıp diğer toplumlarda da böyledir. Çünkü kırsal kesimde evlilikler daha yaygındır. Hem de şehirlere göre daha küçük yaşlarda evlilik tesis edilmektedir. Bu yüzden nüfus artışını besleyen kırsal kesimdir.
Köy veya kırsal kesim çalışmalarını ihmal etmemek gerekiyor. Büyük şehirlerin fildişi kulelerinden köyün sorunlarına yönelik çözümler üretmek ne kadar doğru sonuçlar verebilir? Tüm illerimizde üniversiteler açılmıştır. Buralarda tarım ve veterinerlik fakülteleri, iktisat, sosyoloji bölümleri gibi konuyu araştıracak araştırma birimleri vardır. Bu yörelerin sorunlarına yönelik çalışmaları önce buralardan beklemek doğru olur. Bunun için de akademik değerlendirmelerde yöresel araştırmalar hak ettiği yeri bulmalıdır. Aksi takdirde buralarda çalışan akademisyenler kendi yöreleriyle ilgilenmeden yüksek akademik puan alabilmek için yabancı yayınlar peşine düşmekte, çıra dibine karanlık hale gelmektedir.
Acaba köydeki yaşayanlar girişimci değil midir? Kırsaldaki çoğunluk neredeyse tümüne yakın da denebilir, şehirlere/metropollere göç edip, resmi bir işe girmek amacı yaygındır.
Verimsiz toprakların bereketli hale getirilmesi için ıslah edilerek verimli hale getirilmesi, hayvan neslinin geliştirilmesi tarım politikalarının ana konularıdır.
“Tarlayı koçan zabt etmez, saban zabt eder” atasözümüz önemli bir gerçekliği de ifade ediyor. Toprak politikası önce toprağın işlenmesi için gerekli hukuki yapı ile ilgilidir. Bu sebeple miri arazi rejiminden çıkılınca özel mülkiyet rejimine geçilmiştir. Köylünün topraklandırılması için kanun çıkarılmıştır. Büyük arazilerin bedellerinin ödenerek küçük çiftçilere verilmesi toprağın demokratikleştirilmesi olarak bilinir.
Günümüzde ise topraklar parçalanmakta, küçük küçük parsellere ayrılmaktadır. Hele büyük şehir yasası ile köylerin toprakları rantın konusu olmuştur. Burada üzerinde durulması gereken bir konu topraklarda parçalanmaya yol açan miras hakkıdır. Türkiye’nin almadığı İsviçre Medeni Kanunu’nun bir hükmünde toprağın aşırı derece parçalanmasını önlemeye yönelik hükümler vardır. Mirasçıların gönül rızasıyla toprağı toplu tutmalarını beklemek nafiledir. Toplulaştırma faaliyetleri de yeterince fayda sağlamamaktadır. Her gün televizyon kanalları veya sosyal medya ile emlakçıların metropollerin çevrelerindeki arazileri küçük parseller halinde satışa çıkardığı ilan edilmektedir.
Ülkemizde arazi planlaması yapılması suretiyle planlı ve dengeli arazi kullanımını sağlayan bir toprak politikası meydana getirilemediği gibi toprak denetim sistemi de oluşturulamamıştır (Eren, Fikret; Başpınar, Veysel. Toprak Hukuku. Yetkin Yayınları, Ankara, 2014. s.143).
Pek çok arazi uzun süre ekilmeyip dağ taş haline gelmiştir. Buraları verimli hale getirmek için politikalar üretmek gerekir.
Tarım işçileri güneydoğu illerinden diğer illere gitmekteler… Kırsal kesimde çok yaşlı nüfus kalmıştır, dolayısıyla tarımla ilgili eğitimi kentlere de kaydırmak gerekir. Tarımdaki eğitim, pek çok ziraat mühendisi kadro bekliyor, demek ki ayakları toprağa değmeden, hayvanlara ellemeden masa başı yetiştirilmişler. Nasıl olsa hayvana bakacak, mahsül yetiştirecek Afganlılar, Suriyeliler var!
Tarımda makine kullanımı, sulama sorunu, tarıma dayalı sanayileşme ve tarımsal coğrafya çalışmaları yapılması gibi pek çok konu üzerinde durmak gerekiyor.
Kaynak: Adem Esen
“ŞİMDİ MÜSLÜMANIN EVİNDEKİ SAAT, BAŞKA BİR ÂLEMİN VAKİTLERİNİ GÖSTERİR”