MUHARREM AYI’NIN ÖNEMİ…

Kıymetli dostlar, bugün kalemimin ucundan yüreğinize düşen satırlarla çok özel bir konuya değineceğiz. Takvim yaprakları döndü ve Muharrem ayına girdik. Hicri yeni yılımız mübarek olsun! Peki, sadece “yeni bir yıl” deyip geçecek miyiz bu mübarek ayı? Elbette hayır! O, bir ruhsal diriliş, bir bilinçlenme ve içselleşme çağrısıdır! Gelin, bu ayın derinliklerine hep birlikte dalalım..
Hicri yılbaşı dediğimizde aklımıza ilk gelen nedir? Tabii ki Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) Mekke’den Medine’ye hicreti. Bu, basit bir göç değil, inanç uğruna yapılan büyük bir devrim, zulümden kurtuluş, karanlıktan aydınlığa bir yolculuktur..

Düşünsenize, her şeyinizi geride bırakıp yeni bir başlangıç yapmak… İşte Muharrem, bize tam da bunu fısıldıyor: “Kendine dön, hesaplaş, yenilen, tutunduklarını bırak ve geleceğe daha sağlam adımlarla yürü!” Yılın ilk ayı olması münasebetiyle, geçen koca bir yılın muhasebesini yapmak, belki de ertelediğimiz iyilikleri, tövbeleri şimdi gerçekleştirmek için eşsiz bir fırsat bu ay..
Muharrem’in sadece İslam için değil, diğer semavi dinler için de ne kadar kıymetli olduğunu biliyor muydunuz? Bizim için Muharrem’i daha da özel kılan Aşure Günü var! Hz. Nuh’un gemisinin tufandan kurtuluşundan, Hz. Musa’nın Kızıldeniz’i geçişine kadar sayısız mucizenin yaşandığı bu mübarek gün… Haliyle bu, Muharrem’i evrensel bir merhamet, kurtuluş ve şükran ayına dönüştürüyor..
Ancak yüreğimizin derinliklerinde bir de Kerbela’nın o tarifsiz hüznü yatar. Hz. Hüseyin ve ailesinin şehadeti… Bu, sadece bir tarih dersi değil, zalime karşı duruşun, hakikatin peşinden gitmenin ve bedeli ne olursa olsun adaleti savunmanın en acı, en çarpıcı örneğidir. O gün yaşananlar, bugün bize “Mazlumun yanında ol, zulme sessiz kalma!” diye haykırır. Aynı zamanda, Aşure orucu gibi Peygamberimizin sünnetleriyle bu ayın manevi bereketinden en iyi şekilde faydalanmalıyız. Çünkü oruç, sadece bedene değil, ruha da şifa ve arınma getirir..
Aşure dediğimiz şey sadece bir tatlı değil, değil mi? O, farklı malzemelerin bir araya gelip eşsiz bir lezzet oluşturması gibi, toplumumuzun birlik ve beraberliğinin, çeşitlilik içindeki zenginliğimizin sembolüdür. Bu ayda komşularımızla, dostlarımızla Aşuremizi paylaşmak, sadece bir kaşık tatlı ikramı değil, aynı zamanda aramızdaki bağları güçlendiren, sevgi ve kardeşliği pekiştiren bir eylemdir. Bakın, işte maneviyatın topluma yansıması budur! Paylaşmak, merhamet etmek, affetmek ve barışa katkıda bulunmak… Muharrem’in bize öğrettiği en temel, en kutlu değerler bunlar!
Unutmayın, bu mübarek ayda attığımız her bilinçli adım, ruhumuzda bir kıpırdanma yaratır ve bu kıpırdanma, dalga dalga tüm topluma yayılır. Muharrem ayının bereketi ve feyziyle, hepimizin daha huzurlu, daha adil ve daha merhametli bir dünya için çaba göstermesini dilerim. Hadi, bismillah! Yeni bir yıla, yenilenmiş bir ruhla başlayalım!