Yaşadığımız coğrafya ve dönemde o kadar hızlı gündemler oluşuyor ki toplum olarak hangisini önceleyeceğiz hangisini değerlendireceğiz şaşırıp kalıyoruz.
Elbette önceliğimiz yerel ve ülke gündemi ancak yanı başımızda baş gösteren gelişmeler de gündemimizin ilk maddeleri arasında yer alıyor.
Hangi ortama gitsem hangi ortamda bulunsam mutlaka savaşın son durumu ve geleceğine dair fikirler beyan ediliyor.
Bunun yanında ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi konular da ardından takip ediyor.
Yerele baktığımızda ise trafik cezalarından tutun da kuraklık, susuzluk konusuna kadar birçok detaylandırılan sorunları da tartışıyoruz.
Ancak gelinen noktada yine ele avuca sadece konuştuklarımız, paylaştıklarımız kalıyor.
Toplum olarak özellikle pandemi sonrası birçok şeyi o kadar çok benimsedik ki bunu yaşantımızda uygulamayla görebilmemiz mümkün olur hale gelmiş durumda.
Durum böyle olunca da birçok değerlendirmeyi pandemi öncesine göre yapıp pandemi sonrasına göre yaşıyor oluyoruz.
Aslında bu konular felsefik değerlendirme ve yorumlarla belirli bir noktaya getirilebilir ancak bunu da zaman zaman konunun uzmanları çeşitli platformlarda yapıyorlar. Yapılmaya da devam edecektir ancak yanı başımızdaki savaşın ülke ekonomimize ciddi etkilerinin olduğunu ifade etmeden geçmek olmaz. Ancak bu durum bugün olmuş bir durum değil, geçtiğimiz gün ne denli zorlu bir coğrafyada yaşadığımızla alakalı güzel bir değerlendirmede her şey açık ve net olarak ifade edilmiş aslında.
Yapılan değerlendirmede, medeniyetlerin beşiği olan Orta Doğu’nun, aynı zamanda savaşların ve çatışmalarında merkezi olduğu vurgulanmış.
Ülkemizin, bu coğrafyanın tam kalbinde yer almasının ötesinde, çevresindeki ülkelerde son 35 yılda adeta savaş eksik olmaması da not olarak düşülmüş. 1990’lı yıllardan bu yana ülkemizin etrafı adım adım bir “ateş çemberine” dönüşürken, son halka ise 13 Haziran 2025’te başlayan İsrail-İran savaşı oldu. 1998’den günümüze kadar Türkiye’nin çevresindeki ülkelerde yaşanan 15 büyük savaş ve çatışmalara baktığımızda Kosova Savaşı (1998), Körfez Savaşı (1991), Afganistan Savaşı (1991-2021),
Bosna Savaşı (1992-1995), Rusya-Çeçen Savaşı (1994-2009), ABD-Irak Savaşı (2003-2011), İsrail-Lübnan Savaşı (2006), Abhazya Savaşı (2008). Gazze Savaşı (2009 – günümüz), Suriye İç Savaşı (2011-2025), Libya İç Savaşı (2011-2020), Mısır Darbesi (2013), Donbass Savaşı (2014), Rusya-Ukrayna Savaşı (2022 – günümüz) ve İran-İsrail Savaşı (2025 – günümüz) olarak sıralayabiliyoruz.
Gerek geçmiş tarihe gerekse de yakın tarihe bakıp bu savaşlarda ülkemizin kaybı kazancı aşamasına gelindiğinde savaşın hiçbir topluma kazandırdığını söyleyemiyoruz.
Bugün bakın terör devleti İsrail’in İran’a karşı başlattığı savaşa ağababası ABD’yi de dahil etmesi bölgede tam bir felaketin de adımını atmış oldu.
Sözde ABD’nin savaşa katılmayıp müzakere söyleminin önceki gece itibari ile her zaman olduğu gibi çöpten öte gitmediği yeniden görülmüş oldu. Çok büyük hesaplar çok büyük planlar yapılıyor ancak kimi zaman bu planların geri teptiğini de görebiliyoruz. Ulusal gündem değerlendirmeleri neredeyse 7/24 birçok platformda yapılıyor ancak, bu gündemin içinde Gazze konusu bile geçmiyor. Bebek katili terör devleti Gazze’de soykırıma devam ederken gündemdeki varlığını İran savaşı ile geri plana düşürmüş gibi görünüyor. Özellikle ABD ve Avrupa devletlerinin Gazze konusundaki yüksek seslerini kesmek ve dikkati İran’a çekmek için yaptığı hamleler çok da hedefe ulaşmamışken Gazze’nin yok oluşunun gölgelenmesi kesinlikle önlenmelidir diye düşünüyorum. Terör devletinin İran’la füzeleşmesi ve buna ABD’ yi de dahil etmesi lanet toplum olduğunun en bariz göstergesiyken Avrupa’nın bu belayı bir gün kendi kapılarında görecek olması da uzak değildir. Bunu fark eden bazı Avrupa devletlerinin İsrail’e karşı seslerini yükseltip duruşlarını gözden geçirmesi de bunun önemli örneklerindendir. Zira Avrupa’nın fark etmesi ve tavır sergilemesinin aksine Orta Doğu’da yer alan ve Müslüman kisvesiyle ifade edilen Arap ülkelerinin İsrail yalakalığı ve desteğinin de tarihin kalın harfle yazacağı ayrı bir anekdot olacaktır. Bakalım yakın zaman daha neleri gösterecek ve öğretecek.
Kalın sağlıcakla.
Bölgenin bir numaralı sorunu ve konusu su… Ama su yok…