DEPREM GERÇEĞİMİZ

Türkiye bir deprem ülkesi. Japonya kadar olmasa dahi yadsınamaz bir gerçek. 2025 yılı içerisinde sanki ülkenin her tarafı sallanmaya başladı. Depremin gündeme birdenbire oturması 6,2 şiddetindeki İstanbul- Silivri depremi ile oldu. Yurdum insanı felaket esnasında depremi düşünür laf ile de olsa önlemlerini sıralar sonra dipfrize koyar ve yeni bir afete kadar unutur.
Yıllardır Konya olarak övündüğümüz en az deprem riski olan ilinde yaşıyor olduğumuz gerçeğine sığınırdık. Hani deprem haritalarında kısmen ezberimizde olan beyaz rengin hâkim olduğu Aksaray- Konya- Karaman- Antalya’nın bir bölümü, Mersin’den sahile inen deprem riski en az olan bölge içerisindeydik. Nazar mı değdi bilinmez. Konya’mızda depremler arka arkaya gelmeye başladı.
14 Mart Kulu 4.2 derinlik 11 km’de
10 Mayıs Selçuklu 3.6 derinlik 7.01 km
15- Mayıs Kulu- Kırkkuyu 5,2 derinlik 18,73 km
Son deprem şiddet olarak büyük olmasına rağmen 18,73 km derinlikte olduğu için fazla hissedilmedi. 5.2 şiddetindeki bir deprem literatürde orta şiddetteki depremler statüsüne girmesine rağmen bize göre büyüktü. Bu deprem Ankara, Konya ve civar illerde hissedildi. İnsanımız bilmelidir ki Kulu Konya’mıza 160 km mesafede iken Ankara’ya 115 km’dir. Hissedilmesi gayet normaldir.
Deprem uzmanlarının ifadesine göre Tuz Gölü Fay Zonu bin yıldır bir faaliyette değil sürekli enerji biriktiriyor. Yine duayen uzmanların ifadesine göre Tuz Gölü Fay Zonu ile Eskişehir Fay Zonu birbirleriyle ilintilidir. Eğer birbirlerini tetiklediği anda 7.0 şiddetine kadar deprem üretebilir. Yine Cihanbeyli- Akşehir, Afyon, Simav’da bulunan faylar harekete geçerse 6-6,5 şiddetindeki bir deprem kaçınılmazdır.
Bir diğer fay ve zonlar kaplıcası ile gündemde olan İsmil fayı ile 150 km ilerideki Tuz Gölü Fay Zonu birbirini tetiklerse 6- 6,5 şiddetindeki merkezi de direkt olarak etkileyecek bir deprem kaçınılmazdır. Merkezde 6,5 şiddetindeki bir depremde yaklaşık bir tarifle Alâeddin Tepesi merkezli civardaki yığma ve eski yapılar ayakta kalamaz. Herkes İstanbul yapılarının güçlendirilmesini konuşurken merkeze el atmak lazım.
Merkezi özellikle Alâeddin Bulvarı cepheli binaları estetik olarak çok güzelleştirdik. Ancak Allah korusun olası bir depremde statikten yoksun binaları estetik kurtarmaz. Dahası can gider, canlar gider. Bilebildiğimiz kadarıyla merkezdeki fay hatlarını bir değerlendirelim. Karatay ilçemizde Karaman Yolu’nda Çatalhüyük Mahallesinde Çanakpınar ve Sahil Yolu Sokakta fay hattımız var. Batıya gelelim. Akyokuş’tan başlayıp Yazır Mahallesi’ne kadar giden bir Kuzey Konya Fay Hattı var.
Memleketimizde onca jeoloji mühendisi varken, odaları da varken bu fay hattının üzerine yapılan, yaptırılan kamu binalarına ne demeli? Ayrıca bu fay hattı üzerinde ve yakınındaki alanlara yüksek katlı imar vermek neyin nesi?
Sivil toplum örgütleri burada devreye girmeli. Girmezse olası bir depremde giden canların vebalini ödeyemezsiniz. Zümrüt Apartmanı’nda can veren 92 insanımızın vebalini oranın zemin etüdüne imza atan ve inşaatı fen kurallarına uygun yapmayan teknik elemanlar çekecektir.
Allah’ın göğünü mü kıskanacaksınız mantığı ile 3 kat daha verilen inşaatlarda can verenlerin ahı da ondurmaz.
Türkiye deprem kuşağında. Konya’mız da daha önce iç deniz konumunda bulunan bir zeminde oturuyor. Genelinde zemin olarak bazı bölgeler hariç çok sağlam sayılmaz. Sağlam olan zeminlerin bir kısmında da galeri boşlukları var.
Haydi, estetik olarak 10-15 adet yüksek katlı bina yap. Ancak vatandaşın çocuk sayısına ve daire paylaşımına dayanarak yüksek kata izin vermemek lazım.
Konya Ovası adı üzerinde arsa teminin de fazla problem yaşanmayan bir ilimiz. Meram Belediyemizin Şükran Mahallesi Projesi gibi bir proje uygulamak lazımdır. Şehir merkezinde Alâeddin merkezli eski ve yığma binaları lütfen dönüştürün. Sevap alırsınız, dua alırsınız. Memlekete en hayırlı işi yapmış olursunuz.
Tecrübe ile sabittir. Allah esirgesin depremden sonra önlem almak faydasızdır. Ancak cenaze ve enkaz kaldırırsınız.