Kafamın içinde susmayan sesler var. Durmadan konuşuyorlar bende cevap vermek için onlarla yarışıyorum iç dünyama kapanıyorum. Odaklanamadığım zamanlar oluyor insanlara. Kafamın içindeki zamanda varoldum. Bir yük gibi gelmeye başlıyor zaman. Oysa içerde işler böyle dönmüyor. Daha huzurlu daha verimli. Dışarıda herkes bir şeyler bekliyor sizden. Çok fazla sorumluluğunuz var, çok stresli ve koşuşturmacalı, nefes dahi aldırmayacak bir tempoda yaşamamız bekleniyor bizden. Nefes almadan yaşamak? Hiçbir zevk almadan, tadına varmadan hiçbir şeyin, robot insanlar oluyoruz. Çünkü bunlar yaşamak için değil mi? Mutlu olmak için kendimize fırsatlar yaratmaya çalışıyoruz. Sıkışmış 2-3 dakika. Bu bile bize ömrümüzden hibe ettiğimiz zamanların telafisi hatırına moral oluyor. Aydınlanıyor günümüz belki birkaç dakikalık yağmurda, belki 20 dakikalık bizi sonunda sevdiğimiz insana götürecek bir yolculukta, 3 dakikalık en sevdiğimiz şarkıda, çok istediğimiz ayakkabıyı almak için harcadığımız zamanda. Bu küçük sevinçleri yaşamak uğruna YAŞAMAK zorundayız. Fedakarlık etmek zorundayız. Gönlümüz olmasada ömrümüzden heba etmek zorundayız. Biz en büyük fedakarlarız.
SEYDİŞEHİR BU REZİL YERDE KISIRLAŞTIRMA YAPAMAZ