Konya
°C
Yeni Meram

KİTAP TANITIMI: “OYUN DIŞI KALMAMAK” (2)

KİTAP TANITIMI: “OYUN DIŞI KALMAMAK” (2)- Adem ESEN- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
27.03.2021 01:42
26.03.2021 15:43
0
4371
ABONE OL
-Devletlerin verilerini korumaları, sınırlarını korumaları demektir. Burada, Uygur Türkleri ve Afganistan’daki mazulum insanlar Avustralya ve Çin arasındaki mücadelede masanın mezesi yapılmaktadır. Zira karşılıklı olarak Avustralya Afganistan’daki katliamını, Çin’in Uygur zulmünü-soykırımını bu alet mücadeleye etmektedirler. -Savunma ve havacılık alanında dijital dönüşüm yaşanacaktır. İngiltere savunma bütçesini bu yıl ciddi olarak artırmıştır. Türkiye’yi bilinçsiz veya kasıtlı olarak bu konuda eleştirenler, dünyayı görmekten acizdirler. Kitapta PCB üretiminin ülke içinde artırılması vurgulanmaktadır. Ayrıca çiplerin üretimde taşıdığı önem vurgulanmıştır. Nitekim son günlerde Uzakdoğu’da üretilen ciplerin kuraklıktan dolayı Tayvan’da üretilemez hale gelmesi (dünya üretimin % 80’i) pek çok sektörde ciddi maliyet artışları sebebiyle uyarılmaktadır. -Kuantum teknolojileri konusunda da uyarı yapılmakta ve “ülkemizde kuantum bilgisayarlarına yönelik bir ilgi bulunsa da tam bir farkındalık halinden ve yeterli eylem düzeyinden söz etmek iddialı olacaktır. Kuantum fiziğinin ticarileşmesinin güç olması, yüksek riskli yatırımların şirketlere sunduğu olası faydaların sınırlılığı ve sektörel farkındalık eksikliği Türkiye’de kuantum bilgisayar geliştirmeye yönelik olası faaliyetleri zorlaştırmaktadır.” Yazar uluslararası gelişmeleri takip ederek Türkiye’deki eksiklikleri ve potansiyeli değerlendirerek somut öneriler sunmaktadır. Oyun dışında kalmamak için; stratejik teknolojilere farkındalık oluşturulmalı, öncelikler tanınmalı, bunları geliştirici stratejiler geliştirilmeli ve belirlenen stratejiler belirli bir koordinasyonla eyleme dönüştürülmelidir. Neden oyun dışı kalınmaktadır? Biz de yukarıdaki görüşlere şunları ekleyebiliriz: - Kendimizden kaynaklanan sebepler: bunlar içinde kişisel veya grup menfaat hesapları başta gelir. Ayrıca kendinizi asaleten, tarihen çok yüceltirsiniz; böylece tembellik içinde debelenir durursunuz. Sonra da düşmanlar üretirsiniz, vahşi kapitalizm, sömürü vs. Fakülte öğrenciliğimiz sırasında, Iraklı bir arkadaşımız kendi devletinin bursuyla okuyordu. Ülkeler arasındaki gelişmişlikleri tartışırken kullandığı şu söz hep hatırımdadır: “Bizim petrol gelirimiz var, Avrupalıların, Japonların sanayileri… Onlar bize hizmet ediyor. Bu, Allah’ın büyük bir nimeti bize…” Gerçekten bu düşünce bizim toplumlarımıza da hakim mi? - Gelişmemizi dış güçler istemezler, bahanesi de ayrı bir sıkıntıdır. Yabancı ülkelerden başka bir şey beklemek, ahmaklıktır. Zira hiçbir ülke kendi gücüne dayanmadan kalkınamaz. - Kısır menfaat veya siyasi çekişmeler maalesef, genele hakim olabiliyor. Toplumun önemli bir kesimi günlük çıkarlarının peşinde olduklarından işin farkında olmayabilirler; bu sebeple konuyu entellektüeller, devleti yönetenler, sanayiciler, işçi sendikaları kavramalı. - Tarihte oyun dışı kalınan zamanları hatırlamak gerekir: Bir zamanlar N. Demirağ ile uçak yapacak teknolojiyi yakalayabilme imkanı varken, uzun bir süre sonra bu yarıştan koptu. Hatta Kıbrıs harekatında ciddi sıkıntılar çekti, demek ki aradaki yıllar heba olmuştu. Şimdi ise yarışa katılmak üzere… Mahmut Es’at Seydişehri 1900’lü ilk yıllarda Daru’l-Fünun, Hukuk ve Siyasal Bilgiler (Mülkiye) Fakültelerinde okuttuğu “İlm-i İktisat” adını taşıyan kitabında şu sözlerle Osmanlı entellektüeli ve yöneticilerine yukarıdaki konunun önemini anlatır: “Her türlü inovasyon (muhteriât) ve buluş (keşfiyyât) bir sür’at-i mümküne ile her sanata girmeli (duhul) ve yaygınlaşmalıdır (teammüm etmelidir). Çünkü milli gelir artışında (istihsal-i servette) matlub olan ilerleme (terakki) ancak bu suretle husule gelir. Her veçhile derece-i kemale vusul-ü kâbil olmadığından hiç olmazsa o dereceye tekarrub etmeye çalışmalıdır. Bu babta gösterilecek yavaşlık (betaet) ve rehavetin derhal fenalığı müşahede olunur. Bir sanatı fevk’al-ade terakki ettirip de diğerlerini ihmal etmek biz-zarure bir buhran-ı mali husule getirir, bir müddet işlere durgunluk, istihsal-i servete betaet gelir. Nihayet servet-i mevcudenin hey’et-i mecmuasına noksan ansızın (târî) olur. Bir kavim tenbellik (tekâsül) ederek terakkıyat-ı sına’iyenin seviyesini muhafaza edemezse diğer toplumlardan (ümem-i saireden) geri kalır ve rekabet edemeyecek bir hale dûçâr olur”. “Oyun dışı kalmamak” yazarını ve emeği geçenleri tebrik ederim. Okuyucularımıza tümünü okumalarını da tavsiye ederim.
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.