Konya
°C
Yeni Meram

HAYATIMIZDA MİMARLIK

HAYATIMIZDA MİMARLIK-Tayyar Çimen-Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
31.01.2019 00:44
30.01.2019 16:45
0
3145
ABONE OL
İnsanlarımız bilmem farkında mıdırlar? Günlük hayatımızda, özel hayatımızda, iş hayatımızda, tatilde, hastalıkta, sağlıkta, özetle her zeminde her zamanda, mimarlıkla, mimarlık mesleğinin işlevleriyle, yaptıklarıyla iç içeyiz. Mimarlık mesleği, hem bir teknik meslektir, hem de bir sanat mesleğidir. İşin teknik tarafını ele alırsak, mimarlığı şöyle tarif edebiliriz. Bu meslek, insanların ve toplumların yaşadıkları fiziki çevreleri tasarlar, planlar ve inşa eder. Nedir bu fiziki çevreler? Bunlar, evlerin, ikamet ve çalışma (ofis, fabrika vs) binalarının, şehirleşme düzeni, iç ve dış mekanların inşa edilmesidir. İyi mimarlık da, bunları en hesaplı ve en işlevsel şekilde inşa etmektir. Mimarlık mesleğinin bir de sanat tarafı var dedik. Alman yazar ve düşünürü Goethe (1749-1832) mimarlığı şöyle tarif ediyor: “Mimarlık dondurulmuş bir musikidir.” Mimarlığın bu sanat tarafını bir kenara bırakırsak, günlük hayatımızda mimarlık insana bakın neler yaşatabiliyor. 1-Ankara’da, Ulus Semti’nde Hacı Bayram Camii (yapılışı 1428) ve yanındaki Augustus Tapınağı (M.Ö. 20.YY) çevresi güzel düzenlemeyle, fıskıyeler de kullanılarak çekici hale getirilmiş. Daha çok dindar vatandaşların doldurduğu geniş alanlar, Ankara Kalesi (yaklaşık 3000 yıl önce inşa edilmiş) manzarası ile ferahlatıcı bir görüntüye sahip. Buraya yaya olarak gelmek en iyisi. Otolar için yer altına 5 kat derine kadar kapalı otopark yapmışlar. Ne var ki parkedenlerin dönüşte, otolarını bulmaları büyük zorluk (işkence). 3 Ayrı yerde 3 asansör var. Her biri bikaç kat indirip, gidin arama yapın diyor. Labirent gibi koridorlarda dolaşıyorsunuz, aha öteki asansörü bulduk derken, önünüze sağır bir duvar çıkyor, geri dönüyorsunuz. Otoların arasında, aracını arayan yorgun kafileler görüyorsunuz. Sormak için hiç görevli kimse yok. Bizi yarı yolda bırakan asansörü terk edip başka asansör ararken, bizim gruptan biri, “bizim asansör konuşmuyordu, konuşmayanı arayalım” deyince aramaya devam ettik onu bulduk ve yaklaşık yarım saatlik bir mücaleden sonra, aracın bulunduğu -5 katına ulaşabildik. Durumun bir kelimeyle ifadesi, “utandırıcı bir kepazelik” dir. Burasını projelendiren ve yapan mimara tabii ki dua etmedik. 2-Ankara Ulus Semti’ndeki Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu İlk Meclis Binası Müzesi gezilip görülmeye değer bir tarihi bina. Bina 1915 Yılında yapılmaya başlanmış 1920 de zar zor bitirilebilmiş. Mimarları Salim Bey ve Hasip Bey’ler. Binayı gezerken ve bilhassa genel kurul salonundaki milletvekillerinin(mebuslar) oturdukları ilkokul sıralarını görünce, başta Büyük Atatürk olmak üzere, Türk Milleti’ni öldürücü yenilgiden alıp, toparlayıp ayağa kaldıran ve onu yeniden vatanına ve devletine kavuşturan kurtuluş harekatını yapan atalarımıza minnet duyduk. Müzeyi gezerken, camekanların içinde teşhir edilen savaş nesnelerini, bazılarının içindeki ampullerin yanmaması sebebiyle göremiyorsunuz ve okuyamıyorsunuz. Bunu oradaki görevliye bildirdim ve nedenini sordum. Cevap: “İlim heyeti bu ampullerin nesneleri yaktığını söyledi !” Oradaki ziyaretçilere sertçe bağırarak yönlendirme yapan görevlinin bu sözü üzerine, ister istemez aklıma,etrafına ısı vermeyen led ampuller ve tasarruf ampulleri geldi! Buradan sorumlu mimar bunları bilir ama! 3-Aynı yerde 2.Meclis Binasını ( Mimarı Vedat Tek, 1924) geziyoruz. Burada, cumhurbaşkanlarının, başbakanların ofisleri eşyalarıyla teşhir ediliyor. Genel kurul salonunun tavanındaki muhteşem avizenin bazı lambalarının sönüklüğü üzerine, gelmesini rica ettiğim sorumlu bayan (mimar?) “efendim ampuller dayanmıyor” deyince, cevabım şu oldu. “ Hanımefendi ben mimarım. Size kesin çözümü söyleyim. (Gözleri parladı) Bir ampul sönerse, onu hemen söküp yerine yenisini takarsanız, olay kapanır.” Oradan ayrıldım. Saygılarımla.
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.