BARIŞ PINARI BİTTİ Mİ?

9 Ekim Perşembe günü başlatılan “Barış Pınarı Harekatı”na 17 Ekim Cuma günü ABD ve Türkiye Cumhuriyeti arasında yapılan 13 maddelik mutabakat ile 120 saat ‘5 gün’ şartıyla kimilerine göre “ateşkes”, kimilerine göre “ara” verildi. Mutabakat öncesi Türkiye'nin kararlı tavrı takdire şayandı. Bu kararlı tavır ve devlet idaresinin takdir edilen tavrı ile tarihinde ilk kez ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ve Dışişleri Bakanı Mike Pompeo' nun aynı anda ülkemize ziyaretini gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı ve Başkan Yardımcısı ile baş başa 1.5 saat olmak üzere heyetler arası da dahil toplam 4 saat 10 dakikalık bir görüşme ve müzakere gerçekleştirildi. İki ülke arasındaki bu 13 maddelik mutabakatta öne çıkan maddeleri sıralarsak: -Türkiye'nin kapılarının güvenliğinin haklılığı -Eş güdümlü çalışma, NATO ülkelerinin birbirini koruma taahhütleri -İnsan hakları temelinde bir güvenli bölgenin oluşturulması ve bu bölge yönetiminin TSK'ya verilmesi -İki ülkenin toprak bütünlüğünün korunması ve DEAŞ ile mücadelelerinin eş güdüm içinde sürdürülmesi -Bu maddeyi birebir yazalım “Her iki taraf Türkiye'nin, YPG ağır silahlarının toplanması ve YPG tahkimatları ile tüm muharip mevzilerinin kullanılmaz hale getirilmesi dahil, milli güvenlik kaygılarının giderilmesini teminen bir güvenli bölge kurulmasının devam eden önemi ve işlevselliğinde mutabık kalır.” -Güvenli bölge TSK'nın kontrolünde olacak. -120 gün içerisinde güvenli bölge teröristlerden arınırsa Barış Pınarı Harekâtı durdurulacaktır. -Daha önce ABD tarafından uygulanacak yaptırımlar tedavülden kaldırılacaktır. Bundan sonrasını değerlendirmek lazım. Sayın Mike Pence YPG’nin güvenli bölgeden çekilmesini taahhüt etmiş. Başkan Yardımcısı ayrıca “Türkiye ile karşılıklı bir anlaşma var. Kobani halkına karşı bir hamle yapılmayacak.”dedi. Sayın Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da harekâta ara verildiğini bu yapılanın bir ateşkes olmadığını ve Türkiye'nin kararlı tutumunu vurgulamış oldu. Gelelim en önemli açıklamaya: Sayın Cumhurbaşkanı, Barış Pınarı Harekâtı ile ilgili olarak “Söz yerine getirilmemiş olursa 120 saat sona erdiği dakika harekatımız çok daha kararlı bir şekilde devam edecektir” dedi. İşin özü budur. Kobani yerleşim alanının bu kadar önemli olduğunu hala kavrayabilmiş değiliz. 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünden sonra yurt dışında bazı güçlerin Kobani'den Türkiye'ye girecekleri zikredilmişti. NATO müttefikimizin bölücü örgüt ve yurt dışı uzantılarına gönderilen TIR'ların adresi midi Kobani? Bir Türk gazetecinin Sayın Pence'e sorduğu soru gündemde öne çıktı. “NATO müttefikinize PKK-PYD terör örgütü dediğinden dolayı yaptırımlarla tehdit ediyor olmanız için ne diyeceksiniz?” sorusuna verilen cevap! “Amerika Türkiye'nin Suriye'deki askeri operasyonunu onaylamadı. Masum sivil halk söz konusu idi. Eğer bugün Türkiye ile anlaşma sağlanmasaydı yeni yaptırımlar gündeme alınacaktı.” Sorunun cevabını vermeyen, soruyu teğet dahi geçmeyen diplomatik bir dil. Ne ala!. Sayın Trump'ın şu sözleri de gündeme oturdu. “Türkiye öğle yemeğine çıkar gibi savaşa gidiyor.” Görünen o ki ABD vermiş olduğu silah ve teçhizatla birlikte PKK-YPG unsurlarını Türkiye sınırının 32 km güneyine çekecek. Operasyonda tamamlanmış olacak. Kimbilir sınır ötesinde kurulması düşünülen yerleşim birimlerinin plan ve projelendirme çalışmalarında da sona gelinmiştir. Ahir kelam. Adını ne koyarsanız koyun bu harekatın sivil, askeri ve diplomatik aşamalarında Türkiye Cumhuriyeti idarecileri ve Sayın Cumhurbaşkanımız 'Devlet ve Devlet adamı nasıl olur' u gösterdiler. Arap Birliğine rağmen, Filistin'e rağmen, AB'ye rağmen..... rağmen. Sağlıcakla kalınız.