Konya
°C
Yeni Meram

21 YILDIR UNUTULMAYAN ACI: 17 AĞUSTOS DEPREMİ

21 YILDIR UNUTULMAYAN ACI: 17 AĞUSTOS DEPREMİ -Armağan GÜLEÇ KORUMAZ- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
18.08.2020 01:12
17.08.2020 17:14
0
5021
ABONE OL
Dünyanın oluşumundan beri, sismik yönden aktif bulunan bölgelerde depremlerin ardışıklı olarak oluşuyor ve sonucundan da milyonlarca insanın ve barınakların yok oluyor. Bilindiği gibi yurdumuz dünyanın en etkin deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunmaktadır. Geçmişte yurdumuzda birçok yıkıcı depremler olduğu gibi, gelecekte de sık sık oluşacak depremlerle büyük can ve mal kaybına uğrayacağımız bir gerçek. Büyük acı: Marmara Depremi 17 Ağustos 1999’da merkez üssü Kocaeli/Gölcük olan ve Marmara depremi olarak da anılan depremi yakın tarihimizdeki diğer depremlerden ayıran, yarattığı yıkımın boyutları oldu. 7,8 şiddetinde gerçekleşen Marmara Depreminin etkileri esas olarak Marmara Bölgesinde yaşandı ancak Ankara’dan İzmir’e kadar geniş bir alanda da ciddi etkileri görüldü. Resmi rakamlara göre bu depremde 17 bin 480 kişi öldü, 43 bin 953 kişi yaralandı ve 505 kişi de sakat kaldı. 327 bin 871 konut, 48 bin 508 işyeri, toplamda 376 bin 479 konut ve işyeri hasar gördü. 133 bin 683 bina çöktü, 600 bin kişi evsiz kaldı. Resmi olmayan rakamlara göre ise, ölü sayısı 50 bin, yaralı sayısı 100 bine yakındır. Toplam hasar gören 376 bin 479 konut ve iş yeri içinde yıkık yada ağır hasarlı konut sayısı 112 bin 724, orta hasarlı konut sayısı 124 bin 131, az hasarlı konut sayısı ise 139 bin 524’tür. Bu konutların 2 bin 574’ünün hibe yoluyla, 12 bin 68’inin Dünya Bankası’nca, 15 bin 502’sinin Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası kredisiyle, 3 bin 50’sinin Avrupa Yatırım Bankası kredisiyle, 7 bin 650’sinin bütçeye konulan ödenekle yapımı planlanmıştır. Burada kamunun payının % 17 gibi düşük bir oranda kalması düşündürücüdür. Depremin ekonomik maliyeti de çok yüksek olmuştur. Uluslararası kuruluşların Afet veri tabanlarında yer alan bilgilere göre 17 Ağustos depremi, dünyada 1900-2009 yılları arasında meydana gelen depremler arasında 20 milyar dolar ile, çok büyük ölçüde ekonomik kayıp yaratan altıncı büyük deprem olarak belirlenmiştir. Ayrıca depremin halkımızın üzerinde yarattığı derin korku ve psikolojik çöküntünün oranı da henüz bilinmemektedir. Fay Hattı Üzerlerinde Yer Alan Enerji Santralleri Öyle ki; Türkiye’de yalnızca son 5,5 yılda irili ufaklı 50 bin 942; yalnızca 2008 yılı içinde 11 bin 706; 1 Ocak 2009 – ile 31 Temmuz 2009 tarihleri arasında ise 9.272 deprem yaşanmıştır. Diğer yandan enerji santralleri ve deprem ilişkisi de ilginç sonuçlar üretmeye adaydır. Yapılan bir araştırmaya göre, 1996 yılında enerji santrallerinin sayısı 124 iken, 122’si deprem riski taşıyordu ve 65 tanesi Birinci Derece Deprem Bölgesinde yer alıyordu. Bugün ise özelleştirmeler sonucu yaklaşık olarak bin (1.000) enerji santrali bulunmakta ve 419’u (% 41’i) Birinci Derece Deprem Bölgesinde yer almaktadır. Bu durum söz konusu riskin büyüdüğü anlamına gelmektedir. Deprem Politikası, Meslek Yasaları ve Meslek Odaları 1999 Marmara Depremi sonrasında kurulan TBMM Araştırma Komisyonu Raporunda söylenenler anlamlıdır. Denilmiştir ki: “Yeni bir deprem politikası oluşturulmalı devlet politikası olarak uygulanmalıdır. Gecekondulaşma, kaçak yapılaşmayı teşvik eden imar affı politikasından kesinlikle vazgeçilmelidir. Planlama ve yapı sektöründe görev alan meslek dalları nı n uzmanlı k alanları nı n yetki ve sorumluluklarını belirleyen meslek yasaları çıkarılmalıdır. Bu yasalarda meslek odalarına üyelerini denetleme yetkisi verilmelidir. Gereği yerine getirilmezse odalar da sorumlu tutulmalıdır.” Bir kez daha meslek yasalarının ve meslek odalarının önemini, bu raporda da belirtildiği gibi, belirtmekte fayda var. Yapı Denetimi’nin Önemi TÜİK verilerine göre Türkiye’de 15 milyon civarında yapı stoğu bulunuyor ve bu stokun % 55’inin ruhsatsız ve kaçak, % 60’ının 20 yaş üzeri konutlardan oluştuğu ve % 40’ının depreme karşı güçlendirilmesi gerektiği belirtilmektedir. Diğer yandan gerek yasal düzenlemelerin eksikliği, gerekse denetimlerdeki boşluklar, sağlıksız yerleşim alanlarının nünü açmakta ve bu noktada “yapı denetimi” konusu birinci dereceden önem taşımaktadır. Gereksiz Bürokrasinin Aksattığı İşleyiş Depreme yönelik alınan bürokratik kararlarda önemli olan kararların alınması değil, bunların uygulanmasıdır. Her tür yapı projesinin onay safhasında inanılmaz bir titizlik gösterilmekte ve her tür eksiğin tamamlanması istenmekte. Ancak proje müellifinin aynı hassasiyeti yapının uygulanması sırasında da göstermesi gerekiyor. Önemli olan düzenli ve kurallara uygun yapı inşa etmek olmalı. Amaç Uygulamayı Denetlemek Olmalı Yerel ve merkezi yönetimler çok fazla bürokratik kural koyduklarından, koyduğu kuralların uygulama aşamasında denetlenip denetlenmediğini takip edemiyor. Bürokrasinin bu kadar detaya inmek yerine, uygulamayı denetlemesi gerekir. Diğer yandan okuldan mezun olan her mimar ve inşaat mühendisinin hiçbir deneyime sahip olmadan yetki sahibi olması önlenmelidir. Projelere Sonradan Yapılan Müdahaleler Bakıldığında yapı konusunda yeterli bilgi birikimine sahip firma veya kişilerin yaptığı yapılarda bir sıkıntı ortaya çıkmıyor. Sıkıntı yeterli bilgi ve deneyime sahip olmayan kişilerin; ucuza mal edilmek için yapılmış, ancak daha sonra sakat hale getirilmiş veya zemin araştırması yapılmadan, gerekli zemin tedbirleri alınmadan yapılan yapılarda ortaya çıkıyor. Ucuza mal edilmeye çalışılan mimari projelere daha sonra yapılan müdahaleler, yapının statik dengelerini bozmakta ve ortaya çıkan problemler ne yazık ki can ve mal kaybıyla sonuçlanmaktadır. Usulüne uygun olarak kullanılan her tür malzeme depreme dayanıklıdır. Burada esas nokta, yapı türüne uygun malzeme seçmek ve bu malzemenin bağlama ve birleştirme tekniklerine uygun olarak kullanılmasıdır. Bir daha bu tür acıları yaşamamak dileğiyle…
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.