YARININ SAHİBİ

Yakın zamanda öğrendiğim ve öğrendiğim günden beri hiç aklımdan çıkmayan bir hadisi paylaşmak istiyorum sizlerle: “Hazreti Peygamber, Bilal’in bulunduğu yere girdi. Onun yanında bir hurma yığını vardı. “Bu ne böyle Bilal?” dedi. O da “Ey Allah’ın Elçisi, senin ve misafirlerin için ayırdıklarımdır” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber: “Bu hurma yığını sebebiyle bir cehennem rüzgarının üzerine esmesinden korkmaz mısın? İnfak et ey Bilal, Arşın Sahibi’nin azaltacağından korkma!” buyurdu.” (Müsned-i Şihab) Ya Hu, 3 5 kilo hurma burada bahsedilen. İki üç adımlık bir odanın içindeki gelsin gelsin 3 kilo 5 kilo hurma. Aman Allah’ım. Sözlere bir bakın! “Arşın sahibinin azaltacağından korkma, dağıt, infak et, paylaş. Bu hurma yığını sebebiyle üzerine esecek bir cehennem rüzgarından korkmaz mısın?” Bir de aklıma kendimden başlayarak günümüz insanları geldi. Bir tarafta 3 kg. hurmanın bir kenara konulmasından dolayı tehdit eden Peygamber, öbür tarafta gemi gibi arabalar, Audi BMW Mercedesler, yapay göller, yalılar, saray gibi evler, banka hesaplarındaki servetler... Derken aklıma bir başka rivayet geldi. “Peygamberimiz bir namazı kıldırır ve selam verir vermez (hiç adeti olmadığı halde) hızla mescitten çıkar. Daha sonra bu durumu merak eden sahabeye tüyleri diken diken eden şu cevabı verir: “Sadaka olarak dağıtılmak üzere eve bir miktar altın (veya) gümüş bırakmıştım. Namazda onu hatırladım. Bu malın beni hayırda acele etmekten alıkoymasını istemedim ve hemen dağıtılmasını emrettim.”” (Buhari) Böyle bir peygamber ve onun ümmeti olan biz. Geçenlerde bir aile gördüm, evlerinde montla oturmama rağmen üşüyordum. 3 küçük çocuk vardı evde ve üçünün de çorapları yoktu. En büyüklerine sordum “sizin çorabınız yok mu” dedim, “var” dedi, bu kez az sertelerek “niye giymiyorsunuz ya” dedim. “Abi tek çorabımız var, annem de bugün yıkadı çoraplarımızı.” Ey kazandığını kendi parası sanıp da üst üste yığanlar, ey araba üstüne araba, ev üstüne ev alanlar, ey imtihan dünyasını cennet zannedip te ahireti unutanlar, tehdit var tehdit. O biriktirilen paralar pullar ateşten tabaka haline getirilip basılacak size. “Altın gümüş biriktirip Allah yolunda harcamayanları elem veren bir azapla müjdele! O gün bunlar cehennem ateşinde kızdırılıp onların alınları, böğürleri ve sırtları dağlanacak: İşte yalnız kendiniz için toplayıp sakladıklarınız; tadın şimdi biriktirip sakladıklarınızı!” (Tevbe Suresi, 34-35. Ayet Meali) O gün altın gümüştü, bugün paradır, dolar eurodur, altındır, lüks yaşantının getirilerileridir bu bahsedilen. “Hakkım yok mu harcamaya, çalışıp kazanıyorum, benim param” dedin değil mi? Yok kardeşim, Bir tarafta çorabı olmayan, televizyonu olmadığı için EBA’dan dersini bile takip edemeyen çocuklar olacak, bir tarafta temiz suyu ömründe görmemiş Afrikalı insanlar olacak, bir tarafta kaburgası sayılanlar, evinde yiyeceği olmayanlar ve bir tarafta da sen firavun gibi yaşayacaksın öyle mi? Yok öyle bir dünya. O cebine giren senin değildir kardeş, "Onların mallarında isteyen ve istemeyen yoksullar için bir hak vardır." (Zâriyât Suresi 19. Ayet Meali) diyor seni yaratan ve cebine o parayı koyan Allah. İmtihandasın unutma, cennet öbür tarafta. "Bilin ki, zaruri olmayan her bina, sahibine bir vebaldir." (Ebu Davud) Bu hadisi nereye koyacaksın. Ford da seni götürür, altındaki BMW’yi nereye koyacaksın? 3+1 de de oturabilirsin, oturduğun saray yavrusunu nereye koyacaksın? Din, biriktirip yığmaktan men eder bizi çünkü yarının sahibi Allah'tır. “Malın helali hesap haramı azaptır” diyor Hz. Ali. Haram zaten haram, helali ise hesaptır hem de öyle bir hesap ki güneş yaklaştırılmış, insanlar çırılçıplak ve ayakta, içinde yüzülecek kadar ter kaplamış her tarafı. Gölge yok, yeme yok, içme yok. Arafta bekleyenlerin bile "cehenneme gideceksek de gidelim, yeter ki şu bekleme bitsin artık" dedikleri bir bekleme. Hamalın ipinin hesabını veremediği bir hesap günü. Boynuzsuz koyunun boynuzludan hakkını alacağı bir mahşer. Allah'tan korkmuyorsanız biriktirin, yığın, saltanat sürün, lüks içinde yaşayın.