Turizmin ne olduğu, ne işe yaradığı, şehrimize neler katabileceği konusunda bir türlü anlaşamadık. Dışarıdan bakıldığında, anlamasına anladık lakin, hep mi yanlış anladık diye de düşünmeden edemiyorsunuz.
Bu şehrin aynı zamanda turizm açısından zengin olduğu kadar, bizler tarafından henüz keşfedilmemiş bir bölge olduğunu, büyüklerimiz bugüne kadar hep görmezden geldiler!
Mevlana’ya gelenler bize yeter,
Biz bu durumdan memnunuz,
Şurada şu varmış,
Burada bu varmış bizi alakadar etmez!
Laflarının üzerinden uzun yıllar geçti.
Daha sonra;
Geliyorlar gelmesine amma çay bile içmiyorlar, Mevlana türbesinde dua edenler biniyorlar otobüslerine gidiyorlar.
Ne yemek yiyorlar, nede bir gün Konya’da kalıyorlar.
Ömrümüz turist otobüslerini saymakla geçiyor diye serzenişlerde bulunuyorlardı.
Bu şikayetler Mevlana yılına kadar sürdü gitti…
Gerçi o yıllarda da ıskalanan, es geçilen, pas geçilen mevzular olmadı değil!
Meracel Bahreynli, Mecmaül Bahreynli yıllar geçti.
Bir ara 17 gün olan anma programı, on güne indi.
Zafer meydanında Mehteranla birlikte başlayan Mevlana’yı Anma yürüyüşleri, her geçen yıl kısaldıkça, kısaldı ve sona gelindi.
Mevlana’ya dayalı turizm anlayışı, istenilen boyutlara ulaşamadığı gibi, Mevlana ile ilgili programlar, aktiviteler bütün bir yıla bir türlü yayılamadı.
Netice de, Mevlana yılı üzerinden 12 koca yıl geçti.
Beş milyon ziyaretçi bekliyorduk…
İmdadımıza Tarım Fuarı ve onun yanında on binlerce insanın ziyaret ettiği fuarlar yetişti.
Toplamda, üç milyon ziyaretçiye ulaştık.
Ancak, mevcut turizm merkezlerini ve bölgelerini turizme açmak gibi bir arayışın ve gayretin içinde olmamaya adeta özen gösterdik.
*****
Beş yıldızlı otel sayımız arttı. Doluluk oranları belirli zamanlar dışında “aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın” havasında seyretti.
Yıl bazında şehrimize gelen ziyaretçi sayısında artılar ve artışlar olduysa da, şehir olarak, her programı “hasat zamanı” anlayışından kurtaramadık!
2019 yılının ilk yarısına ulaşmakta olduğumuz şu günlerde, “Turizm merkezi, turizm bölgesi” gibi açıklamalar dikkat çekiyor.
Çumra Belediye Başkanı Halit Oflaz ve Hüyük Belediye Başkanı Mehmet Çiğdem’in turizm ağırlıklı açıklamaları sevindirici.
Çumra’da Çatalhöyük, Hüyük’te Sonsuz Şükran Köyü gibi alternatif ve oldukça ilgi çeken turizm merkezleri ve bölgeleri bulunuyor.
Çatalhöyük, dünyanın en ince ayrıntısına kadar bildiği,
Bizlerin “gelen gelsin, bilen bilsen bana ne!” dediği,
Böyle dediği için de,
Yoluna, konaklamasına ve diğer hizmet sektörlerine fazla ilgi göstermediği eşine az rastlanan bir turizm bölgesi.
Sonsuz Şükran Köyü’nün mimarlarından biri olan,
O dönemde Hüyük-Çavuş Kasabası Belediye Başkanlığı görevini yürüten Mehmet Çiğdem, artık Hüyük Belediye Başkanı.
Hüyük, pek yakında Beyşehir kadar hareketlenirse, renklenirse ve şenlenirse kimse şaşırmasın.
Konya’ya gelen ziyaretçilerin, ziyaret edecekleri adreslerden biri de Hüyük olacak…
*****
Selçuklu Emiri Sadettin Köpek tarafından inşa edilen Zazadın Hanı Konya’nın bir başka ilgi çeken köşesi. Konya kültürüne hizmet edenlerden biri olan Hikmet Çetiner kardeşimiz, sanıyorum Zazadın Hanına değişik bir ivme kazandırırken, Konya turizmine değişik bir renk katacak.
Konya’da nefes alacak, nefeslenecek, stres atılacak, rahatlanacak, gezmekten ve dolaşmaktan keyif alınacak turizm merkezlerinin sayısı yabana atılamayacak kadar çok.
Kilistra şu anda Meram İlçemizin sınırları içerisinde…
Yolu eh işte babından…
Kalınacak ve yemek yenecek bir yeri yok!
Kilistra ilgiye ve alakaya kavuşmayı bekliyor!
Tabi ki, yeşil Meram’da…
Meram’ın deresi, Meram’ın o emsalsiz güzelliği, Gedavet rüzgarlarının tatlı tatlı estiği o güzel havası yakalanamaz mı?
Meram kaybettiği o güzelliklere kavuşmaya hasret!
Nasreddin Hoca, Akşehir’de ortada göl filan kalmadığı için kanallara maya çaldırdığımız, Festivalden festivale aklımıza gelen bir başka değerimiz!
Yerköprü şelalemiz var, Bozkır’da Zengibar kalemiz var, Hadim’de Antik Astra şehrimiz var, Konya’ya gelen ziyaretçileri soluklandıracak, günlerce anlattıracak, en az birkaç gün misafir edecek imkanlarımız var.
Karapınar’daki Meke gölü, dünyanın nazar boncuğu denilen bir özelliğe ve güzelliğe sahip. Meke gölü her kurak dönemde, yok olma tehdidiyle karşı karşıya…
Sille, Selçuklu Belediye Başkanları Adem Esen ve Uğur İbrahim Altay’ın gayretleriyle, Konya’ya, Meram’ı unutturdu.
Sille; tarihiyle, kültürüyle, sanatı ve sanatkarıyla, barajıyla, mağaralarıyla, tabii güzelliğiyle, butik otelleriyle, işletmeleriyle ve güler yüzlü insanlarıyla, Konya’nın vazgeçilmez bir turizm bölgesi.
Konya’da bulunan turizm merkezleri ve bölgeleri Sille kadar şanslı değiller!
Konya, tarihi ve turistik mekanlarıyla bir rüya şehir olsa da, şehrimiz henüz gerçek anlamda ve ciddi bir turizm rüyası görmüyor, henüz böyle bir heyecanı yakalamış gibide gözükmüyor!
Bu şehirde yeni rüyalar görenleri dinlemek lazım. Rüya görenlere hayır olsun diyenimiz, ufku olana tahammülümüz, fikrini söyleyeni dinleyenimiz olmalı!
News
Yazarlar
Yazarlar
Yazarlar
Yazarlar
Yazarlar
Yazarlar
