15 Temmuz uçurumun kenarından döndüğümüz gün. Türk Milletinin Demokrasisine, Cumhuriyetine, devletine, Cumhurbaşkanına ve hükümetine ölümüne sahip çıktığı gün.
15 Temmuz; siyasette, iş dünyamızda, devlet kurumlarımızda ne denli büyük bir tehlike ile iç içe olduğumuzu da gösterdi.
Şehrimizde de devlet kurumlarından, Belediyelere, Özel Sektöre varıncaya kadar temizlik sürüyor.
15 Temmuz’da İl Emniyet Müdürümüz Mevlüt Demir’in FETÖ Terör Örgütüne verdiği cesurca ve kahramanca cevap göğsümüzü kabarttı.
Sayın Müdür, Sayın Vali tarafından ödüllendirildi.
Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin, cesur kararlarıyla, Üniversitesini saran zehirli sarmaşıkları ayıklama konusundaki kararlılığıyla mücadele yapılacaksa böyle yapılmalı, böyle olmalı dedirtti.Şehrin ve kamuoyunun takdirine mazhar oldu.
Demokrasi nöbetleri, demokrasi meydanı haline gelen, özellikle Mevlana Meydanına tarihi bir hüviyet kazandıran oldukça harika atmosferiyle Konya’ya ayrı bir renk ve heyecan katarken, “Birlikte Konya’yız” nasıl olunur, nasıl sağlanır, nasıl gerçekleştirilir, istisnasız her gece ayrı bir tekrar şeklinde bizzat Konya halkı tarafından anlayanlara ve anlamayanlara duyurulur der gibi anlatıldı.
Mevlana Meydanında, Başkanlarımızla, Vekillerimizle, selfie çekemedik,yan yana bir poz veremedik diyen kalmadı.
15 Temmuz-10 Ağustos 2016 tarihleri arasında, Başkanlarımız, Vekillerimiz halkın arasındaydılar.Sanırız, halkın sevdikleri insanları yanlarında neden görmek istedikleri daha iyi anlaşılmıştır!
15 Temmuz’u takip eden günlerde, Konya’ya Doğu ve Güneydoğu’da şehit düşen Konya’nın evlatlarının şehit cenazeleri gelmeye başlamıştı. Ne yazık ki, garip ve mahzun bir şekilde, az sayıda kalabalıklarla toprağa verildiler.
Mevlana Meydanını her gece dolduran yüz binin üzerinde ki insana, o meydandaki dev sahneden,elinden mikrofon hiç düşmeyenler bir kez olsun“Konyalılar! Şehidimiz var, yarın şurada olalım!”diyemediler.
Böyle bir anons hiç yapılmadı.
İşitilmedi, duyulmadı. Bu manzara hiçbirimize yakışmadı!
Meydanlar ayna gibidir sevgili okurlar. Meydana bakan aynaya bakar gibi, ne oluyor, ne bitiyor hemen her şeyi görür, fark eder.
Meydan yalan söylemez!
Eğriyi-büğrüyü, doğruyu aynen verir.
Hele elinizdeki telefonlar Iphone ve ayarı ise…
Yani görüntü kalitesi oldukça yüksekse…
Kiminle yan yana dursanız, kiminle selfie çekseniz, niyetiniz, maksadınız, hayaliniz, nelerin peşinde koştuğunuz ayan-beyan ortaya düşüverir.
Niyetlerin, ikbal hesaplarının, beklentilerin, terfi hayallerinin, az biraz yükselmenin kime ne zararı var diye düşünenlerin aksi sedası vurur meydanlara…
Ah Mevlana Meydanı ah!
Nelere şahit olmadın ki!
Eskiler, meydanlar Pazar gibidir derlerdi. Ve de eklerlerdi tabi ki….”Pazara, pazara aman gelme nazara!”
Meydana çıkınca, nazara gelende olur, nazar edende, nazarların isabet etmedikleri de!
Meydan, ispiyoncuları, iftiracıları, sinsileri, içten pazarlıklı olanları, birilerine takıp-takıştırmayı sevenleri, dedikoducuları, laf taşıyanları, yalakaları, poz vermediği önemli insan kalmayanları da gösterir.
Büyüklerimiz, görene demişler!
Meydanların bambaşka bir atmosferi vardır. Hele ki o meydan Mevlana Meydanı gibi ayrıca manevi bir atmosfere de sahipse, o meydanda içten, gönülden, hiçbir beklentisi olmadan konuşan insanlar parlar gider!
Parlamak için yırtınan ve çırpınanlarda ne oluyor, neler oluyor diye dövünür durur.
15 Temmuz’dan sonra yıldızı parlayanlar oldu, yıldızı parlatılmaya çalışılsa da, parlayamayanlar da…
Meydan analizi yapanların en fazla dikkatini çeken görüntüler, “Gör beni, görün beni…” ana başlığı içerisinde toplanan insanlardı.
Bu insanlar, her gece paylaşım rekorları kırdılar.
İçlerinde gözden düşenler, hatırlanmak isteyenler, birilerinin hafızasına kazınmak, ilk anda akla gelmek isteyenler o kadar çok dikkat çektiler ki, onların maksadını anlamayan kalmadı!
Adeta demek istiyorlardı ki;
Gör beni!Görsenize beni!Görün beni!Gör be beni!
Hey!…her gün buradaydım, gördünüz değil mi beni!
Bütün meydanlardaydım görmediniz mi beni?
Mevlana meydanında Başkanlarla karelerdeydim görmediniz mi?
Vekillerle yan yana kaç kareyi paylaştım fark etmediniz mi?
Maile geldik, hanım ve çocuklarla demokrasi nöbetlerinde beni görmeyen kalmadı, görmüş olmalısınız artık değil mi?
Önemli olan görmesi gerekenler ne düşünüyordu, ne düşünecekti, ne yapacaktı, onu da önümüzdeki günler gösterecek!
Uyuyan dev Atatürk’ü öne çeken kazanacak!
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.