MAZİDE KÖYÜN KIZLARI

Sizin köyün kızlarında bir sır var; başka

İhanet nedir bilmez; sadıktır vefaya aşka

Haya var sözünde-özünde bilmez sulu şaka

Hikmeti nedir bu halin; söyle muhtar bey!

Güneş doğmaz üstüne seherde başlar işine

Çilekeştir yorulmaz; adamış kendini ailesine

Ya hayır söyler-ya susar; sahiptir diline

Hikmeti nedir bu halin; söyle muhtar bey

Güneşe-soğuğa-rüzgara-yağmura aldırmaz

Özü-sözü-gözü aynıdır; insanı kandırmaz

Hile bilmez hakkına razı; Hak’tan ayrılmaz

Hikmeti nedir bu halin; söyle muhtar bey

Baharda canlanır tabiat; açar gelincikler

Salınır yüzünde zülüfler; sanki sümbüller

Coşar da tatlı dilleri; söylenir yanık türküler

Hikmeti nedir bu halin; söyle muhtar bey

Orak sallar ekine tarlada; kızarır al yanakları

Gölgelenir ardıç altında; sanki konakları

Kitaptır okursan yüzünü; yansıtır mutlulukları

Hikmeti nedir bu halin; söyle muhtar bey

Sırma saçları kalem kaşları ceylan gözleri

Bir bakışta vurur tâ yürekten; yakar gönülleri

Bekler delikanlılar; çeşme başı durak yerleri

Hikmeti nedir bu halin; söyle muhtar bey

Aşığın aşkının mesajı verilir bir ıslık sesiyle

Maşuk’un cevabı; elinde sallanan mendiliyle

Aşınır yolları çeşmenin; sırtında su testisiyle

Hikmeti nedir bu halin; söyle muhtar bey

Ayşe’ye aşkını duyurur, delikanlı annesine

Der; “isteyin bana Ayşe’yi gidin de ailesine”

Kavuşur gönlünün gelinciği; biricik Ayşe’sine

Hikmeti nedir bu halin; söyle muhtar bey

Davullar vurulur sazlar çalınır düğün kurulur

Akrabalar ahbaplar toplanır, sofralar kurulur

Gelinin sultanlık makamı at üstünde kurulur

Hikmeti nedir bu halin; söyle muhtar bey

Tabiat gibi doğaldır; saftır köyüm ve köylüm

Kökü çınardır bilir özüne sadıktır köylüm

Dede-nine-anne-baba-torun büyükaile köylüm

Buymuş hikmeti meğer; anladım muhtar bey