Oruç; aç kalmak değildir.
Oruç, açlığın zorluğunun anlaşılması içindir.
Oruç; zenginlere sofra kurup, onları doyurup sonra da çok sevaba girmiş gibi keyiflenmek hiç değildir.
Oruç; garibanı, yoksulu, yıllardır sofrasına et, zeytin, peynir, sucuk, pastırma koyamamış olanı ağırlamak ve onlarla paylaşmayı bilmek içindir.
Oruç; dışarıda kağıt toplamak için didinen, yaz, kış, yağmur, kar demeden çöpleri karıştıran, evinde kuru ekmeğe razı olanları marketten yapacağı alışverişle sevindirerek bir gece için de olsa bir aileyi ve o ailedeki çocukları mutlu edebilme zevkini tadarken oturduğu iftar sofrasında orucunu içine sine sine açabilmeyi öğrenmek içindir.
Yıllarca kendine Müslüman olanları tanıdım. İftar sofralarına hep zengin akrabalarını, zengin, karnı tok sırtı pek dostlarını, bir gün belki işim düşer diye siyasal ortama yakın kişileri davet ettiler. Bir kez bile dönüp bakmadılar çevrelerine!
Kaç çocuk bu gün aç yattı?
Kaç işsiz baba bu gün evine aş götüremedi?
Umurlarına bile gelmedi.
Komşusu aç mı? Komşusu tok mu?
Asgari ücretle 7 nüfus nasıl doyar?
Küçük esnaf; boyacı, simitçi ramazan geldi diye sevinebiliyor mu?
Evine bir kilo et götürebiliyor mu?
Tarım ülkesi olan yurdumda tarım bitirilirse,
Hayvancılıkla Orta Doğu’da söz sahibi olması gereken yurdumda meralar heba edilirse,
Zeytin ağaçları ile dolup taşarken dağlar, bayırlar tüm ağaçlar kökünden sökülüp oteller zincirine feda edilirse,
Bereketli topraklarda sebze, meyve üretimine son verilerek köylüye devletçe arka çıkmak ve destek olmak varken, köstek olup arazi mafyası ile el ele vererek yerli ürünler yok edilirse,
Üç yanı denizlerle çevrili yurdumda balıkçılığa arka çıkılmazsa, balık avcılığı sıkı takiple düzene konulup, balık türlerimiz korunup yine devlet desteği ile her vatandaşa ucuz balık yedirilmiyorsa,
Göller kurutuluyor, akarsuların yolları kesiliyor, derelerin yatakları inşaata açılıyor, köylü işsizlik ve desteksizlikle şehirlere gelerek köyünün efendisi iken şehirlinin uşağı oluyorsa,
Yerel yöneticiler herkesin özellikle kutsal günlerde, bayramlarda evlerinde tok yattıklarında emin değilken, iftar davetleri sunuyorsa,
Seçilince kendini milletin üstünde görenler; verdikleri ziyafetleri, milletin parasıyla göstere göstere manşetlere taşıyor, ekranlarda utanmadan, sıkılmadan milyonlarca aç ve yoksul varken sunabiliyorsa, bu ay yoksul için azap ayıdır.
Bir ay boyunca yiyecek reklamları sunanlar hiç düşünmezler mi onu alamayan, ulaşamayan minicik kalpler neler hisseder?
Akşama kadar sözde nefsini terbiye için oruç tutuyorum diyenler, sokaklarda susuz kalmış, dili bir karış dışarıda, tüyleri dökülmüş hayvanlar için dükkanlarının, evlerinin önlerine bir kap su koymayı bir kap yemek koymayı akıllarına getiriyorlar mı?
Tanrı hiç kimseye eziyet etmek için açlık ve susuzluk çektirmez.
İnsan olduğunuzu, bencillikten arınmanızı, paylaşmayı bilmenizi, önce kendinizde açlığın ve susuzluğun acısını hissetmenizi, iftar sofralarında her lokmada kimler bu nimetlerden yoksun diye düşünebilmenizi sağlamak için olmasın?
İşte bu duyguları ancak yaşayarak öğrenmenizi isteyen Yüce Tanrı, yarattığı her canlıya yardım elini uzatmanızı bekliyor.
Anlayacağınız bu bir sınav.
Bir ay boyunca bakalım kim bu sınavı başarı ile verecek ve yalnızca kendine Müslümanlık taslamayacak!
Ramazan’a veda ederken…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.