Günlük tartışmalarda kamu kuruluşları ve yönetenleri, çalışanlarıyla ilgili kamuoyunda pek çok bilgi yer almakta, tartışılmaktadır. Üstelik siyasetle ilgilisi olduğu için kolayca hizipleşme haline gelebilmektedir. Bir de idari vesayet konusu var ki, üzerinde bazen tartışılmaktan çekinilmektedir. Bununla beraber yönetimle ilgili halkın algısı beklentileri ve şikayetleri kamuoyu araştırmalarında bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır.
Halk demokrasilerde teorik olarak seçimlerle siyasi iktidar üzerinde denetim gücünü kullanmakta, oy verme/me ile hükümetler cezalandırılmakta veya mükafatlandırılmaktadır. Bundan bürokrasi de nasibini almaktadır.
Denetimler yargı, mali ve idari denetim olarak ayrılır. Bunların her biri ile ilgili düzenlemeler yasalarla yapılır.
Denetimlerin kamu gelir ve giderlerini ve diğer kamu kaynaklarını korumak, verimli kullanımlarını sağlamak, şeffaflığı sağlamak, piyasayı bozmamak gibi birçok siyasi, iktisadi ve ahlaki amaçları vardır. Tabii ki vicdani denetim yani ahlaki sorumluluğun yeri ihmal edilemez. Ama hiçbir sistemde hukuki denetim olmadan konu ahlaki denetime bırakılamaz. Bunun için İslam literatüründe “Kur’an denetimi ile sultanın denetimi” birlikte zikredilir.
Yönetimler genellikle denetime karşı çıkarlar, bunun gerekçelerini de uydururlar. Ama tüm denetimler iktidar sahiplerine sorumluluklarını hatırlatır ve hatalı davranışlarına engel olur, onların istikamette kalmalarını sağlar. Ayrıca “tarih” en büyük denetim zeminidir.
İdarenin/yönetimin faaliyetleri ve işlemleri yazı ile tu(ğ)ra gibidir; bir yönüyle işlemlerin yani faaliyetlerin yasal düzenlemelere uygun olup olmadığını yani idari denetimi ilgilendirirken diğer yönüyle gelir ve giderlerin ve mal varlıklarını yani mali denetimi kapsamaktadır. Burada hukuki denetimle yerindelik denetimi hatırlamakta fayda vardır. Günümüzde dünyasında bunlarla ilgili mekanizmalar oluşturulmuştur. Ancak bunlar arasındaki ilişki ve bağlarda sıkıntılar görülebilmektedir.
Kurallar oluşturulurken gerçek hayata uyumlu olmalarına dikkat etmek, gerçek hayatla ilgisi olmayanları düzeltmek gerekiyor. Aksi takdirde “kılıfına/kitabına uydurma” güvensizliğe kapı araladığı gibi, sorumlulukları da ortadan kaldırmamaktadır.
Aslında yapılan işlemlerde ilk şart, usule riayet edilmesidir. Bu sebeple usul esastan önce gelir denilmesi yerindedir, bir de acelecilik… Acelecilikle ihmali karıştırmamak gerekir.
Personel seçimi, personelin çalıştırılması, kontrolü, oturulan makamların çiftlik olarak görülmemesi, şeffaflık, hesap verebilirlik önemlidir.
“Emaneti ehline vermek” en çok üzerinde durulan konudur. Eğer bir yerde olumsuzluk varsa, orada önce emek olup olmadığına bakmak gerekiyor.
İdari denetimin iç ve dış denetim ile yapılması bunun mali denetimle takibi ve bu iki denetim işlevinin koordinasyonu kaynakların verimli kullanılması da çok önemlidir.
Yatay ve dikey koordinasyonun sağlanması, Farklı yönetim kademeleri arasında dikey koordinasyon, aynı yönetim kademeleri arasında ise yatay koordinasyon oluşturularak ben merkezci, hesap vermekten kaçınan ve şeffaf olmayan yönetimler yerine işbirliği içinde çalışabilen yapıların kurulmasında kültürel etkilerin önemi vardır.
Siyaset-bürokrasi ilişkilerinin değerlendirilmesi ve sağlam zemine oturtulması gerekir. Burada kültür problemi, algı meselesi, iç kontrol-denetim, risk yönetimi, mevzuata uyum gibi konular da gündeme gelir.
Denetimle ilgili bir başka mesele uluslararası resmi veya gayri resmi kurul ve kurumların denetimleri veya görüşleridir.
Hem kamu kurumlarında hem de kamunun öze sektör üzerindeki izleme, gözlem, değerlendirme ve yaptırımlar önemli boyutlara ulaştığından denetimler uzmanlık istemektedir.
SİYASİ ATMOSFER DEĞİŞİYOR MU?
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.