Kalıplarımızdan kurtulmak

Değerli okurlarım, ideoloji farklılıklarının bizi biz yapan bir olgu olduğunu kabullenerek yazımın devamını okumanızı sizden istirham ediyorum. İdeolojik düşüncelerimiz geçmişten günümüze gelen genellikle aile veyahut da sosyal çevre ile kazandığımız görüşlerden oluşmaktadır. İdeolojik görüşlerimizden ötürü zaman zaman bulunduğumuz sosyal hayatımızda ötekileştirmelere maruz kalmış dahi olabiliriz. Toplum ritüellerimize baktığımız zaman konuşma, diksiyon, hitabet ve tabirimi maruz görmenizi isteyerek “konuşma adabı” hususunda eksik olduğumuzu kabullenmemiz gerek. Karşımızdaki insanın ne söylediğini anlamak, sözlerini kendi kafamızda tartarak şöyle bir tarafa bırakıp, biraz sonra bizim ne söyleyeceğimizi düşünmekten öteye gidemiyoruz. Karşıdaki kişiyi şahıs olarak değerlendirmekten çok fanatik bir şekilde takım tutar gibi savunduğu siyasi görüş ile karşımızdaki insanda bir yargıya varıyoruz. Kendimi akil insan olarak görmüyorum lakin biz bu durumları objektif bir şekilde eleştirmekten kaçtığımız müddetçe toplum kimyası, eleştirdiğimiz durumlar, artarak ve katlanarak devam etmeye mahkum kalacaktır. Biraz önce bahsettiğim gibi takım tutar gibi siyasi parti veyahut ideolojik bir görüş savunanlar, 1980-1990 arasındaki tahsil süreçlerini tamamlamış insanlar olduğunu gözlemlemek çok zor olmasa gerek. 12 Eylül’ü görmüş zamane gençliğinin savunuculuğu işte tam da bu olaylar üzerine şekillenmiştir. Tıpkı şu an Suriye’de olduğu gibi bölgesel yönetimler, ülkemizde 1980’li yıllara baktığımız zaman şehirlerimizde bölgeler bazında gerçekleşmekteydi. Bu yıllarda, bu bölgelerde sağcı-solcu portföyünde sert kutuplaşmalar yapıldığından ötürü bugün orta yaş diye tabir edilen nesil ve bu neslin yetiştirdiği gençlik, halen daha bu sert kutuplaştırmaları farkında olmadan devam ettirmektedir. Toplumumuzdaki her bir fert kendi düşüncesini karşı tarafa dayatma yolu ile sürekli olarak çalışma sürdürmeye devam ediyor ve bu dayatmalar artık farklı bir boyut kazanmış durumda. Telefon rehberlerimizdeki herkese attığımız toplu mesajlarda, sosyal medya paylaşımlarında dahi kendi ideolojik görüşümüzü mutlaka ve mutlaka belli edecek, anekdotlar, imzalar, fotoğraflar ekleyerek paylaşımda bulunduğumuz insanlara tabiri caiz ise göndermede bulunuyoruz. Toplum olarak; bize dayatılan kalıplardan kurtulup karşımızdaki insanı ideolojik görüşlerini bir tarafa bırakarak değerlendirmeye başladığında, konuşma adabı, etkili iletişim hususlarında ehil olduğumuz zaman, saygı, hoşgörü gibi bize özgü uzlarımızı sahiplendiğimiz taktirde, refahımız artacağı, siyasi kavgaları bir tarafa bırakarak insana insan olarak davranmaya başlayacağımız aşikardır.