Konya
°C
Yeni Meram

İKTİSAT OKURYAZARLIĞI

İKTİSAT OKURYAZARLIĞI- Adem ESEN- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
31.12.2021 01:20
30.12.2021 17:21
0
2021
ABONE OL

Okuryazarlık bir dilde asgari ölçülerde okuma ve yazma yeteneğini ifade eder. Sıkça kullanılan finans okuryazarlığı “Bireylerin bütçe yapma, tasarruf, borç alma ve yatırım gibi anahtar finansal kavramlar hakkında bilgi sahibi olmaları ve bu bilgileri kararlarında kullanabilme becerisidir.” (https://foy.tbb.org.tr/finansal-okuryazarlik-nedir)
Salgın hastalık sonrasında emek ve mal piyasalarındaki hızlı değişmelerle fiyat artışları yani enflasyon ile kurlarda ve altın fiyatlarındaki hızlı yükselme ve inmeler gündemi oluşturuyor. Televizyon programlarında tartışmalar daha ziyade bu konulara yoğunlaşıyor. Bazı kişilerin a’dan z’ye her şey hakkında yorum yapma yeteneğine (!) sahip olduklarından sözlerimiz onlara değildir. Zira bazı yorumların ilk cümlesinde aslında taraf olunan grup ve buna göre yorumlar yapılıyor. Herkesin konuştuğunda bazı gerçeklikler vardır. Ama dikkatimizi çeken husus, iktisat okuryazarlığının seviyesidir.
Küçük yaşından itibaren altın ticareti ile uğraşan ve belli başlı piyasalarda çalışan bir kuyumcuya genel iktisadi durumu sorduğumuzda, altın fiyatlarına odaklaşarak analiz yapıyor. Tekstille uğraşan diğer bir işadamı kendi alanını değerlendiriyor, bir diğeri gıda sektöründen… Hatta öyle değerlendirmelere tanık oluyoruz ki, bunlardan piyasanın ne kadar girift ve karmaşık yapıda olduğunu anlıyoruz. Kendi sahasını iyi takip edenler risklere karşı daha mukavemetli ve başarılıdır.
İktisat analizleri adeta tıp biliminde doktorların çalışmalarına benziyor; artık bir alanın çok detaylarını çalışan uzmanlar var. Devlet birimlerindeki her düzeyden bürokratlar konumlarına göre iktisadi konulara bakışları farklıdır. Bir maliyeci ile dış ticaret uzmanının görüşlerini kolayca fark etmek mümkündür. Bunun bir benzeri, ormana bakmak ile ağaca bakmak gibidir. Yani bütüncül makro bakış ile birim itibariyle mikro bakış farklıdır, ama birleşilen noktalar da vardır.
Nasıl insan vücudu çok karmaşık olduğundan farklı tıbbi uzmanlık alanlarını gerektiriyorsa, günümüzde iktisat okuryazarlığı da buna benziyor. Bir yanda bu alanda eğitim ve araştırma yapan akademik camia, diğer yanda da bu muameleleri fiilen gerçekleştirenler… Birincilerin yaptığı ilmi (bilimsel)dir, teoriler kullanılır; diğeri ise pratiktir, iktisadın sanatı icra edilir. Bu alanda kitapları, yayınları olan bir akademisyenin görüşleriyle iktisadi sorunlar hemen çözülür, denilemez. Hele iktisat politikaları uygulanırken yaşanılan siyasi, sosyal şartlar, halkın beklentileri, kitlelerin yönelimleri asla ihmal edilemez. Sanayileşme ve getirdiği sonuçlar iktisat, işletme ve finans alanlarını birer bilim dalı haline getirmiştir. Bu alanda araştırma merkezleri ve fakülteler-üniversiteler kurulmaktadır. Bu da konunun ciddiyetini gösterir. Bir işadamı çok başarılı, çok para kazandı diye iktisada hakim olduğunun söylenmesi zordur.
Bir zamanlar gazetelerde bir haber çıktı; üst düzey bir siyasetçi asgari ücret rakamlarını belirlemek üzere büyük patronlarla toplantı yapmıştı. Oysa asgari ücret gibi önemli bir düzenlemenin muhatabı sadece ülkenin zengin işadamları olmamalı, işçi sendikaları ve yoksullukla uğraşan sivil toplum örgütleri de olmalıydı. Nitekim anayasal bir kurum olan Ekonomik ve Sosyal Konseyin işlevi budur.
Günümüzde büyük şirketler iktisat ve finans konularını günlük takip eden uzmanlar istihdam etmektedir. Güçlü bankalar ve yabancı şirketler bu konuda daha dikkatli davranmaktalar. İşadamları derneklerinden ulusal düzeyde olan birkaçı dışında yeterli donanıma sahip çalışmaları pek yoktur; pek çoğu el yordamıyla ya da birkaç kişinin yönlendirmesiyle hareket etmektedir. Bunların kadrolarını güçlü uzmanlarla takviye etmeleri gerekir. Veri uzmanları, analistler ve ciddi raporlarla üyelerine ve topluma yol gösterebilirler.
Çağımıza serbest piyasa ekonomisi hakimdir. Ama bunun işleyişi ülkelerin kültürlerine göre değişmektedir. Fiyatların ve ücretlerin yukarıya doğru kolayca çıkıp aşağıya doğru kolayca inmemesi (rijit olması) tarih boyunca çok görülen tespitlerdir. Yine düşük değerli paranın değerli parayı kovması görülür.
İktisat bilimi pozitif (mevcut hali tespit) ile normatif (olması gereken) şeklinde başka bir ayrıma tabi tutulur. Bazı analizler yapılırken, olması gerekenler kastedildiğinden değer yargıları da ifade edilmiş olur. Ahlak manevi değerler, iktisat maddi değerler ilmidir. İnsan da bunların hedefidir.
İktisadı dini normlarla yorumlama konusu ayrı bir derinliğine tartışılması gereken husustur. Burası mayınlı bir alandır. Zira uyulması gereken temel kurallar var, diğer yandan değişen hayat şartları... Bunları bir araya getirmek kolay bir iş değil. Bu alanda eskiye ve pozitivizme saplantılara aynı anda şahit oluyoruz. Yani zıt kutuplar… Belediye başkanlığımızın ilk yıllarında holding denilen çok ortaklı şirketler Konya’da epeyce fazlaydı. Bir gün nurani yüzlü, beyaz ve uzun sakallı bir zat ziyaretimize geldi. Herhalde bir şirketle ilgisi vardı. Söz yatırım kararlarına gelince, holdingin yönetim kadrosu bu zata sorarmış; o da istihare yapar, rüyasında beyaz veya yeşil görürse yatırımın hayırlı olacağını, siyah veya karmaşık görürse yatırımın hayırlı olmayacağını söylermiş. Bunun üzerine ben de “yatırım konusunun fizibilite hazırlama ve bilimsel bir konu olduğunu” söyleyince aramızda soğuk bir hava esmişti. O şirketlerin sonuçları belli… İktisat rasyonelitedir, ama insanla ilişkili olduğundan ahlaktan da aykırı değildir. Zira zihniyet dünyasıyla ilgilidir. Bu dünyada aynı nasları okuyanlarda farklı fikirlerde ortaya çıkabilir. Hele günümüz iktisat ve finans dünyası hakkında kanaat serdetmek için muhakkak ki, bunları güncel kaynaklarından öğrenmek gerekir. Yoksa insansız hava araçlarına karşı kılıç-kalkan oyunu oynamak gibi olur.
İktisadi analizler sağlam bilgilere ve verilere dayalı olmalıdır. Kem aletle kemalat olmaz, denilir. Yani insan ustalığını göstermesi için kullandığı araçların da nitelikli olması gerekir. Bunun için güvenilir veriler gereklidir. Hem firma hem de ülke bazında bunun önemi büyüktür.
İktisadi sorunları tespit ettikten sonra bunların çözümü yani teşhisten sonra tedavi nasıl olacaktır? Bu da ayrı bir konudur. Bazen cerrahi bazen de estetik bir işlem gerekebilir.
İktisat bilgilerinin kullanılma amacı da çok önemlidir. Bir iktisatçı fıkrasıyla bitirelim: Bir sınava çağrılan istatistikçi, matematikçi ve iktisatçıya, “iki kere iki kaç eder?” diye sorulmuş, istatistikçi “iki kere iki yüzde on-onbeş artı veya eksiyle dört eder”; matematikçi “kesinlikle, iki kere iki dört eder” diye cevap verir. Sıra iktisatçıya gelince, odanın perdelerini kapatarak “kaç olmasın istiyorsunuz?” der.

HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.