Konya HAFİF YAĞMUR
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
TORKU BİSKÜVİ

Hafta Sonu Esintileri

Hafta Sonu Esintileri-Rıdvan Bülbül-Yeni Meram Gazetesi

■ Yükün dürüstlükse gücün düşer belki ama, başım düşmez. (Kızılderili Atasözü)
***
■ İlla birini seveceksen, dışını değil içini seveceksin!
Gördüğünü herkes sever,ama sen “göremediklerini seveceksin.”
Sözde “değil” “özde” istiyorsan şayet, “Ten’e” değil “Can’a ” değeceksin..
(Hz.Mevlana)
■ Ey Sevgili…
Güneşte benden uzakta, ay’da…
Ama hiçbir sabahım güneşsiz, hiçbir gecem ay’sız geçmiyor…
Tıpkı yüreğimin Senden vazgeçemediği gibi…
Tesbih gibi çektim, Seni…
Gelir, gelir, gelir diye…
(Hz.Mevlana)

Şems-i Tebrizi ve Aşk
■ Sevmeyene karınca yük, sevene filler karınca.
Dağı bile taşır insan âşık olup inanınca.
(Şems-i Tebrizi)
■ Sevmek bu kadar güzelse, kim bilir sevmeyi yaratan ne kadar güzeldir.
(Şems-i Tebrizi)

Âşıkların dizelerin de aşk;
■ Maharet güzeli görmektir,
Sevmenin sırrına erebilmektir.
Cihan, âlem herkes bilsin ki,
En büyük ibadet sevebilmektir.
(Yunus Emre
■ Benim sana verebileceğim
çok bir şey yok aslında…
Çay var içersen,
Ben var seversen,
Yol var gidersen…
(Aşık Veysel)
■ Sevgi dünyasına yalan giremez
Gönülden sevmeyen hakka eremez
Bakar ama perdelidir görmez
Perdeyi yok eden sevgidir sevgi.
(Neşet Ertaş)
■ Gönül çalamazsan aşkın sazını
Ne perdeye dokun, ne teli incit,
Eğer çekemezsen gülün nazını
Ne dikene dokun, ne gülü incit…
(Aşık Hüdai)

Kim kimi sever?
■ Beyaz karayı, sinek yarayı
Zengin parayı sever.
Yemek tuzu, rakı buzu,
Maymun muzu sever

■ Ördek kazı, güzel nazı
Aşık sazı sever
Kuş darıyı, çiçek arıyı
Erkek karıyı sever

■ Ana çocuğu, çoban gocuğu
Yumurta sucuğu sever
Ocak közü, kirpik gözü
Ozan sözü sever.

■ Garip sılayı,yiğit halayı,
Tencere kalayı sever
Davul zurnayı, avcı turnayı
Deve hurmayı sever.

■ Alın kelini, cömert elini
Cimri dilini sever.
Çöl yağmuru, çizme çamuru,
Oklava hamuru sever.

■ Tembel yatmayı, geveze atmayı,
Pazarcı sakmayı sever
Şişe tıpayı, şarap kupayı,
Eşek sopayı sever.

■ Ebe bebeği, kahve dibeği,
Çengi göbeği sever.
Memur masayı, ermiş asayı,
Hakim yasayı sever.

■ Haylaz döveni, dalkavuk öveni,
Hergele seveni sever.
Sarhoş dostunu, ayı postunu,
Yaşlı bastonu sever.
■ Hatip lafı, suçlu affı,
Açıkgöz safı sever
Mektup pulu, zampara dulu
Tanrı kulu sever.

Dize dize aşk;
■ Sevmek devam eden en güzel huyum.
Cahit Sıtkı Tarancı
■ Sevmek nokta almaz çocuklar,
Sevmeye nokta koyan sınıfta kalır.
Onun virgülleri vardır çocuklar,
Sevmek noktalanmaz; o noktadır…
(Özdemir Asaf)
■ Sen yeter ki içinden de olsa bir ‘Seni seviyorum’ de;
benim kulaklarım çınlasın kâfi.”
(Cemal Süreya)
■ Ben aşk nedir bilmem eski kafalıyım. Bir seni bilirim, bir de adın geçince sıkışan kalbimi. (Attila İlhan)
■ Çiçek Sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir.
Ve her şeyi
Öğrendiğin kadar bilirsin,
Bunu da öğren.
Sevdiğin kadar sevilirsin.

Biliyorum suçluyum ve razıyım cezama.
Çalmadım, öldürmedim..
Ama daha kötüsünü yaptım.
Ne yaptım biliyor musunuz?
Tuttum insanları sevdim.
(Can Yücel)
■ Sev beni, bir dağ gölgesi kadar sev”
(Turgut Uyar)

Sevmek ve sevilmek
Sacha Guitry’e sordular:
“Dünyada en güzel şey nedir?”
“Sevmek…”
“Ondan sonra?”
“Sevilmek…”
“Neden sevmek, sevilmekten güzel?”
“İnsan sevdiğine, sevildiğinden ziyade emindir de ondan.”

■ Yorgunum, hiçbir şey biImiyorum, tek istediğim, yüzümü kucağına koymak, başımın üzerinde doIaşan eIini hissetmek ve sonsuza dek öyIe kaImak.. (Franz Kafka)

Hz. Mevlana şems-i Tebrizi’ye söylemiş;
■ Ya al götür geriye kalanımı ya da gel tamamla eksik yanımı
■ Ah be Dünya sen dönüyorsun onu anladık da, bu insanlar senden daha hızlı dönüyor hem de ortada hiçbir yörünge yokken.
(Can Yücel)
■ Eşeğe semer seçilirken fikri değil ölçüsü alınır. Eşek olursan ölçünü, insan olursan fikrini alırlar. (Anonim)

Haftanın Bercestesi;
İki Berceste: Laf Salatası
* Çıktııık açık alınla. Bu ayın sonunu da getirdik hanım!
* Evreşe’nin yolları daaaar. Adam gibi yürüsene. Ne çarpıyorsun sağa sola hıyaar!
* Sabreden derviş… İstanbul trafiğinde delirmiş!
* Taş gibi hatun diye peşinde koşturdun. Tek taş yüzüğe gelince neden mızmızlanıyorsun?
* Zenginin malı, züğürdün çenesini
yorsun ki. Vergi memurlarının kulağına gitsin hacıııı! (İbrahim Ormancı)
….
Temel ile dursun Amerika’da;
Temel ile Dursun Amerika’ya gitmişler, hemşerilerinin bir kasabada belediye Başkanı olduğunu öğrenmişler. Belediye Başkanı onları uyarmış:
– Kaç kat olursa dikin, kimse karışmaz, burası serbesttir, isteyen istediği kadar kat çıkabilir!
– Yani bir üst kat da çıkabilir miyiz?
Çok sevinmişler, sarmaş dolaş dışarı çıkarlarken Dursun Temel’e sormuş:
“ – Ya kaçak katı sormadık, bir kaçak kat çıkabilir miyiz?”
Dönmüşler sormuşlar, Başkan yanıtlamış,
-Evet çıkabilirsiniz.

Neyzen Tevfik’ten
Neyzen Tevfik’in Doktorların yakındığı ve “Bir hazakat-zedeyim, midemi tıp tepti benim…” dizesini yazdığı sıralar. Bir doktor tanıdığı, karşılaştıklarında konuştu;
“Hala iyileşmedin mi? Muayenehaneye uğra da, bir reçete yazıyım!”
Neyzen’den doktora yanıt verdi;
“Beni azad et! Reçetesiz de ölürüm.”

Bütün ömrünü neyle barışık geçiren Neyzen Tevfik’e sordular:
“Üstad, çalarken mi neşelenirsiniz, yoksa neşeli olduğunuz zaman mı çalarsınız?”
Üstat Neyzence yanıt verdi;
“Ben hırsız mıyım ki, çaldığım zaman neşeleneyim?”

Eşreften taşlamalar;
Şair Eşref’e sorarlar:
– Hicivlerinde niçin isim vermiyorsun,
Kime yazdığın bilinmiyor.
Yanıt çok öz,
– Numarasız gözlük gibi bütün alçaklara tatbik edilsin diye.
……
■ Bazen ağlamak gerekir, açılmak için, bazen anmak gerekir, anılmak için, bazen susmak gerekir, duymak için.
(Şems-i Tebrizi)

Ünlü gülmece ustası ve düşünür Nasrettin Hoca, Konya- Akşehir’de kadılık görevini de yürütürken bir hemşehrisi davası sıfatıyla gelir ve şikayetini anlatır.
Hoca konuyu en ince ayrıntısına varınca dek irdeleyip karara varır;
“Sen haklısın!”
Davacı huzurdan sevinerek ayrılır. Arkasından davalı gelir. Savunmasını dilinin döndüğünce yapar. Hoca kararını verir;
“Sen de haklısın!”
Hocanın katibi şaşırır;
“ Hem davasını hem de davalıyı haklı çıkardın, bunun hikmeti var mı? Hem davalı, hem de davacının birlikte, haklı oldukları acaba nerede görülmüştür?
Hoca gülümseyerek katibine döner ve der ki;
“Ne desem bilmem, sen de haklısın galiba! ”
Ol hesap! İktidarla muhalefet arasında söz düelloları seçime çeyrek kala ivme kazandı. İki taraf da birbirlerini acımazsızca suçlarken, kim davacı- kim suçlu? İki kavram birbiri birinin içine girdi. Sorunu çözmek yine Nasrettin Hoca’ya düştü ki tarihin penceresinden seslendi;
“İki taraf da haklı galiba!”

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Sessizlik

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.