EL- EHLİ BAPTİST HASTANESİ

Gazze'deki dram, yeni bir boyut kazandı. Korkak, riyakar, katil İsrail ve yardakçılarının gerçek yüzü ortaya çıkmaya başladı. Muhtemelen hastanelere saldırmanın savaş suçu sayılacağının metnini de bu gafiller yazmışlardır. Malum, 17 Ekim'de dünyada infial oluşturan bir gelişme yaşandı. El- Ehli Babtist Hastanesine İsrail ordusu tarafından geniş çaplı bir saldırı düzenlendi. Sadece hastanede tedavi gören 500 Filistinli dindaşımız, şehadet şerbetini içti.
Korkak İsrail'in basiretsiz ordu sözcüsü, önceleri saldırı ile ilgili bilgisi olmadığını, ilerleyen zamanda bilgi vereceğini iletti. Hamileri ABD'nin haber kanalları ise, Biden'in İsrail seyahati öncesi 500 kişi öldü, diye haber yaptılar. Daha sonraları da dünyadan gizleyemedikleri için hastane olduğunu ve Filistinlilerin öldüğünü peyderpey duyurmayı yeğlediler. Şey, şeyi ısırmıyor. “Vahşi batı” dedikleri bir ibare var. Rusya, Hindistan, Arap Birliği, Afrika Birliği ve DSÖ, hastane saldırısı ile ilgili beyanatta bulundular. Yapılanların savaş suçu olduğunu, derhal tedbir alınması gerektiğini üzerine basa basa vurguladılar.
ABD ve AB ne yaptı? Ne bekleyebilirdik ki? AB Konsey Başkanı bilmem kim(!) hastane bombalanması ile ilgili olarak güvenlik açısından İsrail'in kendini savunma hakkı bulunduğunu vurgulayarak söze başladı. Hastanede tedavi gören ve tedavi eden 500 kişi, İsrail'in güvenliğini nasıl tehdit edebilir ki? Michael'in sadece şu cümlesi önemliydi: “Sivil altyapıya saldırı, uluslararası hukuka uygun değil.” O zaman cümleyi gücün yetiyorsa devam ettir, İsrail, savaş suçu işlemiştir diye...
Sayın Cumhurbaşkanı, “Dünya 5'ten büyüktür” derken bunu vurgulamak mı istemiştir? Çifte standart. Kuralları biz koyarız ancak uygulaması ülkelere göre değişir. Aynı bağnaz, acımasız, şerefsiz zihniyet hava kuvvetlerinde üstünlüğü Japonlara kaptırınca Hiroşima ve Nagazaki'ye atom bombası atmadı mı? Darda kalsın, yine aynısını yapar. Aynı zihniyet Irak'ta nükleer silah ve üretimi var diye Saddam'ı ipte sallandırmadı mı?
Aynı çifte standart AB'de yok mu? Kendilerine gelince nükleer enerji santrali mubah, Türkiye yaparsa olmaz, olmamalı. Gazze'de şu ana kadar İsrail tarafında ise 299 asker, bin 400 sivil vefat etti. 3 bin 968 de yaralı var. Filistin tarafından ise 3 bin kişi vefat etti, 12 bin 500 kişi de yaralandı. Muhtemelen demans hastası Biden efendi, bir taraftan uçak gemilerini İsrail'e gönderiyor diğer taraftan yetmiyor, kendi de geliyor. O da yetmiyor, Gazze'de bir kara harekatının uygun olmayacağı yönünde beyanda bulunuyor.
ABD ve AB'nin yönetenleri, İsrail ve Yahudilerin güdümündedirler. Almanya'da siyonizmin aleyhinde konuşmak yasaktır ve hapis cezası ile cezalandırılır. Arap ya da Afrika Birliği malum, bu birliklerden çıkan ses ve tepki bir Türkiye kadar dahi değil.
Sayın Cumhurbaşkanı, Gazze'de yaşanan vahşeti durdurmak için tüm insanlığı harekete geçmeye davet etti. İşin trajikomik yanı ise, İsrailli yetkililer Gazze'deki hastane saldırısını inkar etmeleri bir tarafa, saldırıyı Hamas'ın gerçekleştirdiğini belirttiler. Gerçi Filistin tarafı, hastanenin bombalanması için kullanılan mühimmatın kendilerinin ellerinde bulunmadığını ve saldırıyı İsrail ordusunun gerçekleştirdiğini vurguladı.
Arap Birliği liderlerinin kukla tavırlarını ve Türkiye'nin çok yakın dostlarının İsrail dostlukları insana derin yaralar bırakmıyor değil. Doğru olanı mı yapıyorlar bilmiyorum. İsrail ile ticari ilişkileri bazen Türkiye dostluğunun, kardeşliğinin, bir devlet iki millet ilkesinin önüne geçiyor. Halbuki kendilerine bağımsızlık bağımsızlık ve savunma alanında Türkiye'nin destekleri ortadadır.
Eskiler derler ki, “Geçmişten korkma, gelecekten kork”. El Kassam Tugayları'nın 7 Ekimdeki fevri saldırısı, Kuzey Suriye ve Irak'taki yapılanma, ülkemiz içindeki Doğu- Güneydoğu'yu bulandırma çalışmalarının kaynağı aynı olabilir mi? Önce İsrail'in içini tamamen halledip sonra da güvenlik gerekçesi ile komşu ülkelere mi taşacaklar?
Rabbim ahir ve akıbetimizi hayır eylesin. Rabbimin hesabı bütün hesapların üzerindedir.
Rahmetli Tahir Büyükkörükçü'nün bir kelamı, “ Bizim Allah'ımız var, Kapu Camiinin muhterem cemaati.” derdi.
Son olarak başta söylenecek, “De ki, Ey Kafirler, yenileceksiniz ve toplanıp cehenneme sürüleceksiniz.”
Ali- İmran/12