Mahalli idarelerimiz altyapı hizmetlerinin yanı sıra sosyal ve kültürel hizmetler sunmaktadır. Bu çerçevede Fatih Belediyesi Zeyrek Akademisi Seminerleri düzenlemiştir. Bu seminerlerden birisini veren Prof. Dr. Azmin Özcan’ın “sömürgecilik” hakkındaki konuşmalarını kitap haline getirmiştir. (Azmi Özcan, Bütün Yönleriyle Sömürgecilik. Fatih Belediyesi yayınları 2. Baskı 2025, 201 sayfa) https://www.fatih.bel.tr/tr/main/read/dosyalar?file=1543-somurgecilik-20240424-104444.pdf
Sömürgecilik bizde akademik bir disiplin olarak yer almamaktadır. Daha ziyade ekonomik boyutlarıyla üzerinde durulmaktadır. Türkçede sömürge başkalarına ait kaynakları haksız yere kullanmak şeklinde kullanılır. Arapçada “isti’mâr” (imar kökünden) verimli hale getirme, Batı dillerinde civilization (medeniyet) veya colony gibi terimlerle ifade ediliyor. Günümüzde belki buna küreselleşme, hatta demokratikleşme kavramları da dahil edilebilir.
Haçlı seferleri dini olmaktan öte imtiyazını kaybeden kilise ve yöneticilerin Hristiyanların kutsal mekanlarını kurtarma adı altında kitlelerin harekete geçirilmesi şeklinde olmuştur. Hem Batıdan Haçlılara hem de Doğuda Moğollara karşı direnen, İslam alemini koruyan Türk devletleridir.
Günümüzdeki anlamıyla sömürgecilik Avrupa’da 15. Yüzyıldan itibaren burjuva sınıfı ile birlikte ortaya çıkmıştır.
Doğunun zenginliklerine kavuşmak isteyen Avrupalılar bu amaç için Doğu Hindistan Şirketini kurarak keşfe çıkıyor ve Güney Afrika’da Ümit Burnuna (1488) geliyorlar. Ama buraların Hindistan olmadığını anlayınca yine devam ediyorlar, Doğu ve Batı Hindistan yolculukları coğrafi keşiflerle devam ediyor. Amerika’nın keşfi 1492 tarihindedir. Portekiz ve İspanyollar arasındaki taksimatı Tanrının vekili namıyla Papa Hristiyanlığın mesajlarını yaymak üzere 1494 yılında doğu kısmı Portekiz batı kısmı ise İspanya çıkar bölgesi ilan ediyor (Tordesillas boylamı). Böylece başka ülkeleri işgalin dini ve doğal meşruiyetleri de üretiliyor. Daha sonra teknik buluşları ve bunları ticarete dönüştürmeleriyle İngilizler dünyanın en büyük sömürge imparatorluğuna sahip olmuşlardır. 19 yüzyılın sonuna kadar ilhak ve yerleşme, 1. Dünya Savaşına kadar modern emperyalizm, 1945’ e kadar tutunma ve 1945 sonrası sömürgelerin dağılımı dönemleridir. Afrika’dan işçilik için köle ticareti, sonra serbest ticaret ile ürettiği mallara pazar bulma, daha sonra yönetimleri ele alma dönemleriyle İngilizler diğer sömürge ülkelerine göre daha esnek ve mutedil olarak değerlendirilir. Bunların iki organları misyonerlik ve şirketlerdir. Ancak misyonerler, dini yaymak yerine iktisadi amaçlara ve halkın kendi değerlerinden uzaklaştırılarak Hristiyan Avrupa değerlerinin öğretilmesine yönelmiştir. İngilizler sömürge topraklarında yerel bürokratik ihtiyacı karşılamak üzere asimile elemanlardan faydalanmışlardır. Kendilerine muhalif gruplar çıkmaması için özellikle İslam dünyasında “İslam gelişmeye mani midir? Değil midir?” gibi sorularla hedef saptırmaya çalışmışlardır. İslam gelişmeye engel değildir, ancak sömürgeleşmeye karşıdır. Milliyetçilik eğilimleri, halifeliğin kaldırılması gibi konuları kullanmıştır. Günümüzde de köktencilik, siyasal İslam gibi kavramları bu amaçlarla kullanılmaktadır. Anadolu’nun ak saçlıları “İngiliz siyaseti” denildiğinde her türlü entrika ve desise yerine kullanıldığını da unutmamak gerekir. Tanzimat Fermanı ilan edildikten sonra İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Startfort Canning’e görüşü sorulunca, “Türkleri reforme etmenin en iyi yolu, onları yeryüzünden sürgün etmektir” demiştir.
Hindistan’da İngiliz sömürgesi özel sektörle, krallık beraatıyla British East India Company olarak kurulmuş, daha sonra alt kıtanın yönetimini ele geçirmiş ve Hindistan, Pakistan kurulmasına kadar sürmüştür. Hindistan’da Babürlü hakimiyetinin zayıflamasıyla İngilizlerin etkisi artmıştır. Böylece ülkenin şer’i durumu ulema arasında tartışılmıştır. İngilizler dikkatlerini Hindulardan çok Müslümanlara yöneltmiştir. Kırım savaşından sonra bazıları Osmanlı ile dost olan İngilizlere karşı cihat etmenin caiz olmadığını bile söylemiştir. Diyobendiler pasif direnci tercih etmişlerdir.
Osmanlı döneminde İngilizler, halifeliğin gücünü kırmak için bazı politikalar uyguladılar. Menfi çağrışım yapan Panİslamizm kavramını ortaya attılar.
Avrupalılar Amerika’da altına, Ruslar Sibirya’da kürke hücum ettiler. Açık denizlere ulaşabilmek için Kuzey tarafı kapalı olunca Hazar veya Karadeniz ve Balkanlar üzerinden Akdeniz’e ulaşma hesapları yaptılar. Bu amaçla PanSlavizm ve PanOrdodoks kavramlarını kullanıyorlar. Türkistan havzasında tahıl ve enerji kaynaklarını işgal ediyorlar. Yazar, tarihte Rus-Amerikan olmamasına dikkat çekiyor.
Karadeniz Küçük Kaynarca Antlaşmasına (1774) kadar Osmanlı iç denizi olarak kalıyor. 1853 Kırım Savaşını Avrupalı devlet olarak Osmanlı İngiliz ve Fransız müttefikleriyle beraber Ruslara karşı yaptı. Kitapta Kırım Savaşı sebebiyle İstanbul’a gelen 400 bini aşkın yabancı askerler sebebiyle İstanbul’un dost işgali (?); Beyoğlu’nda meyhaneler, tiyatrolar vs. açılması, Katibim şarkısının ortaya çıkışı, ilk defa belediye teşkilatının kuruluşu Paris Anlaşmasından sonra ilk defa İngiliz mason locası, sonra Fransız ve İtalyan localarının kuruluşu gibi birçok etkisi olmuştur. Daha sonraki yıllarda 93 Harbi hem Kafkaslarda, hem Balkanlarda önemli etki bırakmıştır. 1. Dünya Savaşı sonrasında ise Rusların İstanbul’u işgal planları 1917 Rus ihtilaliyle sonuç vermemiştir.
Rusların büyümesi, Türklere rağmen oluyor. Ülkemizde derli toplu Slav Araştırmalar merkezi olmaması büyük bir eksikliktir. Biz onları onlar da bizi yok edemediklerine göre, birlikte nasıl yaşarız? araştırmak gerekiyor. Burada Osmanlı önemli bir örnek olarak durmaktadır. Komşularla ticari ve kültürel ilişkileri artırmak önemli bir avantajdır. Bunlara yön verecek de nitelikli düşünce adamlarıdır.
Sömürgecilik kalıcılığını sağlamak için “oryantalizm” (Doğu bilimi) ile hedef toplumların geliştirdikleri kültür ve medeniyet değerlerini itibarsızlaştırma politikasını geliştirmektedir. Özellikle yerli oryantalistlerin milli ve dini değerleri hor görmeleri bunun tipik örnekleridir. Bu sebeple oryantalistler en çok tarih alanında çalışırlar. Batının tüm üniversitelerinde Doğu ve İslami ilimler çalışmaları vardır. Bunların finansmanını da Müslüman ülkelere yaptırırlar. “Bu Islamic Studies’deki temel vurgu, bir inanç sistemi olarak insanlara özgüven veren ve inanç değerleri yükleyen dinin kurucu unsurlarına güvensizliği oluşturma üzerinedir” (s.70) Bazılarının Kur’an ve sünnet üzerine Batıvari tartışmalarını hatırlamak gerekir. Hatta bu tiplerin iç huzursuzluğu artırdığı da görülmektedir.
Misyonerler sadece din adamlarıyla sınırlı olmayıp, bunlara akademisyen, sağlıkçı, şirket, diplomat ve misyona göre hareket eden herkesi dahil etmek mümkündür. Bunlar içinde sivil toplum örgütleri denilen dernek ve vakıflar günümüzde daha faal hale gelmiştir.
Misyonerlerin en başarısız oldukları konu Hristiyanlığı yaymak olmuştur. Çünkü onlar sömürülen ülkelerdeki hayat tarzlarını sömürgeci ülkelerin ekonomik ve siyasal stratejilerine uygun hale getirmişlerdir. Bunu sağlamak için “derilerinin rengi ve dilleri yerli ama beyinleri ve kalpleri sömürgeciler için çarpan insan yetiştirmek için okullar açmışlar, kültürlerini aktarmışlardır. Hala ülkemizde birkaç üniversite mezunlarının önemli bir kısmının yurtdışına gitme özentisinin altında da bu vardır.
Batı, kendi çıkarlarına göre bazen ılımlı İslam, bazen mücahit İslam anlayışını ortaya atıyor. Kimlik projeleri, ırkçı söylemler gibi bir dizi projeler üretiliyor. Buna karşılık İslam dünyası gücünü ve etkisini korumalıdır.
Azmi Özcan Bey, günümüzün önemli bir eksikliğini şöyle dile getiriyor: Eskiden İstanbul’da yayımlanan bir yazı, bir fikir Fas’tan ta Türkistan’a kadar ulaşabiliyor ve gündemi belirleyebiliyor idi. XX. Asırda yaşadığımız gelişmeler ile İstanbul bu vasfını kaybettiği gibi başka hiçbir merkez bu boşluğu dolduramadı. O halde bu konu üzerinde durmak gerekir.
Günümüzde kapitalizm “büyük balık küçük balığı yutar” doğal felsefesinden beslenir. Bu sebeple dünya kaynaklarının %8-90’ı ancak % 10’luk bir kesim tarafından kullanılmaktadır.
Ancak Osmanlı’nın hakimiyetinin hissedildiği yerlerde sömürgeleşme geç olmuştur. Bu sebeple Afrika’nın bazı bölgeleri Avrupa’nın hakimiyetine geç girmiştir.
O halde güçlü koruyuculara ihtiyaç vardır. Bu sebeple İslam ve Türk Dünyası ülkelerinin bir araya gelerek ittifak oluşturmaları sömürgeciliğe karşı koymada önemli güç sağlayacaktır. Sultan ikinci Abdülhamit İttihad-ı İslam’a büyük önem vermiştir. Hicaz Demiryolu bunun somut göstergesidir.
1922 yılında ilga edilen hilafet kurumu da ele alınmıştır: halifelik devlete TBMM’ye geçmiştir. Geleneğimizde devletin görevleri şunlardır: hukuku tatbik etmek, adaleti tesis etmek, can ve mal emniyetini sağlamak ve sınırların güvenliğini korumaktır.
Yazar, Türk tarihinde ırkçılık ve din-mezhep kavgalarının bulunamayacağını belirtir. Sömürgeciler bu konulara çok önem vermiştir.
Batıda bilimsel keşiflerin ardında yatana arayış, insanlara nasıl tahakküm ederiz? Düşüncesidir. Bir dönemler dünya hakimiyeti mikroskop konusunda gelişmelere bağlı görülmüştür.
Sömürgeciliğin ilkesi “Biz sizden üstünüz, dolayısıyla her şey bizimdir” görüşüdür. Günümüzdeki düzen, güç ve iktidara bağlıdır. Bunları modern sömürgecilerin değiştireceğini beklemek saflık olur. Marksizm emperyalizme karşı olarak çıktı ama geldiği nokta başarısızlıktır. Bu düzeni insanlık vicdanına hitap eden mesajlar ve girişimler değiştirecektir.
Hiçbir milletin ve devletin varlığı başkalarının merhametine terk edilemez. Hesaplar buna göre yapılmalıdır.
Kaynak: Adem ESEN
Yavuz hırsız ev sahibini bastırır…
AK Parti’den Seydişehir 1915 Spor’a ziyaret
Konyaspor günü tek idmanla değerlendirdi
Konyaspor’dan Koper’e transfer oldu
Konya’da bugün kimler vefat etti? 1 Ekim Çarşamba günü
Aksaray’da 14 yaşındaki çocuk, patronundan ve polisten kaçtı, yakalanınca gazetecileri tehdit etti
Konya’da Dünya Yaşlılar Günü etkinlikleri yapıldı
Aile hekimlerine Beyşehir’de eğitim programı
Konya’da devrilen traktörün sürücüsü hayatını kaybetti
Konya’da kontrolden çıkan otomobil yayalara çarptı: 3 yaralı
Beyşehir’de üreten kadın girişimcilere destek
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.