Konya
°C
Yeni Meram

Bir zamanlar yalnızca Konya’ya aitti Şeb-i Arus!

Bir zamanlar yalnızca Konya’ya aitti Şeb-i Arus! - Erol Sunat - Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
07.12.2016 08:01
0
9513
ABONE OL
Bir zamanlar, Türkiye Konya’ya koşardı. Heyecanla, coşkuyla, aşkla. Konya’ya davet edilmek, Konya’dan davet almak şerefti, onurdu. Türkiye’nin söz üstatları, dünyaca ünlü konuşmacıları, sanatçıları, Tasavvuf Müziğinin ustaları, Neyzenleri, Rebabzenleri, Semazenleri, billur sesli hafızları Konya’da buluşurlardı. Hafız Hayri’nin, Hafız Sabri Özlü’nün okudukları Nat-ı Şerifler bir başkaydı. Sadi Hoşses ve ekibinden dinlenen Ferahfeza makamı dinleyenleri mest ederdi. Neyzen Ulvi Erguner’in ney taksimi, insan gönüllerini alır götürürdü adeta! Hayri Tümer’den Sabâ Taksimi ve Sabâ Buselik ayini, gözlerin dolduğu, insanların duygulandığı, duygu sağanaklarında sırılsıklam olduğu anlara şahitlik ederdi. Prof. Dr. Feridun Nafiz Uzluk, Meliha Ülker Tarıkahya, Samiha Ayverdi, Anne Marie Schimmel, Halide Nusret Zorlutuna, Abdülbaki Gölpınarlı, Nihat Sami Banarlı, Refi Cevat Ulunay, Ali Nihat Tarlan, Celalettin Kişmir, Dr. Hulki Amil Keymen, Nuri Gençosman, Behçet Kemal Çağlar gibi isimler Şeb-i Aruslarda Konya kürsülerinden az anlatmadılar Hz. Mevlana’yı! Rebabi Sebahattin Volkan, rebabın o içli sesiyle yüzyıllar sonra tekrar tanıştırmıştı Konya’yı. İhtifallerin ilk rebabzeni olmak ona nasip olmuştu. Ondan sonra Rebabi Edip Seviş sahne aldı.  Uzunca bir süre İhtifallerde o rebap çaldı. Konya Neyzen Halil Can’ı, Sadettin Heper’i,  dinledi. Kani Karaca bir başkaydı. O ne yanık bir sesti öyle. Onun okuduğu Nat-ı Şerifler anlatıla anlatıla bitirilmezdi. Dr. Alaeddin Yavaşça, Münir Nurettin Selçuk, Niyazi Sayın sanatlarını icra ettiler o ihtifallerde… Mevlana İhtifallerinde  Sema demek, Mithat Bahari Beytur demekti. Mithat Bahari Beytur Başkanlığında Sema diye anons edilirdi. Türkiye’nin en önde gelen, tanınan  semazenleri sema ettiler Şeb-i Arus’ta, Mevlana’nın huzurunda, Mevlana Şehrinde, Diyar-ı Mevlana’da. O yıllarda ne Büyükşehir Belediyesi ve Başkanı, ne Meram gibi, Karatay gibi Selçuklu gibi Merkez İlçe Belediyeleri ve Başkanlıkları vardı. O yıllarda, Konya Belediye Başkanı olarak; Muhlis Koner vardı, Rüştü Özal vardı, İbrahim Aşcıgil vardı, Nazif Tahralı vardı. Ve Şeb-i Arus yalnızca Konya’daydı! 1960 sonrasında Konya Turizm Derneği ve Feyzi Halıcı bu işi üstlendiler. 1960 öncesinde de, Halıcı ve arkadaşları İhtifal içinde aktif görevler yapmışlardı. Çeyrek asır, Mevlana İhtifalleri Konya Turizm derneğinin uhdesinde yapıldı. Şeb-i Arus hiçbir yere gitmedi. Alternatif diye bir konu kimsenin aklına gelmedi. Türkiye’nin birçok sanatçısı aşk ile koşup geldiler Konya’ya. O yılların, 17 Aralık günü, sadece ve sadece Mevlana’ya aitti ve gelen ziyaretçilerin tek amacı Mevlana’yı anmaktı. Türkiye, tasavvuf sahasında bu işe gönül vermiş sanatçılara ve bu sanatı icra eden musiki üstatlarına ve zenginliğine sahip bir ülke. Ancak bu zenginliği ne bu şehir, ne bu şehre ziyarete gelenler yaşayabiliyor. İşte o zaman da ziyaretçiler dahil herkes soruyor;  Yıllardan beri bu zenginlikten; Olabildiğince fakir! Olabildiğince kısır! Olabildiğince tek düze! Olabildiğince sönük! Olabildiğince birbirinin tekrarı! Olabildiğince coşkusuz ve heyecansız! Programlar çıkarabilmeyi, nasıl başarabiliyorsunuz?    Bir zamanlar diye başladığımız o günlerin kenarından bile geçilemiyor sevgili okurlar! İstanbul’la birlikte başlayan alternatif Şeb-i Aruslar, Konya’yı gölgede bırakan zengin içerikli programlarla, program yapılacaksa böyle yapılmalı, böyle yapılmalıydı dercesine icra ediliyor. Biz ne mi yapıyoruz? Geçen yıl ne yapmışsak, üç aşağı-beş yukarı aynı seremoniyi tekrarlayacağız yine! Meracel Bayreyn Kandilini yakacağız.   İki denizin, iki ummanın buluştuğu kabul edilen o yerde buluşacağız.  Mehteran Bölüğünün ardı sıra muhtemelen Mevlana Meydanına kadar yürüyüp, Mehteranı izleyeceğiz. Sonrasında, Vuslat törenleri çerçevesinde, Mevlana Müzesi içinde ki programla devam edilecek programa! Bu yıl da, aynı teraneyle rutin-rutin takılacağız. Kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgarına der gibi! İşte böyle sevgili okurlar! Bir zamanlar yalnızca Konya’ya aitti Şeb-i Arus! Gönül zengini, fikir zengini, hoşgörü zengini, anlayış zengini Konya, bu ufuk fakirliğini, bu düşünce fakirliğini, bu bakış açısı fakirliğini, inanın hak etmiyor!
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.