Gönül umman gibidir, istesin yeter ki… Ucu bucağı görünmez, sığmaz diye, almaz diye, yer kalmaz diye bir şey yoktur. Gönül Coğrafyamız Altaylardan Tuna’ya kadar uzanan kıtalar arası bir alandır bize.
İçinde Fatih Sultan Mehmet’in, Yavuz Sultan Selim’in, Muhteşem Süleyman’ın üç kıtaya yaydığı 20 milyon kilometre kareye ulaştırdığı, iki Avrupa kıtası büyüklüğüne eriştirdiği bir coğrafya yatıyor.
Gönül Coğrafyası, Türk Milletinin zaferlerle süslü şanlı tarihinin bir aynası aynı zamanda. Bu ayna yalancı aynalar gibi değil, başı darda kalanın bakacağı, baktıkça ferahlayacağı ve yol alacağı bir ayna.
Gönül coğrafyası içinde kimler yok ki.
Yüzlerce yıl kardeşçe yaşadığımız, zalimin zulmünden kurtardığımız, istiklallerine kavuşmada örnek olduğumuz, destek verdiğimiz o kadar çok devlet var ki…
Gönül Coğrafyası tabirine, gönlümüze giren, gönlümüzde yer eden, gönlümüzden hiç çıkmayan coğrafyalar, kardeşlerimiz ve dostlarımız olarak bakmak bu tabiri ulvileştiriyor.
*****
KTO Başkanı Selçuk Öztürk’ün, 20 Eylül 2016 tarihinde Konya Dedeman Otel’de gerçekleştirilen İslam Ticaret, Sanayi ve Tarım Odası 24.Yönetim Kurulu Toplantısının açılışında yapmış olduğu konuşmasında, yer verdiği “gönül coğrafyası” kavramı bir anlamda yazımızın da konusu oldu.
Konya, hoşgörünün Başkenti, Mevlana diyarı, gönül dostlarının yüzlercesinin gönül postlarını serdiği bir şehir.
Bu şehir Hz. Mevlana’nın gel çağrısı ile tanınan ve bilinen bir şehir.
Selçuklu’nun Başkenti olmasından itibaren birliğin ve beraberliği merkezi olmuş.
Bu şehrin gönül coğrafyası o kadar çok zengin ki… Her yıl şehrimizi ziyarete gelen milyonlarca ziyaretçi anlayana o kadar çok şey anlatıyor ki…
Sayın bakalım gönül coğrafyasına giren ülkeleri. Yazmaya kalksak sütunumuz almaz, başka bir şeyler anlatmaya yer kalmaz!
Kudüs’ten sonra seçilmesi ondan!
Barışa, kardeşliğe, sevgiye ve dostluğa uzanan yolların kesişme noktası olması ondan!
Bütün dünyaya verilen barış mesajlarının odağında bulunması ondan!
Konya Selçuklu döneminde kültürün, ticaretin ve ekonominin en ihtişamlı şehirlerinden biriydi. Ticaret kervanlarının uğramadan geçemeyeceği büyülü bir şehir olduğunu seyyahlar, tarihçiler o kadar hoş cümlelerle anlatmışlar ki…
Bugünde öyle…
Artık sadece bir Tarım şehri değil…
Sanayi şehri de…
Turizm şehri de…
Eğitim şehri de…
Yarım asır öncesinin bir çok hayali, Konya için birer, ikişer gerçekleşti ve gerçekleşme yolunda. Konya’ya gösterilen teveccüh, gönül coğrafyası ile alakalı!
Gönüllerin el ele, dostça, kardeşçe seve seve dolaştığı o coğrafyaların en istekle gelinen şehirlerinin başında bu şehir!
Dışa açılırken, ihracatını artıran…
Sanayisini göz kamaştırıcı bir şekilde geliştiren…
İkinci Marmara olma yolunda emin adımlarla yürüyen Konya…
Bu başarısını açmış olduğu gönlüne, o gönlüne seve seve sığdırmaya muvaffak olduğu coğrafyalara borçlu.
Konya’nın Hz. Mevlana’dan bu yana kapılarını ardına kadar açtığı gönlüne sevgisine ve hoşgörüsüne icabet eden bir çok ülke var artık.
Gönül coğrafyası bambaşka bu şehrin.
Her kıtadan değişik ülkelerden, değişik şehirlerden, değişik kültürlerden insanlar koşup geliyor.
Gönül coğrafyamızın zenginliği, ülkemizle birlikte, şehrimizi de etkiliyor.
Konya, İstanbul’dan sonra Türkiye’nin ikinci büyük cazibe merkezidir desek yanlış bir ifade kullanmamış olacağız.
Sevgili okurlar, gönül coğrafyamızda yer alan ülkelere kardeşim demişiz, kardeşimiz demişiz! Kardeşlerimiz darda kaldığında, seyretmiyorsak, gücümüz yettiğince elimizi uzatıyorsak, bilin ki bu, aynı gönül coğrafyası içerisinde yer aldığımızdandır!
‘Adama Dayanma Ölür, Duvara Dayanma Yıkılır’