Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927
Okuyun
Bin kere okuyun.
Düşünün.
Bin kere düşünün.
1919-1923 dört yıl gibi kısa bir zaman akışında o, resmini asmadığın, sözlerini sildiğin, vasiyetini duymadığın, bir Fatiha’yı bile çok gördüğün Atatürk; sömürücü devletlere haddini bildirdi.
Anadolu halkı kimliğini unutmuş, Arap emperyalizmi ve şeyhülislam baskısı ile millet olmaktan uzak yaşamıştı.
Tek adamların yani padişah sülalesinin elinde fakru- zaruret içinde inletilmişti.
Beceriksiz, aciz, liyakatsız, din adamlarının oyuncağı olmuş, dinle devleti bir arada yürütmeye çalışan Osmanlı yüzünden halk, hem yoksul hem cahil bırakılmıştı.
Arap emperyalizmine tutsak kişilerle yönetilirken, millet olduğunu unutan, ümmetim diye gezen zavallı bir ahaliye kimliğini kazandırıp, batının sömürgeci zihniyetine dur! diyebilen tek liderine, sırtını dönersen ABD, CIA, Pentagon, Mossad, Arap emperyalistleri seni önce darbelerle, sonra muhtıralarla, sonra Ergenekon, Balyoz masallarıyla en sonunda da ABD’nin kucağında beslenen hainlerle kuşatarak orduna düşman yapar.
Keşke oynanan oyunun farkına varsan da ülkenden kovabilsen ABD- NATO denen şer odaklarını.
Keşke oynanan oyunun farkına varsan da kendi ordunun kapılarına değil ABD- NATO denen şer güçlerin ülke topraklarıma çöreklendikleri üslerinin kapılarına dayanıp hepsini vatanından atsan!
Keşke oynanan oyunun farkına varabilsen de buna izin veren tüm siyasal iktidarlardan (1950- 2016) hesap sorsan!
Keşke 1919-1938 yıllarını okuyup neden ABD’nin bu topraklara desturla girebildiğini anlasan!
Atatürk Gençliğe Hitabeyi sadece gençlere değil aklı, fikri, ruhu genç olup iliğine dek vatan sevgisini duyabilenlere söyledi.
ABD tam 56 yıldan beri TSK çok büyük, TSK çok fazla, TSK küçülmeli diye kıvranıyordu.
Ey Türk milleti; aklını başına al.
Güçlü ordun yok edilsin, ülken bölünmeye gidecek.
Biraz düşün.
“Hırsla kimse padişah olmadı!”