Allah (cc) buyuruyor:
“Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin. Bilesiniz ki O, haddi aşanları sevmez. Islah edilmesinden sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Allah’a korku ve ümit arasında dua edin. Şüphesiz Allah’ın rahmeti iyilik edenlere yakındır.”
(A‘raf, 7/55-56)
Duanın Anlamı ve Mahiyeti
Rabbimiz bu ayet-i kerimede bizlere, nasıl dua etmemiz gerektiğini açık bir şekilde bildirmektedir. Dua; yalvararak, gizlice, haddi aşmadan ve korku ile ümit arasında yapılmalıdır. Zira Allah, haddi aşanları sevmez.
Sözlükte dua; “çağırmak, seslenmek, davet etmek, istemek ve yardım talep etmek” anlamlarına gelir. Dinî anlamda ise dua; kulun, Allah’ın yüceliği karşısında aczini itiraf etmesi, sevgi ve saygı ile O’nun lütuf, nimet ve yardımını talep etmesidir. Bu yönüyle dua, kulun iç dünyasında bir yöneliş, bir teslimiyet, bir yakarıştır.
Duanın Edebi ve Ölçüsü
Kul, dua ederken acziyetinin farkında olmalı; içtenlikle, tevazu ve samimiyetle Rabbine yönelmelidir. Dua, gösterişten uzak, gizlice yapılmalıdır. Hazır kalıplar hâlinde ezberlenmiş ifadeleri tekrar etmek yerine, kişinin kendi kalbinden geçenleri sade ve samimi şekilde dile getirmesi daha makbuldür.
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Siz ne bir sağıra, ne de uzakta olan birine dua ediyorsunuz; bilakis, işiten ve size yakın olana dua ediyorsunuz.” (Buhârî, Tevhîd, 9)
Bu hadis, dua eden kulun Rabbine ne kadar yakın olduğunu hatırlatır. Dua bir bağ kurmaktır; Allah kuluna şah damarından daha yakındır.
Dua Her An ve Her Yerde
Dua için özel bir mekân veya zaman sınırı yoktur. Kur’an-ı Kerim’de:
“Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. ‘Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, Seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru’ derler.”
(Âl-i İmrân, 191)
ayetinde belirtildiği üzere, kul her hâlinde Rabbini anabilir, dua edebilir. Dua, insanın Rabbine aracısız bir şekilde hâlini arz etmesidir. Allah, kullarına dua için bir randevu belirlememiştir; her an, her yerde kulunun sesine açıktır.
Dua ve Fiilî Gayret
Duanın kabul olması sadece sözle değil, fiille de desteklenmelidir. Kul, duasını ederken üzerine düşeni yapmalı; gayret göstermelidir. Dua, tembelliğin değil, azmin dua ile desteklenmiş hâlidir.
Dua etmeyen kimse, adeta hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını iddia etmiş olur. Bu ise kulluğun özüne aykırıdır. Duayı küçümseyen, aslında ibadeti küçümsemiş olur.
Kur’an ve sünnette yer alan duaları okumak güzeldir; ancak onların anlamını bilerek, kalben hissederek okumak gerekir.
Resûlullah (s.a.v.) şöyle dua etmiştir:
“Allah’ım! Senden cenneti ve ona yaklaştıran söz ve amelleri isterim; ateşten ve ona yaklaştıran söz ve amellerden sana sığınırım.”
Ölçülü, Samimi ve Bilinçli Dua
Dua ederken Rabbimize yalvararak, gizlice ve ölçüyü koruyarak yönelmeliyiz. Çünkü O, işiten, bilen ve dualara en yakın olandır. Dua, kulun hem aczini itirafı hem de Rabbine olan teslimiyetinin en güzel ifadesidir.
Kaynak: Hüseyin Toptaş
GAZZE PLANI
Sezai Karakoç İHO öğrencilerinden ziyaret
“Suya ve çevreye duyarlı bir neslin yetiştiğini görmek bizleri umutlandırıyor”
Konyalı esnaflar dayanışma yemeğinde buluştu
Konya ve çevre illerde ‘Gazze için Sessiz Çığlık’ etkinliği yapıldı
Konya’da bıçaklı kavgada 2 kuzen yaralandı
DOSD Meram’dan down sendromlu gençlere mesleki eğitim
Konya’da çıkan kavga sonucunda hayatını kaybeden 5 yaşındaki çocuk defnedildi
100 bine yakın katılımcı Anıtkabir’e akın etti
Demirel: Biz bu zulme sessiz kalmadık ve kalmayacağız
Ahilik geçmişten günümüze toplumsal bir refleks