Temel öneriler
Artan kuraklık riski, iklim değişikliği karşısında dayanıklılık oluşturmak ve uyum sağlamak için proaktif yaklaşımlara duyulan ihtiyacın altını çizmektedir. Kuraklığa dayanıklılık için yapılan yatırımlar sadece kuraklığın anlık maliyetlerini azaltmakla kalmaz, aynı zamanda uzun vadeli ekonomik, sosyal ve çevresel faydalar da sağlayabilir. Kanıtlar, kuraklığı önlemeye yatırılan her bir doların 2 ila 3 dolar fayda sağladığını ve dayanıklılık yatırımlarının getirisinin potansiyel olarak başlangıç maliyetlerinin on katına kadar çıktığını göstermektedir.
Kuraklık riskine uyum sağlamak için etkili su politikası şarttır. Entegre su kaynakları yönetimi, suyun verimli kullanımını, korunmasını ve su kaynaklarının adil tahsisini sağlamalı, aynı zamanda arz direncini artırmalı ve su çekimi ile yenilenmesi arasındaki dengeyi yeniden kurmalıdır. İklim değişikliği hususlarının uzun vadeli planlamaya entegre edilmesi ve hayati su kaynakları olarak ekosistemlerin korunması için daha fazla çaba sarf edilmesi gerekmektedir. Örneğin, Avrupa’da su kullanım ücretleri su kıtlığı maliyetlerinin sadece %2-3’ünü karşılamakta ve pek çok ülke gelecekteki iklim etkilerini su tahsis çerçevelerine entegre etmede başarısız olmaktadır.
Su politikasının ötesinde, etkili kuraklık yönetimi sektörler arasında eylem gerektirir. Sürdürülebilir arazi kullanımı, ekosistem restorasyonu ve uyarlanabilir tarım uygulamaları suyun toprakta tutulmasına, hidrolojik döngülerin düzenlenmesine ve direncin artırılmasına yardımcı olabilir. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki kentsel sızdırmazlık projeleri yılda 780 milyon metreküp suyu geri kazandırmıştır. Küresel olarak, sulama verimliliğindeki iyileştirmeler küresel su kullanımını %76’ya kadar azaltabilir. Kuraklığa dayanıklı ürünler de kurak yıllarda bile su kullanımını azaltma ve verimi artırma potansiyeline sahiptir. Ayrıca enerji, ulaşım ve binalar gibi sektörlerdeki uygulamaların uyarlanması, kuraklığın etkilerinin azaltılmasına katkıda bulunurken daha geniş çaplı iklim direncini de destekleyebilir.
Kuraklık riskinin ele alınması, sektörler ve paydaşlar arasında kararlı, koordineli ve proaktif bir eylem gerektirir. Sağlam risk değerlendirmelerinin, stratejik yatırımların ve etkili politikaların entegre edilmesi toplumları koruyabilir, ekonomik dayanıklılığı güçlendirebilir ve ekosistemleri kuraklığın etkilerinden koruyabilir. Sektörler arasında işbirliği ve bilgi alışverişi, kuraklığın acil etkilerini hafifletirken, su verimliliğinin artırılması, tarımsal üretkenliğin iyileştirilmesi ve kritik ekosistemlerin korunması gibi uzun vadeli faydalar sağlamak için de gereklidir. Doğru stratejilerle bu çabalar sürdürülebilir kalkınmanın temellerini atabilir, gelecek nesiller için su ve gıda güvenliği, iklim direnci ve sağlıklı ekosistemler sağlayabilir.”
Raporda Türkiye kelimesi girildiğinde kısaca şu konulara yer verilmiştir: Tarım sigorta sistemi (TARSİM), ormanlaştırma, suların tekrar kullanımı, yağmur suyu harmanlama (yeni binalarda yağmur suyu biriktirme sistemleri kurulması), Türkiye özellikle tarımsal kuraklığı ele alan bir ulusal strateji ve suya bağımlı sektörlerde su verimliliğini ve iklim adaptasyonunu teşvik eden bir strateji ve eylem planı geliştirmiştir.
Artan kuraklık şiddeti ve süresi de küresel orman yangını riskini artırmaktadır. Türkiye ve Meksika’daki kuraklıkları büyük ölçekli yangınlarla ilişkilendiren çalışmalarda da görüldüğü üzere, kuraklıklar aşırı orman yangınlarının başlıca nedenlerinden biridir.
Ayrıca geçtiğimiz kış döneminde yaşadığımız aşırı don olaylarını da eklemekte yarar vardır.
Kaynak: Adem Esen
Devlette süreklilik olduğu gibi kurumlarda da vardır. OLMALI DA…