SEVGİLİ GENÇLER! GELECEĞİN KALEMİNDE DEĞİL, SENİN ELİNDE!

Kıymetli dostlar malumunuz, bu hafta sonu binlerce gencimiz, hayatlarının en önemli dönüm noktalarından birine hazırlanıyor: Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS). Bu sınav, sadece üniversiteye giriş kapısı değil, aynı zamanda gençlerin hayallerini şekillendirecekleri, mesleklerini seçecekleri ve geleceklerini inşa edecekleri bir sürece açılan bir pencere. Ancak bu pencereye bakış açımız, çoğu zaman sadece “başarı” odaklı olabiliyor. .
Modern dünyada kendimize yüklediğimiz en ağır yüklerden biri, belki de en büyüğü başarı takıntısı. “Başarırsam kabul göreceğim,” “başarırsam mutlu olacağım,” “başarırsam değerli olacağım” gibi inançlar, tüm hayatımızı adeta bir zincire vuruyor. Oysa gelin bir an durup düşünelim: Yaratıcımız bizi sonuçtan, zaferden sorumlu tutmuyor ki! Kur’an’da “şu savaşı kazananlar” diye bir ifadeye rastlamayız; aksine, “seferde olanlar” yani yola çıkanlar, mücadele edenler vurgulanır. Bu, çok derin bir felsefedir. Tıpkı Selahaddin Eyyubi’ye hocasının “Atının nalları altında zafer görüyorum” demesi üzerine onun “Biz zaferden mesul değiliz, seferden mesulüz” diye cevap vermesi gibi. Aslında bu, nefsimize galip gelerek harekete geçmek, çaba göstermek ve yolda olmakla zaten bir başarıyı yakaladığımızın en büyük kanıtıdır.
Başarı, sadece elde ettiğimiz somut sonuçlar değil, aynı zamanda o sonuca giden yolda gösterdiğimiz gayret, sabır ve azimdir. İşte bu yüzden, sadece iki dudağın arasından çıkan “başarı” kelimesine kilitlenmek yerine, seferde olmanın, yani sürekli bir gelişim ve hareket halinde olmanın hazzını yaşamalıyız. Unutmayın, en büyük zafer, nefsinize hükmedip adım atma cesareti göstermektir.
Hayatta bazı kapılar yüzümüze kapanabilir. Belki bir sınav sonucu istediğimiz gibi gelmez, belki bir iş hayalimiz gerçekleşmez. İşte tam da bu anlarda umutsuzluğa kapılmak yerine, bu kapanan kapıların aslında başka güzelliklere, daha büyük fırsatlara açılan pencereler olduğunu idrak etmeliyiz. Evrenin sonsuz bir düzen içinde işlediğini ve her kapanan kapının ardından yeni bir yolun, yeni bir keşfin bizi beklediğini unutmayın. Tıpkı bir tohumun karanlık toprağın altında çürümesi gibi görünen süreci, aslında filizlenmek için bir hazırlık olarak görmemiz gibi. Bazen en büyük dersleri, en büyük başarıları, tam da “başarısızlık” olarak adlandırdığımız anlarda öğreniriz. Önemli olan, düşmek değil, düştükten sonra ayağa kalkma iradesi göstermektir. Unutmayın, kader, sadece sonuçtan ibaret değildir; aynı zamanda o sonuca giden süreçte gösterdiğimiz tavır ve sergilediğimiz ruhtur.
Kendinize inanın gençler, seferde olmaktan vazgeçmeyin ve her yeni günün, yeni bir başlangıç olduğunu asla aklınızdan çıkarmayın. Her adımınızda, her çabanızda, zaten bir zafer gizlidir.
Unutmayın gençler! En Büyük Zafer, Nefsinize Galip Gelip Yola Çıkma Cesaretini Gösterdiğiniz O İlk Adımdadır! Hepinize hayat yolculuğunda başarılar diliyorum!