Konya HAFİF YAĞMUR 19°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
TORKU BİSKÜVİ

Günümüz Türkiye’sinin olmazsa olmazı denizler

Denizler gerek deniz altı zenginlikleri gerekse jeopolitik konumları gereği dünya üzerinde önemini koruyan konumları ile bugünde dünya siyasetinde önemli konumlarını korumakta. Denizler denince benimde ismini ilk kez Coğrafya Öğretmenliği Lisans Eğitimim sırasında Siyasi Coğrafya okuduğumuz Alfred Thayer Mahan gözünden okumak gerek. Dünya Siyasetini okumak açısından geniş bir perspektif kazandırdı bana. Alfred Thayer Mahan tarafından kaleme alınan “ The Influence of Sea Power Upon History” isimli “Deniz Gücünün Tarihe Etkisi” isimli eser ülkemiz için büyük önem taşımakta. Eseri ilk kez okuduğumda ABD’nin değişmez doktrinini olarak yıllardır geçerliliğini koruyan doktirin Mahan’ın 1890’da yayımlanan “The Influence of Sea Power Upon History” (Deniz Gücünün Tarih Üzerindeki Etkisi) adlı eseri, sadece askeri tarihçiler için değil, aynı zamanda siyasetçiler ve stratejistler için de bir başyapıttır. Mahan’a göre bir ülkenin dünya sahnesindeki ağırlığı, onun denizleri kontrol etme yeteneğiyle doğrudan ilişkilidir. Bu kontrol, güçlü bir donanma, stratejik deniz üsleri ve küresel ticaret yollarını denetleme kapasitesiyle sağlanabilir.
Bugünün Türkiye’si: Mavi Vatan Doktrini ve Ötesi
Son yıllarda Türkiye, deniz gücü konusunda önemli bir paradigma değişikliği yaşamaktadır. “Mavi Vatan” doktriniyle birlikte, Türkiye’nin denizlerdeki varlığı ve etkinliği ciddi biçimde artırılmıştır. TCG Anadolu gibi çok maksatlı amfibi hücum gemileri, yerli insansız deniz araçları ve Akdeniz’deki enerji diplomasisi, Türkiye’nin artık Mahan’ın tarif ettiği şekilde bir deniz gücüne yatırım yapma çabasında olduğunu göstermektedir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus şudur: Deniz gücü sadece silahlı kuvvetlerle değil, güçlü bir deniz ticareti, uluslararası hukuk bilgisi, denizcilik kültürü ve teknolojik altyapı ile mümkündür. Kendi konteyner filonuzu büyütmeden, liman altyapınızı geliştirmeden ve deniz hukukunda donanımlı kadrolar yetiştirmeden, yalnızca donanma gemileriyle “deniz gücü” olunmaz. Amiral Mahan’ın fikirleri, sadece geçmişi anlamak için değil, geleceği planlamak için de yol gösterici olabilir. Türkiye, jeopolitik konumu itibarıyla deniz gücüne yatırım yapmaya en uygun ülkelerden biridir. Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkenin karacı zihniyetle hareket etmesi, tarihin ironilerinden biridir. Artık bu ironiyi geride bırakmanın zamanı gelmiştir. Denizlere yönelen bir Türkiye, sadece bölgesel bir güç değil, küresel ölçekte söz sahibi bir aktör olma yolunda ilerleyebilir. Yeter ki deniz gücünün sadece bir askeri tercih değil, kapsamlı bir devlet stratejisi olduğu unutulmasın.

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Seydişehir Ağır Ceza Mahkemesi Merkezi olmaya devam edecek…

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0