İşte budur, ibret alana alınacak kaynak
Muradı yoksa insan olmaya, ne yapsın kaynak
Nice diriler vardır, diriyken ölü
Nice ölüler vardır, ölüyken diri
Gözü var ama görmez öteyi
Malı var, bilmez vermeyi
Ey insan, düşün bir kez neyim ben?
Varsa mefkuren, olursun “Ahsen-i-takvim” sen
Yoksa cevherin, vallahi olursun “Esfel-i-safilin” sen
Ey insan, düşünsene kendini bir kez, sen!
Babanda bir damla su,
Ananda bir hücre yumurta iken,
Rahimde oldun bir “nudfe”, sen!
Karanlık bir odaydı, karargâhın,
Takip ediyordu mucizeler, mucizeleri.
Erişmiştin üçüncü safhasına yaratılışın,
“Alaga” olmuştun artık, sen!
Başlamıştı temelleri atılmaya organların.
Köpürüyordu milyonlarca, milyarlarca sayılar.
Yükseliyordu bir bir temeller.
Taksim ediliyordu görevler,
Çalışmaya başlamıştı, artık sistemler.
Düşüdün mü hiç, nasıl oluyordu işlemler?
Kimdir faili, yoksa tesadüf mü?
Aklın vicdanın varsa, elbette cevabı hayır.
Rüzgarı yok iken, uçar mı hiç yaprak?
Adı Rahîm evinin, rahmetin merkezi,
Ey insan iyi bil ki; sıradan değildir O isim.
Rahman’ın tecelligahıdır, O isim.
Kapkaranlıktı dünyan, su doluydu içi de odanın.
Dolaşıyordu damarlarında kanı ananın,
Hasretiydi seni kucağına almak babanın,
Yaklaştıkça yaklaştı hasretle kavuşmak,
İlk işaretiydi dünyaya gelmenin, sancılanmak.
Doğumla açtın gözlerini aydınlığa,
Elveda dedin artık karanlığa.
Ağlamaktı dünyada ilk öğrendiğin.
Buydu koyduğu kanunu Rahman’ın
Bebeklik, çocukluk, gençlik, ihtiyarlık,
Derken döküldü ömürden bir bir yapraklar.
Ruhundu artık kalan son yaprak,
Kalacak arkanda her şeyin, sana hüzünle bakarak.
Ayrılacak evlatların, dostların kabrine bakarak,
Diyeceksin! Keşke geçirseydim ömrümü Kuran’la dostluk kurarak,
Sorulacak sana, “Geçirdin mi ömrünü Kuran’la yaşayarak?”
Tanıştın mı son peygamberle, Nebiyi okuyarak.
Vallahi sorulacak;
“İnsanlarla, doğayla, hayvanlarla, eşyalarla aran nasıldı?” bir bir sorulacak.
Kitab-ı-amelin elinde olacak.
Şahitlerin başında duracak.
Dilin, elin, gözün, ayağın hatta derin şahidin olacak.
İlk sorun, ameli salihden olacak.
Var mıydı bilgin dünyada “Ameli salih ne demek?”
Ahiret için ne yaptın, dünya için ne yaptın?
Eyvah! İşte o an her şey bitmiş olacak.
Belirsizdir kalışın, toprağın bağrında ne kadar olacak.
Kainat Sur’un sesiyle sarsılacak,
Dağlar, taşlar, dereler, tepeler dümdüz olacak,
Kabirler boşalacak, fışkıran filizler gibi mevtalar dirilecek.
“Neden uyandık, ne kadar kaldık?” soruları sorulacak.
Fevç fevç toplanarak haşrolacak insan
Şaşmaz, sapmaz teraziler koyacaklar.
Adıdır O mahkemenin İlahi Adalet
Öyle bir gerçek ki, O mahkeme;
Fidye geçmez, kefil sökmez, yalan tutmaz, suç örtülmez.
Hepsinden önemlisi, zulüm edilmez. Hak geçmez.
Ey insan, ihmal etme ahiretini,
Bekliyor kapında yağız atın, almış sırtına eyerini.
İyi bil şimdiden sorulacak sorunun değerini.
Su misali akıp gitti ömür Allahım.
Günahım, kusurum elbette var Allahım.
Affetmeyi seven, affedici olan sensin Allahım.
Beni de affet Allahım.
BACAKLARIM AĞRIYOR, YAĞMUR YAĞACAK