Zamanında bir aslan varmış. Güçlü mü güçlü, sert mi sert… Bütün orman ondan sorulurmuş. Herkes onun gücünden korkar, o geldi mi köşe bucak kaçarmış… Neyse bu aslan bakmış herkes bundan korkuyor, kendi kendine demiş ki “Yahu ben daha fazlasını neden almıyorum? Herkese bir bakışım bile yetiyor.” Bacak bacak üstüne atmış ve herkesi almış karşısınaa… Başlamış isteklere: “Bana ormanın en güzel yerinde bir in yapın” demiş ve yapmışlar. “Bana en güzel sulardan getirin” Getirmişler ve içmiş… Bakmış aslan her istediği oluyor “Aranızdan birinizi avım yapacağım bana bir kurban verin” demiş, vermişler…Herkes aslana boyun eğer olmuş, her isteğini yapmış da yapmış. Kimse de çıkıp da “Sayın aslan sen güçlüsün, kuvvetlisin eyvallah ama bu da biraz abartı olmadı mı? Yapma, etme” dememiş. Aralarından aslana karşı çıkanlar olmuş ama korkaklar aslandan önce atılıp karşı çıkanları bir güzel dövmüşler… Neyse gel zaman git zaman aslan işi iyice abartmış ve korkup boyun eğenlere sardıkça sarmış. Onlarla oyun oynamaya bayılırmış. Tek eğlencesi bu korkaklar olmuş. Kendisinden korkmayanları pek sevmese de “Gözümün önünden çekilin” dermiş… Zamanlar zamanları kovalamış, aylar aylara yetişmiş derkeeen aslan bu korkanları bir araya toplamış, demiş ki “Gidin bana mango bulun!” Tabi korkaklar başlamış titremeyee…Demişler “Ya hu nedir bu mango?” Birisi demiş “galiba birinin adı” başkası demiş “galiba bir içecek…” Bunu bilse bilse maymun bilir deyip gitmişler maymuna; sormuşlar, etmişler… Maymun almış bunları karşısına, başlamış kendini övmeye… Dinlemişler mecbur, işin sonunda ölüm var. Anlatmış da anlatmış… Sonunda söyleyeceğini söylemiş; zamanında gördüm, bu bir meyvedir! Tabi korkaklar şok! Nerden bulacaklar bu adını bile bilmedikleri meyveyi… Aramalar, taramalar, tartışmalar… Tabi ki de bulamamışlar… Ne yapalım, ne edelim? Düşün düşün, birisi demiş ki “Yahu aslan hiç meyve yer mi? Etçil bir hayvandır. Biz gidelim aslana diyelim ki: ‘Aslanım, hürmetlim sen et yersin, meyve yemezsin. Biz sana mango yerine en güzel ceylanımızı kurban verelim.’” Aralarından bir gönüllü seçip utana sıkıla bunu söylemiş. Aslan da bunu duyar duymaz çıkarıp pençeleri, bu korkakların hepsini tek tek öldürüp atmış! Şimdi gelelim mevzuyaaa… Sen her isteneni yaptın, ‘yapmayalım’ diyeni dövdün, arandan kurban bile verdin ama sonunda öle öle aslanın yiyemeyeceği meyve uğruna öldün. Sözüm haşa ne aslana ne kaplana…Sözüm korkanlara..! Korkma ki arkandan bir meyve için öldü demesinler… Korkma ki maymunlara muhtaç kalıp ‘mango nedir’ diye yana döne gezme…
Bırakalım dağınık kalsın!