'SOSYAL MEDYA' ŞAMPİYONASINI KAZANDIK!

Sosyal medya dedikleri iletişim aracı nelere kadir. Yönlendiremeyeceği, etkileyemeyeceği bir birey olmasa gerektir. İnsanları, ülkeleri ve değer yargılarını bir anda vezir de, rezil edebilen bir sosyal medya ağımız var. En son olarak sosyal medyanın azizliğine Avrupa Futbol Şampiyonası'nda uğradık.

Aman Allah'ım, daha ilk maçımıza çıkmadan dahi Türkiye'yi finalde oynatmadılar mı? Dünyanın ve özellikle Avrupa'nın farklı ülkelerinde futbol oynayan sporcularımız da vardı. Her şey hazırdı. Üstelik Fransa'da şampiyonluk ipini göğüsleyen Lille OSC takımını şampiyon yapan iki Türk Burak ve Yusuf değil miydi? İki futbolcumuzun şampiyonluğa katkıları ve gayretleri yadsınamaz. Ancak sosyal medyamız sanki takımda sadece bu 2 futbolcu varmış gibi algı oluşturmadılar mı?
Şampiyona öncesi bütün devlet ricali, siyasiler, vakıf ve oda başkanları ufukta gördükleri Türkiye'nin de içinde yer alacağı(!) final maçına kilitlendiler. Bütün kesimlerden destek ve başarı dilekleri sosyal medyanın farklı alanlarında dile getirildi. Başarı dileklerini iletmeyenler hor görüldü belki de. Belli kesimler hariç, millet olarak konu ülke olunca, vatan olunca birlik ve beraberlik duygularımız tavan yapıyor; yapacak ve yapmalı da. Ancak bazen abartma konusunda da kantarın topuzunu kaçırıyoruz. Sosyal medyamız alınan sonuçlara rağmen bıkmıyor, usanmıyor. Zira kafaya koymuş bir kere, bu takıma final oynatacak.

Şampiyona başlıyor. İlk maçımızı İtalya ile oynuyoruz. İtalyanlar zorlanmadan, tek kale maç yapıyorlar ve 3-0'lık net bir skorla mağlup oluyoruz. Sosyal medya yılmıyor: Bu işin ikinci maçı da var, hem Galler nedir ki? Kim bilir kaç atarız! Ve Galler maçına da çıkıyoruz. Hatalar, üst üste hatalar...Her iki kanatta da kapanmayan koridorlar. Ve o maçta da hezimeti yaşıyoruz. Net skor, 2-0.
En çok dokunanı da Galler teknik direktörü, “İsteseydik Türkiye'yi 5-0 yenerdik” demez mi?
Sosyal medya yine pes etmez. Bu sefer sanki çantada keklik olan Bakü'de oynanacak Türkiye- İsviçre maçını alırız ve en iyi üçüncüler hesabına gireriz. Nereden nereye, final oynayacağız ya. Tek formül en iyi üçüncüler arasına girip hak edilen yere gelinmesi.

Saygıdeğer sporseverler, şu ana kadar 2 maç oynayıp puan alamayan 2 takım var. Türkiye ve Danimarka. Danimarka, iki maçta bir gol atmış en azından. Türkiye'nin puanı yok, golü de yok. Bu sosyal medya ülkemizi en iyi üçüncüler kategorisine sokmakta kararlı. Gönül ister, inşallah gireriz.

Her şeyimizle abartı ve mübalağayı seven bir milletiz. Payeleri ulu orta dağıtan bir yapımız var. bu memlekette Sayın Fatih Terim'in isminin verildiği 2 adet stadyum var. Milli Takımlar Teknik Direktörü Sayın Şenol Güneş'in isminin verildiği 1 stadyum var. isim verilmesine karşı falan değiliz. Trabzonspor'a yıllarca emek veren rahmetli Özkan Sümer'in ismi Trabzon tesisleri içerisinde bir futbol akademisine verilmiş. Galatasaray ve Fenerbahçe'de takım kurmuş yıllarca başkanlık yapmış rahmetli Ali Sami Yen ve rahmetli Şükrü Saraçoğlu'nun isimleri verilsin ve yaşatılsın. Konyaspor'da teknik direktör iken kaza geçiren ve ve vefat eden rahmetli Tevfik Lav'ın ismi belediye tarafından yaptırılan Konyaspor tesislerine verildi. Güzel de oldu.
Ancak milli takımda bedelini fazlasıyla alarak teknik direktörlük yapmış insanların isimlerinin, devletin finanse ettiği spor komplekslerine verilmesini takdirlerinize sunuyorum.
İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı şiiri yarışmasını kazanmasıyla birlikte verilen 500 liralık ödülü almamıştı. Onurlu bir davranış. Takdir ve tebrik etmek lazım.
Milli takımda yaptığı mukavele doğrultusunda teknik direktörlük yapıp daha sonra ayrılan teknik direktörümüz, TFF'yi mahkemeye verdi. Yüklü bir miktar parayı da almış oldu. Bir tarafta kendisine verilen ödülü kabul etmeyen ve iade eden İstiklal Marşı şairi rahmetli Mehmet Akif Ersoy diğer tarafta devletten alacağını gecikme faiziyle birlikte alan bir teknik direktör.
Bu onurlu davranışı(!) ödüllendiren bir de devletimiz var. Bu saygın teknik direktörümüzü ödüllendirip iki farklı şehirde, iki farklı stada ismini vermek.
Anlayan varsa beri gelsin. Devlet tarafından finanse edilerek tamamlanan tesislere hak eden insanların isimlerinin verilmesi kadar doğal bir şey yok!

Milli takımların farklı branşlarında canını dişine takıp ülkesi adına mücadele veren ismi herhangi bir tesise verilmemiş teknik direktörler ve sporcularımızın günahı nedir?