Konya
°C
Yeni Meram

Şeyh-i Kebir Konevi Hazretleri

Şeyh-i Kebir Konevi Hazretleri- Baha DURMAZ- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
20.08.2019 05:39
19.08.2019 14:41
0
7091
ABONE OL
Çocukluğumuzun geçtiği sokaklar, baharları bir başka, kışları bir başka güzel olmuştur. Bugün, dünü hatırladığımız da yüzümüzde bir tebessüm meydana gelir. Top oynadığımız, saklandığımız, koşup, bağırdığımız sokaklar, mahalleler. Çocukken gitmiştim ilk defa, Şeyh-i Kebir Hazretlerinin türbesinin de bulunduğu camiiye. O günden bu yana içimde tatlımsı bir hissiyat bırakmıştı. O muhit taraflarında bir isim varsa muhakkak, o sokaktan geçmeye çalışır, yol uzarsa uzasın derdim. Dedim ya çocuklukta hissedilen, iz bırakan olaylar, kişiler ve mekanlar aslında insanın bir ömürü boyunca gölgesi konumuna gelmekte. Yıllar sonra üniversite sıralarında yeri geldi araştırdığımız ve araştırdığımız da hayranlığımızı daha da arttıran bir konu hâline geldi. Daha fazla literatür taraması yapmak elzem olmuştu. Hep şunu düşünüyordum o zamanlar. Neden çok az kişi biliyor. Ya da neden gizemli kalmış gibi bir hissiyat hakim o sokaklarda. Evet... Şeyh Sadreddin Konevi Hazretlerinden bahsediyorum. Mazisi, Anadolu Selçukluya uzanan, döneminin belki de en büyük Allah dostu, Konevi Hazretleri. İlk görüşte gerek türbenin farklı yapısı, gerek camiinin sade zarafeti insanı oldukça etkiliyor. Zaten bu etkilenmeyi hissettiğiniz an da kendinizi Konevi Hazretlerini araştırırken buluyorsunuz. Bizde dilimizin döndüğü, mürekkebimizin damlattığı kadar anlatmaya çalışalım. Baba, Mecdüddin İshak, Selçuklularda sözü dinlenen, dönemin alimlerinden biri. Pek muteber bir şahsiyet. Aynı zaman da devrin önemli bilginlerinden olan Muhyiddin Arabi’nin dostu. Babasını dokuz yaşında kaybeden, Şeyh Sadreddin için bir o kadar zorlu bir o kadar da eğitim dolu geçen seneler başlamış olacaktı. Muhyiddin Arabi, Sadrettin Konevi Hazretlerinin üvey babası olmuş ve onun eğitimiyle bizzat yakından ilgilenmekteydi. Aynı zamanda Kirmani'den de birçok ders alarak kendisine yetebilen bir konuma gelmişti. Tarih kaynakları, Şeyh Sadreddin'in 1240-1242 yılları arasında Konya’ya yerleştiğini bildirmekte. Üvey babasından öğrenip, daha da geliştirdiği “vahdet-i vücud” düşüncesini sistemleştirmiş ve Selçuklu payitahtında sözüne güvenilir, önemli bir figür haline gelmişti. Hâdis alanında önemli çalışmalar yaparak herkesin saygısını ve sevgisini kazanmıştı. O zamanlar Konya’da şehrin dışı konumunda sayılan, dış surun bulunduğu bugünkü türbesinin olduğu yerde ikametgah etmekteydi. Şeyh Sadreddin Konevi Hazretleri’nin bir diğer önemli özelliği ise, kendisinin aynı zaman da Hz. Mevlana Hazretlerinin de hocalığını yapmasıdır. Konya’nın o gün ki durumuna baktığımızda, şehirde yaşayan insanların ne kadar şanslı olduğunu görmekteyiz. Bir tarafta Mevlânalar, Koneviler, Şemsler diğer tarafta görkemi ile yeni ufuklarımızın mihmandarı Selçuklu Devleti... Nitekim, Hz. Mevlana’nın cenaze namazını kıldıran ve cenaze esnasında düşüp bayılan da yine Konevi Hazretleridir. Sadreddin Konevî, 673 Hicrî, 1274 Milâdî yılı Muharrem ayının 16. Pazar günü Hakk’ın rahmetine kavuştu. Mevlâna’nın vefatı ile aralarında, on ay kadar bir zaman vardır. O da, 1273 yılında vefat etmişti. Demek ki Konya, bir yıl içerisinde iki büyük âlimi ve iki mana sultanını kaybetmişti. Bu iki âlimin vefatı, gerçekten; “Âlemin ölümü” olmuş, ondan sonra da, Anadolu ve İslâm ülkelerini büyük bir bölümü Moğol istilâsı ile yıkılıp yakılmış, kütüphaneler yok edilmiş, çeşitli isyanlarla milyonlarca Müslüman acımasızca katledilmişti. Bugünkü türbe II. Abdülhamid Han zamanında ve O’nun direktifleri ile Konya Valisi Ferid Paşa tarafından, 1899 yılında yeniden imar ve ihya edilmiştir. Günümüze ışık tutan en önemli manevi önderlerimizin başında gelmektedir.
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.